Haberler :::
-
06.03.2024
Bağımlılıkla Mücadelede Kurumlar Arası İş Birliği Paneli Gerçekleştirildi
Üniversitemizin evsahipliğinde Bağımlılıkla Mücadelede Kurumlar Arası İş Birliği konulu panel düzenlendi. Programın açılışında konuşan Trabzon Vali Yardımcısı Dr. Ali Yılmaz, bağımlılık yapan maddelerin arzı ile mücadelenin yeterli olmayacağını, talep yönüyle de tutarlı mücadelelerin şart olduğunu dile getirirken, İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta mücadelede halk sağlığı birimlerinin fonksiyonlarına dikkati çekti. Adli Tıp Grup Başkanı Doç. Dr. Çetin Ketenci, bağımlılığın sadece Z kuşağına mal edilemeyeceğini belirtti. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu ise gençlerimizi zehir tacirlerinin tuzaklarından korumak için bilgilendirme ve bilinçlendirmenin önemine vurgu yaptı. Üniversitemiz Merkez Fatih Yerleşkesi Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde düzenlenen programa Vali Yardımcısı Dr. Ali Yılmaz’ın yanı sıra Adli Tıp Grup Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Çetin Ketenci, İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer ve Prof. Dr. Hasan Karal, Avrasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Füsun Terzioğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yavuz Özoran, programının koordinatörlerinden İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemiz Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Fatma Dilek Şeker ile paydaş kurum temsilcileri katıldı. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu yaptığı konuşmada, "Zehir tacirlerinin nihai hedefleri Türk Gençliğidir. Ülkemizin bekası ve geleceğidir" ifadesini kullandı. Bağımlılığın sadece bireyleri değil, aileleri ve toplumları da derinden etkileyen bir tehdit olduğuna işaret eden Rektörümüz, "Gençlerimizi bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri için onlara gerekli imkanları sağlamak bizim asli görevlerimizdendir. Ancak bağımlılıkla mücadele, sadece üniversitelerin ya da belli kurumların üstesinden gelebileceği bir sorun değildir; bütün devlet kurumlarının, fertlerin, ailelerin ve toplumun her kesiminin birlikte mücadele etmesi gereken bir olgudur" dedi. Adli Tıp Grup Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Çetin Ketenci ise bağımlılığı Z kuşağına, belli bir zümreye ya da bölgelere mal etmenin mümkün olmadığına işaret ederek, "İnsanı kâmil olarak değerlendirebileceğimiz düşünce ve zihin; bir değirmen taşı gibidir. İçine gereken mısır tanesini atmadığınızda kendisini öğütmeye başlayacaktır. Çocuklarımızın bu ‘tahılsızlıktan’ dolayı kendilerini sindirmeye başladığı bir dönemden geçiyoruz" diye konuştu. İŞ BİRLİĞİNİN ÖNEMİ Trabzon Vali Yardımcısı Dr. Ali Yılmaz da bağımlılıkla mücadelenin günümüz toplumlarının en önemli sorunlarının başında geldiğini söyleyerek “Ulusal düzeyde bağımlılıkla mücadele planlarımız var. Bunları il ve ilçeler düzeyinde de takip ediyoruz. Mücadeleyi tüm kurum ve kuruluşların işbirliği ile yürütmek zorundayız. Arz yönlü mücadele daha çok suç boyutu ya da önleyici hizmetleri içerirken, talep tarafı ile mücadele için çok daha zorlu ve uzun perspektifli çalışmalar yapmamız şart. Strateji üretilmesi gereken asıl alan talep alanıdır. Talep olmazsa arz da olmaz” dedi. Trabzon İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta ise sahada üstlendikleri görev ve sorumluluklarla ilgili sunumda bulunurken, özellikle halk sağlığı birimlerinin işlevlerine dikkati çekti. Usta, mücadele sürecinde kurumlar arası iş birliğine süresiz destek vereceklerini söyledi. Panelde öğleden önce “Arz ve Taleple Mücadele”, öğleden sonra “Mücadelede Danışmanlık, Tedavi, Rehabilitasyon” ve “Mücadelede İletişim ve Koordinasyonun Önemi” şeklinde başlıklı oturumlar gerçekleştirildi. Sunumların sonunda görüntülü olarak canlı yayınla salona bağlanan Mert Kamçı isimli eski bağımlı süreci ve sonuçları anlattı. Daha önce tedavi gördüğü hastanede şu anda kamu görevlisi olarak çalıştığını aktaran Kamçı, “Benim çocuğum yapmaz şeklinde bir duygusal algı size hayati yanlışlar yaptırabilir. Özellikle ailelerden çocuklarını yalnız bırakmamalarını istiyoruz” dedi. Program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. -
01.03.2024
Rektörümüz Öğrenci Kulüpleriyle Buluştu
Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, beraberinde Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Çimer, SKS Dairesi Başkanlığı yetkilileri ile birlikte öğrenci kulüpleri başkan ve üyeleri ile kahvaltıda bir araya geldi. Kulüp yöneticileri ile hasbihalde bulunup öneri ve taleplerini dinleyen Rektör Âşıkkutlu, “Sayıları 40’a ulaşan üniversite kulüplerimizin ve öğrencilerimizin daima yanındayız. Çünkü biz idarede ‘yönetim’ değil, ‘yönetişim’ felsefesini benimsiyoruz” dedi. STK VURGUSU Yenilenerek hizmete açılan Üniversitemiz Merkez Fatih Kampüsü Yemekhanesinde Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızın organizesinde gerçekleştirilen programda öğrencilere hitap eden Rektörümüz, “Önce dünyayı sarsan pandemi, ardından yaşadığımız büyük deprem sebebiyle sizlerden uzak kaldık. Bu süreçte bir kez daha anlaşıldı ki siz değerli öğrencilerimiz, kampüslerimizin süsüdür. Hamdolsun şimdi gençlerimizle yeniden buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kulüplerimizi de üniversitemiz bünyesinde adeta birer sivil toplum örgütü gibi görüyoruz” dedi. KÜRESEL DEĞİŞİMİN ETKİSİ Öğrenci kulüplerinin etkinlikleri sayesinde öğrencilerimizle birebir ve etkili iletişim kurabildiğini belirten Rektörümüz Âşıkkutlu, "Yönetim olarak kulüp tüzükleriniz doğrultusunda yapacağınız etkinliklerde elden gelen her türlü desteği size veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Nitekim içinde bulunduğumuz, bilişim ve iletişimin çok hızlı geliştiği dijital çağda yaşanan değişim ve dönüşüm karşısında yapabileceğiniz çok önemli faaliyetler var. Zira Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir olay veya gelişme tüm dünyaya hızla yayılıyor ve çok önemli etkilere yol açabiliyor. Bu etkiler karşısında kulüplerimizin yapabileceği önemli faaliyetler var. Ayrıca, öğrencilerimizin kariyer gelişiminde kulüplerimizin önemi çok büyük” diye konuştu. HİÇBİRİNİZ BİZDEN AYRI DEĞİLSİNİZ Üniversiteyi yönetim değil, ‘yönetişim’ anlayışıyla idare etmeyi amaçladıklarını söyleyen Âşıkkutlu, kulüplerden birbirlerinin faaliyet alanlarına saygı göstermelerini isteyerek sözlerini şu şekilde tamamladı: “Kulüplerimizin faaliyetleri ile Atilla Hocamız ilgileniyor. Hocamız bu konuları hem iyi biliyor, hem de yakından ilgileniyor. Huzurlarınızda kendisine ve Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızda çalışan mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Sizin, kulüp olarak yaptığınız faaliyetler, bizim faaliyetlerimizden ayrı değildir. Çünkü özellikle kalite süreçleri açısından yapılan değerlendirmelerde faaliyetlerinizin bizim için büyük önemi var." ÇİMER: HUKUKİ ÇERÇEVEDE KALIN Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer de yaptığı konuşmada, faaliyette bulunan 40 öğrenci kulübünün tamamına özel önem atfettiklerini, kulüplerin her birinin kendi faaliyet alanlarıyla ilgili ayrı birer tüzüğe sahip olduğunu vurgulayarak, faaliyetlerinizi öğrencilerimizin kişisel gelişmelerine uygun olarak formüle edin. Hukuk sistemi içerisinde kalarak, tamamen üniversitemizin ve öğrencilerin haklarını koruyarak, devletimizin, milletimizin ve öğrencilerimizin yararına ve üniversitemizin stratejisine uygun olarak etkinlikler gerçekleştirmenizi bekliyoruz. Bu anlamda kampüse, gençliğe, eğitim-öğretim faaliyetine çok yönlü katkı yapacak etkinlikler istiyoruz. Biz de aynı hukuk sistemi çerçevesinde maddi, manevi ve idari desteği sağlayacağız. Sizden gelecek öneri ve talepler de bu aşamada çok önemli” dedi. Kulüpler adına söz alan öğrenciler, değişik konulara ilişkin görüş ve taleplerini dile getirdiler. Trabzon Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Celal Kokoğlu, kulüpler ve öğrenciler adına üniversite yönetimine teşekkür etti. Etkinlik Rektörümüz Âşıkkutlu ve beraberindekilerin öğrencilerle birlikte toplu fotoğraf çekilmesi ile sona erdi. -
29.02.2024
Dezenformasyonla Mücadele Eğitimi Programına Katıldık
Dezenformasyon tehditlerine karşı duyarlılık ve farkındalık uyandırmak, dijital mecrada yaşanan dezenformasyonla mücadele etmek amacıyla düzenlenen eğitici eğitimi programı Üniversitemizin de katılımıyla Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Bölge Müdürlüğü koordinesinde imzalanan işbirliği protokolü kapsamında “Dezenformasyonla Mücadele Eğitici Eğitimi Programı” adı altında tertip edilen programda Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve paydaş kurum olarak Üniversitemiz de yer aldı. Programda Üniversitemizi Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu temsil etti. Yaptığı konuşmada hızla gelişen ve dönüşen yeni medyanın baş döndürücü hızına yetişmenin zorlaştığını ifade eden Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, teknolojik iletişim araçları bir taraftan hayatımızı kolaylaştırırken, diğer taraftan geleneksel iletişim yöntemlere oranla birçok riski beraberinde getirdiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Haberleşme ve bilgi alışverişi ‘kısaca iletişim’ gibi en temel Anayasal hak ve önceliklerimiz arasında yer bulmuş müstesna bir görevin nasıl kötüye kullanılabildiğini sadece yeni medyada değil, yüzlerce platformda görebiliyoruz. Ünlü Alman İletişim Uzmanı Habermas’ın derslere konu olan “Bilgi güçtür” ya da “Bilgi güç verir” aforizmasını akıldan çıkarmadan… Kirli bilgi üretip dolaşıma sokmanın veya kullanmanın toplumsal hayatın her alanında verebileceği zararın ulaşabileceği tehlikeleri görmezden gelmenin mümkün olmadığı kanaatindeyim. Bunun en sıcak örneği, Filistin’de devam eden İsrail işgali ve etrafında dönen manipülasyonlardır.” Medya aygıtları kötüye kullanıldığında ortaya çıkan vahim sonuçların global düzeyde tedirginlik uyandıracak düzeylere ulaştığını vurgulayan Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu sözlerini şu şekilde tamamladı: “Teknolojinin hızla gelişimine bağlı olarak tek tuşla neredeyse tüm dünyaya ulaşan bir iletişim sistemi söz konusu. Bu işleyişin etkin, etik ve adil olabilmesi için enformasyonun ahlaki tutarlılığı şarttır. Dünyanın huzurlu ve sağlıklı geleceğinin iletişim kaynaklarının ve kanallarının bu ilkeler çerçevesinde en etkin şekilde kullanımından geçer. Bu ise ancak dezenformasyona karşı toplumumuzun, hatta dünya kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi ile mümkündür. Kendimizi iletişimin hiçbir aşamasından soyutlamadan, özellikle gençliği merkeze alacak bir bilinçlendirme hareketi için Üniversite olarak elimizden geleni ortaya koymaktan mutluluk duyacağımızı belirtmek istiyoruz.” İnsanların her dönemde çevresindeki gelişmeler hakkında bilgi sahibi olma ihtiyacını duyduğunu belirten Vali Aziz Yıldırım ise “İnternet ve özellikle de sosyal medya ağlarıyla birlikte bilgi paylaşımının hızlanmış olması, insanları karşı karşıya gelinen bilgileri sorgulamaktan uzaklaştırmakta ve yalan haberlerin yayılmasını artırmaktadır. Dezenformasyon söz konusu olduğunda ise durum son derece olumsuz bir hal almaktadır” ifadelerini kullandı. Yıldırım devamla, “Her mecrada dezenformasyonla mücadele etmek amacıyla kurumlarımız gençlerimizin yanında olduklarını gösterdiler. Bilgiye ulaşım süreçlerini daha bilinçli ve eleştirel bir şekilde yöneteceğiz. Tüm paydaş kurumlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından Dezenformasyon Merkezi tarafından hazırlanan tanıtım videosu gösterimi yapıldı ve sahada görev alacak olan formatörlerin ilk toplantısı gerçekleştirildi. -
28.02.2024
Tanıtım ve Kariyer Günleri Fuarı’na Katıldık
Üniversite Tanıtım ve Kariyer Günleri etkinliğine Trabzon Üniversitesi olarak 8 fakülte, 6 meslek yüksekokulu, 2 yüksekokul ve 1 konservatuar ile katılım sağladık. Trabzon Hilton Otel’de düzenlenen ve yoğun ilgi gören fuarda YKS uzmanları, tercih danışmanları, meslek profesyonelleri, YKS eğitim yayıncıları, yurtdışı eğitim danışmanları ve aday öğrencilerle bir araya gelen akademisyenlerimiz, 5 yılını geride bırakan üniversitemizle ilgili teknik, idari ve akademik bilgiler verdi. Fuarda kurulan meslek bölüm tanıtım atölyelerinde 30’ar dakikalık eşzamanlı oturumlar gerçekleştirildi. YKS Hazırlık ve Motivasyon Konferansında akademisyenlerimiz tarafından hazırlık, etkili sınav çalışma ve test çözüm teknikleri, sınav motivasyonu, inovasyon-girişimcilik ve kariyer planlama konularında bilgiler verildi. Öğrenci ve ziyaretçiler Trabzon Üniversitesi’nin her yönüyle tercih edilme noktasında sunduğu avantajları bizzat bölüm hocalarından dinleme ve öğrenme fırsatı buldu. -
27.02.2024
"Rus İşgali Trabzonlular’ın Vatanseverliğini Artırmıştır"
Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü haftasında Üniversitemizde 106. yıl dönümünde Rus İşgalinden Kurtuluşa Trabzon konulu bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Trabzon Valisi Aziz Yıldırım “Tarih, bir milletin hafızasıdır. Bu hafızayı gençlerimize aktarmak en önemli görevlerimizden biri” ifadesini kullanırken Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu “Kurtuluş sadece işgal veya kuşatmadan arındırılan şehirlerin değil, bir milletin canlı hatırasıdır” dedi. Tarihçi Veysel Usta ise işgalle geçen iki yıla yakın sürede yaşanan ağır bedellerle Trabzon ve çevresinde yaşayan insanların vatana bağlılığını artırdığını vurguladı. Üniversitemiz Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer ve Prof. Dr. Hasan Karal’ın evsahipliğinde Vali Aziz Yıldırım, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Erdem, Akçaabat Kaymakamı Yusuf Cankatar, İletişim Başkanlığı Bölge Müdürü Murat Güler, dekan ve öğretim üyeleri ile öğrenciler katıldı. Moderatörlüğünü Üniversitemizden Doç. Dr. Mehmet Akpınar’ın yaptığı panelde yine Üniversitemiz Dr. Öğr. Üyesi Nurettin Çakıcı ve Dr. Öğr. Üyesi Engin Çağdaş Bulut ile Karadeniz Teknik Üniversitesinden Tarihçi Öğr. Gör. Veysel Usta seri sunumlar yaptı. Konuşmasında, “moskof zulmü” olarak anılan Rus işgalinden sonra kavuşulan kurtuluşun birçok bakımdan önem arz ettiğini belirten Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, “Kurtuluş sadece işgal veya kuşatmadan arındırılan şehirlerin değil, bir milletin canlı hatırasıdır. Her yönü ile anılmaya, anlaşılmaya ve yaşatılmaya lâyık bir varoluş dersidir. İkinci asrına giren Cumhuriyetimizin bânisi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz tespiti ile ‘Geçmişini bilmeyen toplumlar yok olmaya mahkûmdur.’ Bu gerçekten hareket ederek tertip ettiğimiz bu panelde araştırmalarıyla ve eserleriyle bu konuda uzmanlaşmış çok değerli hocalarımızın tespitlerini önemli buluyoruz” dedi. Âşıkkutlu sözlerini şöyle tamamladı: “Trabzon denince kurtuluşla fetih arasında güçlü ve yakın bir bağ var. Bir yanda 1461’de Zigana’dan Maçka’ya inerek dev ordularla tekfurdan şehrin anahtarını teslim alan Fatih Sultan Mehmed Han; diğer yanda düzenli ordu kimliğinden uzak gönüllü vatanperver gruplarla Karadağ’dan Akçaabat’a inen direniş birlikleri. Buna karşılık daha fazla kayıp vermekten korkup şehri terk eden Rus güçleri... Ecdadımızın 20. yüzyıldaki bu kutlu mücadelesinde Fatih’in 1461'deki fetih iradesini ve cihat ruhunu görebiliyoruz.” HER AİLEMİZİN BİR HİKAYESİ VAR Trabzon Valisi Aziz Yıldırım ise konuşmasında şunları kaydetti: “Trabzon’un kurtuluşu deyince içimiz cız ediyor. Burada hiçbir aile yoktur ki kurtuluşla ilgili hikayesi olmasın. Kurtuluşa katkıda bulunan bir şehidi ya da gazisi olmasın. Bütün bir Trabzon 106 yıl önce büyük bir mücadele vererek yaklaşık iki yıllık bir sabırla Trabzon’u tekrar sahiplenmiş, tekrar Türk ve İslâm Yurdu haline getirmiş, Trabzon’u tekrar Türkiye Cumhuriyeti’nin bir şehri olarak geri almışlar. Ruslar burada 1 yıl 10 ay kalmışlar ama burada hiç rahat yüzü görmemişler. Her mahalle ve köyden her aileden Trabzon’u işgal eden Rusları buradan kovmak için mücadele vermişler. Çok şehidimiz var. Çok gazimiz var. Ailelerin nesiller boyu anlattıkları hikayeleri var. Hepsini hayırla ve rahmetle yad ediyoruz. Onlara rahmet diliyoruz. Ruslar, çok değerli olduğu için bu topraklara göz dikmişlerdi; bu topraklar bugün de o kadar değerlidir! Fatih burayı 1461’de kılıç kullanmadan fethetti. Burası bir ilim ve kültür merkezi haline geldi. Manisa, Amasya ve fethinden itibaren Trabzon şehzade yetiştiren üç şehrimizdir. Bu şehri Fatih fethetti, Yavuz 26 yıl valilik yaptı, Kanuni burada doğdu ve 17 yaşına kadar burada yaşadı. Bugün 1918’in 24 Şubatının yıl dönümü. 106. kez buradan Rusları kovmanın sevincini yaşıyoruz." İşgalin sonlandırılmasıyla imzalanan Erzincan Anlaşması’na Ermenilerin uymadığını ifade eden Vali Yıldırım, "Bunun üzerine genel harekat emri verildi ve 11 Şubatta harekat emri verilirken 24 Şubatta şehir gerçek sahiplerince geri alındı. Tarih, bir milletin hafızasıdır. Bu hafızayı gençlerimize aktarmak en önemli görevlerimizden biridir. Allah bir daha bizi kurtuluş mücadelesine mecbur bırakmasın” dedi. AKÇAABAT’TA 5 BİN KAYIP VERDİLER Daha sonra panelin sunum bölümünü başlatan moderatör Doç. Dr. Mehmet Akpınar; “Başta Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bu ülkeyi bize vatan olarak bırakan bütün kahraman geçmişimizi rahmetle anıyoruz. Onların bize emaneti olan Trabzon şehri coğrafi, stratejik ve ticari önemi nedeniyle her zaman gözde şehirlerden biri olurken, gözlerini bu topraklara dikenler de tarih boyunca farklı hayaller kurmuştur” dedi. Tarihçi Veysel Usta ise ‘Trabzon’da Rus İşgali ve Sonuçları’ konulu sunumunda önemli tespitlerde bulundu: “Rus bombardımanı Trabzon’dan Zonguldak’a kadar uzun bir şeridi hedef aldı. Karadeniz’de işgale karşı büyük mücadele verildi. Sarıkamış’ta cereyan eden felakette Üçüncü Ordu’nun askeri mevcudu üçte birine düştü. Bunu fırsat bilen Ruslar Muş, Bitlis ve Van vilayetlerini işgal etti. Bunun neticesinde Osmanlı Devleti’nin tebai sadıka diye nitelendirdiği bir cemaat Osmanlı’yı ele geçirmek için düşmanla iş birliği yaptı. 1916 yılının Ekim ayı sonlarında 1. Dünya Savaşı’nda Rus işgali döneminde bu bölgede paramiliter bir takım savunma yapıldığını biliyoruz. Bölgede oluşturulan Türk çeteleri Ruslara büyük kayıplar verdirdi. Sadece Akçaabat hattında Rusların 5 bin kayıp verdiği belirtiliyor. Nasıl bir ciddi sivil direniş verildiğini buradan anlıyoruz. Menşevik devrim ve Bolşevik devrim savaşın seyrini değiştiriyor. İşgal ettikleri coğrafyalarda Rus askerleri arasında otorite zaafı meydana geliyor. Bolşevik eylemler tavır gösteriyor ve savaşmak istemiyorlar. 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesiyle Rusların işgal ettikleri Osmanlı topraklarından çekiliyorlar. Trabzon metropolitine telgrafla talimat veriliyor. Muhacirliğe çıkmadan kalmış sakat ve yaşlı vatandaşlara eziyet yapılmaması isteniyor. 24 Şubat 1918’deki kurtuluş ve doğuya doğru işgal edilen ilçe ve illerin düşman işgalinden kurtulması sağlanıyor.” PONTUSÇULUK İDEALLERİNİN SONU Ruslar’ın, Kafkas Cephesindeki muharebeleri canlı olarak kamerayla kaydettiğine işaret eden Usta şöyle devam etti: “Çektikleri filmleri sinemalı talim olarak askerlerine göstermişler. Motivasyon için bunları kaydedip izletmişler. 455 yıl Osmanlı idaresi altında birlikte ve bir arada yaşamış, en güvenli şekilde varlığını sürdürmüş olan azınlıkların nankörlüğünü biz bu filmlerde de gördük; işgal gerçekleştiğinde Rus askerlerinden çok şehirdeki gayrimüslimler büyük sevinç gösterileri sergiliyorlar. Dokümantel filmlerden bunları görüyoruz. Belgesel materyallerden anlıyoruz ki; Türkler güya ecnebi çocuklarına eziyette bulunuyormuş, bu işgalle Ruslar eziyeti durdurmuş. Hepsinin birer safsata olduğu belgelerle ortaya konulmuştur. İşgalle Türklerin mülksüzleştirilmesi ideali güdülüyor. Rumlar işgalle mallarımıza el koyuyor. Rus işgalini kendileri için kuracakları bir Pontus devletinin zeminini hazırlama fırsatı olarak görüyorlar. İmar gerekçesiyle Maraş Caddesi’nin açıldığını aynı kayıtlardan görebiliyoruz. Meydan civarındaki Türk Evi’nin bilinçli şekilde yıkıldığı söyleniyor. Türk varlığını merkezden başlayarak kaldırmak ve onları mülksüzleştirmek istiyorlar. Burada 6 gazete yayınlanıyor ve bunların tamamı Trabzon’da yaşayan rumların pontusçuluk anlayışını yayma amaçlı yayınlarla çıkıyor. Rumlaştırmadan sonra helalleştirme misyonu da yürütülüyor. Epohi Gazetesi’nin sahibi Amasya Devlet Güvenlik Mahkemesine çıkıyor, hakimin rumlaştırmaya yönelik sorusu üzerine ‘Biz rumlaştırma idealiyle çıkmadık, bölgeyi Yunanistan’a ilhak ettirmek istiyorduk’ diyerek mahkeme huzurunda bu emeli ikrar ediyor. İşgalle geçen iki yıla yakın sürede yaşanan ağır bedeller Trabzon ve çevresinde yaşayan insanlarımızın vatana bağlılığını artırmıştır. 1924’te Atatürk onuruna verilen davete katılmak üzere Trabzon’a geliyor; Trabzon ve Trabzonlular’ın Sakarya Savaşında Üçüncü Fırka ile ne denli önemli görev yaptıklarını anlatırken ‘Ülkenin Ermeni mahreci veya Pontus krallığı yapma idealinin tamamen tarihe kavuştuğunu’ vurguluyor. Bu da Trabzon’un kurtuluşunu ve kurtuluşun önemini en iyi özetleyen özdeyişlerden biri olarak tarihe geçiyor.” Usta'nın ardından söz alan Dr. Öğr. Üyemiz Engin Çağdaş Bulut, işgalin muhacirlik yönüne işaret ederken, Trabzon göç alan bir şehirken göç veren bir merkeze dönüştüğünü vurguladı. Muhacirlikte dört farklı demografik grup bulunduğunu belirten Bulut, “Bunlar; büro işlerinde çalışan memurlar, gittikleri yerlerde zanaat yapan esnaf ve meslek erbapları, aile reisleri cephede savaşan ve geride kalan gruplar ile geldikleri yerde bütün geçim kaynaklarını bırakan gruplar. Muhacirlerin açlıktan ve hastalıktan ciddi sayıda zayiat verdiklerini biliyoruz. Muhacirliğe 20 kişi gitmişse geriye belki yarısı dönebilmiş. Bizim kendi büyüklerimiz de Akçaabat’tan muhacirliğe gitmiş, onlar da azalarak geri dönmüşler. Trabzon’dan sadece Samsun çevresine göçen 79 bin 100 kişi var. Toplamda ise 324 bin Trabzonlu muhacirin varlığını biliyoruz. Geriye ise 207 bin kişi dönebilmiş” diye konuştu. MEŞHUR RUS YARDIMI KARŞILIKSIZ MI? “İşgalden İttifaka Milli Mücadele Döneminde Trabzon” konulu sunumda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Nurettin Çakıcı ise Rusya’da yönetimin Bolşeviklere geçmesi ile Sovyet temsilcilerinin artık çarlık döneminde uygulanan politikalardan vazgeçtiklerini belirtirken işgale uğrayan Trabzon’un sadece şehrin kurtuluşunda değil, sathı vatan düzeyinde milli mücadele çok önemli roller üstlendiğini anlattı. Çakıcı, “Trabzon'da Milli Mücadelenin hazırlık evresinde milli mücadelenin lehinde ve aleyhinde teşkilatlanmanın en yoğun görüldüğü yerlerden biriydi. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milli Cemiyeti bu akımın en önemli makamı ve yeriydi. Erzurum Vilâyât-ı Şarkiye Müdâfaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti ile birlikte milli mücadelede çok büyük yeri vardı. Mahmut Goloğlu’nun bildirdiğine göre 18 kişi Erzurum kongresine Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milli Cemiyeti vasıtasıyla katıldı. Milli Mücadele programının belirlendiği kongre olması hasebiyle Erzurum Kongresi Trabzonlular’ın katılımıyla çok önemli hale geldi. Çok meşhur bir Rus yardımı konusu var; Ruslar milli mücadele döneminde bize askeri teçhizat, para ve malzeme yardımında bulunmuşlar. Tamam ama TBMM Hükümeti de Rusya’da açlık çeken halkın doyurulması için buğday, arpa ve mısır gibi temel gıda maddelerini Trabzon Limanı üzerinden Rusya’ya göndermiş. Devletler arasında her zaman ittifaklar yapılmıştır, yapılıyor ve yapılacaktır. Fakat bugün Filistin’e baktığımızda insanlıkdışı, bambaşka bir tablo var, devletler arasındaki ittifaklar insanı yaşatmak için olmalı. Bugünkü gibi işgalden yana olmamalı” vurgusunu yaptı. Panelin ardından protokol tarafından panelistlere birer teşekkür plaketleri verildi ve program toplu fotoğraf çekimi ile tamamlandı. -
26.02.2024
Akademisyenimize Tebrik (Doç. Dr. Ayça ÇEBİ)
Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ayça ÇEBİ'nin "Dijital Girdaptan Güvenli Limanlara: Öğretmenlerin Dijital Yeterliklerinin Geliştirilmesine Yönelik T-Mooc Tasarlanması, Uygulanması ve Değerlendirilmesi" başlıklı projesi “TÜBİTAK 1001 - Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı” kapsamında desteklenmiştir. Projesi desteklenen akademisyenimizi tebrik eder, başarılarının devamını dileriz. Proje Ekibi: Öğr. Gör. Dr. Merve AYDIN – Araştırmacı (TRÜ) Arş.Gör. Dr. Tuğba BAHÇEKAPILI ÖZDEMİR – Araştırmacı (TRÜ) Dr. Öğr. Üyesi Muharrem AYDIN – Araştırmacı (TRÜ) -
22.02.2024
Bağımlılıkla Mücadelede Yerel Politikalar Paneli Oturumları Belirlendi
Üniversitemiz ile İl Sağlık Müdürlüğü iş birliğinde düzenlenmesi planlanan “Bağımlılıkla Mücadelede Yerel Politikalar ve Kurumlar Arası İş Birliği Paneli”nin ön çalışmaları ile ilgili ikinci toplantı gerçekleştirildi. Senato salonundaki ikinci toplantıya Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Çimer, Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü’nü temsilen Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Dr. İbrahim Kul katıldı. Bir devlet politikası olarak yürütülen bağımlılıkla mücadele konusunda ilgili kurum ve kuruluşlara yer verilecek olan panellerde ele alınması düşünülen konu başlıklarına ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda “Kurumlar Arası İşbirliğine Neden İhtiyaç Duyuyoruz?”; “Bağımlılığı Tanıyor Muyuz?”; “Arz ve Talep ile Mücadelede Kurumlar Arası İş Birliği”; “Bağımlılıkla Mücadelede Danışmanlık, Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmetleri”; “Bağımlılıkla Mücadelede İletişim ve Koordinasyon” oturumlarına panel kapsamında yer verilmesi kararlaştırıldı. Toplantıda Üniversitemiz Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Şube Müdürü Tuğba Aslan’la birlikte Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Soner Demirtaş; Üniversitemiz Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Fatma Dilek Şeker ve Koordinatör Yardımcısı Öğr. Gör. Dr. Esra Bekircan, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Fatma Eski, Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Tuğçe Mehlika Şanver, Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM Birimi Uzman Psikolog Faruk Bozkır, Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Birim Sorumlusu Aynur Büyükgöz, Halk Sağlığı Daire Başkanlığı Sosyal Hizmet Uzmanı Tuğçe Karacaoğlu, İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesinden Polis Memuru Gözde Bayram, Trabzon Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nden Psikolog Sedanur Demir ve Öğretmen İmdat Yavaş, Yeşilay Danışmanlık Merkezi’nden (YEDAM) Uzman Klinik Psikolog Özdenur Çakır, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nden Psikolog Ahmet Köroğlu, İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Daire Başkanlığı’ndan Muhammed Keleş ve Ayça Çavuşoğlu da hazır bulundu. -
20.02.2024
Üniversitemizden “Trabzon’daki Mesleki Eğitim" Çalıştayına Destek
Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinatörlüğünde “Mesleki ve Teknik Eğitim” ile ilgili sorunların belirlenmesi ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin sektör temsilcileriyle birlikte istişare edilmesine yönelik çalıştay düzenlendi Akçaabat Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yerleşkesinde düzenlenen çalıştaya Üniversitemiz paydaş kurum olarak katkıda bulundu. Trabzon'da mesleki ve teknik eğitimin kalitesini daha da arttırmak için çözüm önerileri geliştirmek amacıyla düzenlenen çalıştaya Üniversitemizi temsilen Vakfıkebir Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Tolga Ergün, İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Semra Çinemre, Şalpazarı Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Dönüş Gençer, Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Lokman Şılbır ve Tonya Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğr. Gör. Dr. İlyas Ün katıldı. Çalıştayda öğretmenler, akademisyenler, okul aile birliği üyeleri, çeşitli sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları gibi altmışın üzerinde temsilci görüş ve önerilerini sunarak sürece katkıda bulundu. Çalıştayda beyin fırtınası tekniği ile katılımcılar tarafından Mesleki ve Teknik Eğitimin kalitesinin artırılması amacıyla “İstihdamı Destekleyici Stratejiler”, “Yatırım ve Kaynakların Etkin Kullanımı”, “Çeşitlilik ve Kapsayıcılık”, “İş Dünyası ve Eğitim Kurumları Arasındaki İş Birliği” ile “Geleceğin İhtiyaçlarına Uyum” başlıklarında beş temel hedefin gerçekleştirilmesi önündeki sorunları anlamak için çok sayıda problem durumu üretildi. Çalışma grupları tarafından üretilen problem durumları için ortak akıl yöntemi ile her amaca göre ikişer soru belirlenerek problemlere yönelik üretilen ipuçları cevaplanmaya çalışıldı. Çalıştay sonunda her çalışma grubu ele aldığı amaç için ortaya çıkan çözüm önerilerini sunduğu genel bir değerlendirme gerçekleştirdi. -
15.02.2024
Filede Bölgeyi Aştık Süper Lig Yolundayız
Üniversitelerarası Bölgesel Voleybol Ligi maçlarında Üniversitemizin kadın ve erkek voleybol takımları büyük başarı elde etti. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde oynanan maçlarda Trabzon, Rize, Gümüşhane, Artvin ve Bayburt illerinin 5 devlet üniversitesi takımı ile sahneye çıkan erkek voleybol takımımız ikinciliği kazanırken, kadın voleybol takımımız şampiyon oldu. Takımların teknik sorumluluğunu üstlenen Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlimiz Coşkun Karadeniz, bu sonuçlarla hem kadınlarda hem de erkeklerde Üniversitelerarası Bölgesel Voleybol Ligi Süper Ligine Terfi Grubuna gitmeye hak kazandıklarını bildirdi. Üniversitelerin en üst klasmanı olan Süper Lig’e yükselme yolunda terfi maçlarının 2024 yılı Nisan-Mayıs aylarında oynanacağını belirten Öğretim Görevlisi Coşkun Karadeniz, “Her iki takımımızda da çok değerli oyuncularla çalışıyoruz. Profesyonel liglerde sporcularımız var. Süper Lig hedefi için onlarla birlikte iddialı ve heyecanlıyız. Son ayakta Türkiye’nin yedi bölgesinden gelecek olan 12 ya da 16 üniversite takımı ile karşılaşacağız. Hedefimiz özellikle kadın voleybol takımımızla süper lige çıkmak olacak. Trabzon Üniversitesi’ni Trabzon’u en güzel şekilde temsil edeceğiz. Bize destek olan herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. -
13.02.2024
“Büyükşehir Belediyemize Müteşekkiriz”
Trabzon Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Gürkan Üçüncü, Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Hasan Karal'a nezaket ziyaretinde bulundu. Prof. Dr. Hasan Karal’ın Rektörlükteki odasında gerçekleşen ziyarette Rektör Vekilimiz, Üniversitemize sunmuş oldukları katkılar ve verdikleri destekten dolayı Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu ile ekibine teşekkürlerini iletti. Rektör yardımcılarımızdan Prof. Dr. Atilla Çimer, Genel Sekreterimiz Doç. Dr. Ufuk Töman ve Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Danışmanı Ömer Gedikli’nin de hazır bulunduğu nezaket ziyaretinde kurumsal işbirliği çerçevesinde merkez yerleşkemizde planlanan yeni faaliyet ve projelere ilişkin konular da ele alındı. Karal, ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirirken, “Üniversitemize birçok alanda verdikleri destekten ötürü Büyükşehir Belediyemize müteşekkiriz” dedi. Ziyaret sonunda Rektör Vekilimiz Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Üçüncü'ye fincan takımı takdim etti. -
12.02.2024
Başarılı Öğretim Görevlimiz Özdemir Hafızoğlu'na Bir Ödül Daha
Akademik ve müzikal alanlarda birbirinden önemli başarılar elde ederek birçok ödülün sahibi olan Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü öğretim görevlisi Özdemir Hafızoğlu, başarılarına bir yenisini daha ekledi. Yakın geçmişte Başakşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Birinci Altınbaşak Türk Sanat Müziği Beste Yarışması'ndan birincilikle dönerek Üniversitemize ve şehrimize büyük gurur yaşatan bestekâr akademisyenimiz Özdemir Hafızoğlu, hemen arkasından Ankara'da düzenlenen Bizim Dostlar Türk Müziği Kültür Derneği'nin 2. Şarkı Sözü Yarışması'nda da Kürdilihicazkâr eseri ile birinciliği kazanmıştı. Hafızoğlu, son olarak İstanbul Fatih Belediyesi'nin Tanburi Cemil Bey Saz Eserleri Beste Yarışması'nda da hicazkar saz semaisi ile ikinciliği elde etti. Yaşamını müzikle şekillendirip müzikle beslendiğini belirten başarılı hocamız müzik tutkusu ile ilgili çalışmalarını değerlendirirken, "Ezgiler benim gıdam, nefesim, adeta cansuyum. Müzik olmazsa yaşayabileceğimi düşünmüyorum. Yeni besteler üretmek bana büyük keyif ve yaşam enerjisi veriyor. Yarışmalarda da iddialı olarak Türk Müziği'ne katkı sunmayı seviyorum" ifadelerini kullandı. Özdemir Hafızoğlu'nun birincilik ödülü alan Kürdilihicazkar eserin güftesi ise yine Üniversitemizde görev yapmış emekli Dr. Öğr. Üyesi Hülya Şimşek'e ait: "Dile benden ne dilersen sana bin can vereyim/Seni Leyla seni Mecnun gibi candan seveyim/Sana ömrüm bile versem yine azdır bilesin/Suya hasret bu yürekten dile umman vereyim." Bestekâr hocamızı Trabzon Üniversitesi olarak bir kez daha tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz -
12.02.2024
Bağımlılıkla Mücadelede Yerel Politikalar Şekilleniyor
Üniversitemiz ve Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü tarafından düzenlenmesi planlanan “Bağımlılıkla Mücadelede Yerel Politikalar ve Kurumlar Arası İşbirliği Paneli”nin ön çalışması Üniversitemiz Fatih Kampüsünde gerçekleştirildi. Toplantıya Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü’nü temsilen Halk Sağlığı Hizmetleri Dairesi Başkan Yardımcısı Dr. İbrahim Kul ile Üniversitemiz adına Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer ile konunun uzmanları katıldı. Bir devlet politikası olarak yürütülen bağımlılıkla mücadele konusunda ilgili kurum ve kuruluşlara yer verilecek olan panellerde ele alınabilecek konulara ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda bağımlılıkla mücadelede riskli durumlar, eğitim ve önleme, bağımlı birey ve ailesine yönelik psiko-sosyal yaklaşımlar, tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinde yaklaşım ve ekip yaklaşımı konularına yönelik görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantıda Üniversitemiz Sağlık Spor ve Kültür Daire Başkanı Recep Demir ve Şube Müdürü Tuğba Aslan ile birlikte Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Fatma Dilek Şeker, Öğr. Gör. Dr. Esra Bekircan, Arş. Gör. Fatma Eski, Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Tuğçe Mehlika Şanver, Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Birim Sorumlusu Aynur Büyükgöz, Sosyal Hizmet Uzmanı Tuğçe Karacaoğlu ve İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesinden Polis Memuru Gözde Bayram da hazır bulundu. -
09.02.2024
Kurum İç Değerlendirme Raporu Sisteminin Tanıtımı Gerçekleştirildi
Bölüm/Birim İç Değerlendirme Raporu ve Kurum İç Değerlendirme Raporu (KİDR) yazımı eğitimi ve Kurum İç Değerlendirme Raporu Sisteminin tanıtımı gerçekleştirildi. Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi’ndeki toplantıda Üniversitemiz kalite süreçlerinden sorumlu Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer tarafından bir sunum yapıldı. Sunumda KİDR yazımına ilişkin hassas ve dikkat edilmesi gereken noktalar vurgulanarak Yükseköğretim Kalite Kurulu tarafından 2023 yılı KİDR yazımı konusunda istenilen yenilikler hakkında birim yöneticilerine ve birim kalite komisyonlarına bilgi verildi. Dijital Dönüşüm ve Yazılım Ofisi Koordinatörlüğü tarafından çok kısa bir zaman içerisinde yazılımı gerçekleştirilen Kurum İç Değerlendirme Raporu Sistemi ise Dijital Dönüşüm ve Yazılım Ofisi Koordinatörü Doç. Dr. Ayça Çebi tarafından tanıtıldı. Toplantı, katılımcıların sorularının cevaplanmasıyla sona erdi. -
06.02.2024
"Depremler Değil Tedbirsizlik Öldürüyor"
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli deprem afetinin 1. yıldönümü münasebetiyle Üniversitemizce düzenlenen “Afet Yönetimi Bakış Açısıyla 6 Şubat Depremleri” başlıklı panel ve anma etkinliğinde deprem gerçeği uzmanlarca masaya yatırıldı. Programda Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, “Gayretsiz niyet, tevekkül değil samimiyetsizliktir. Her türlü felaketlere karşı eğitim, teknik, yasal ve yapısal önlem ile sürekli sosyal hassasiyet içinde hep birlikte, bilinçle hareket etmeye mecburuz” ifadesini kullanırken Vali Aziz Yıldırım, “Millet olarak birlik ve dayanışma duyguları çok güçlü bir toplumuz. Duygusal davranış biçimlerine sahibiz ancak rasyonellik yanımız zayıf” dedi. Dr. Öğretim Üyesi Galip Usta ise, “Önümüzde bir İstanbul depremi gerçeği var. Arama-kurtarma personelimiz istediği kadar güçlü olsun, deprem olup bina yere çöktüğü zaman onun altından canlı çıkarmak çok zor bir iştir. Bunun için Bütünleşik Afet Yönetimi’ni etkin şekilde uygulamamız şart” vurgusunu yaptı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı anmak ve deprem farkındalığı oluşturmak için Trabzon Üniversitesi’nde düzenlenen programda protokol mensupları, akademisyenler ve öğrenciler bir araya geldi. “Afet Yönetimi Bakış Açısıyla 6 Şubat Depremleri” başlıklı anma programında konuşan akademisyenler “İnsanlarımızı depremler değil, kalitesiz ve bakımsız binalar öldürüyor” mesajı verdi. Üniversitemiz Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde düzenlenen ve 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan büyük depremlerde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı anarak yeni felaketlere karşı alınabilecek tedbirlerin masaya yatırıldığı özel programa Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Vali Yardımcısı Dr. Ali Yılmaz, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Gürkan Üçüncü, İl Jandarma Komutan Yardımcısı Albay İbrahim Afşin Tiryaki, Ortahisar Kaymakamı Gürkan Demirkale ve İl Emniyet Müdürü Murat Esertürk ile çok sayıda davetli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda konuşmalardan önce Trabzon Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Mustafa Kurukız tarafından Kur’an-ı Kerim okundu. “GAYRETSİZ NİYET SAMİMİYETSİZLİKTİR” Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer ve Prof. Dr. Hasan Karal ile birlikte programın evsahipliğini yapan Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu açılış konuşmasında, önceki dönem mezunlarından üç, mevcut öğrencilerinden de üç olmak üzere altı öğrencilerini deprem felaketinde yitirdiklerini, yine çok sayıda öğrenci ve akademisyenin yakınlarını kaybettiğini, rektör yardımcısı Atilla Çimer’in de 6 Şubat’ta yakınlarını yitiren depremzedelerden biri olduğunu ifade ederek, “Uzaya adım attığımız Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında yeni depremlerde acı kayıplar yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle bugünkü anma ve farkındalık programımızın temasını ‘Afet Yönetimi Bakış Açısıyla 6 Şubat Depremleri’ başlığıyla düzenledik. Biz de depremzede bir üniversiteyiz” dedi. Âşıkkutlu, “Günümüzde çevre ve iklim şartlarındaki belirgin değişimler sebebiyle tüm dünya depremler ve doğal afetlerle yaşamayı öğrenmeye çalışıyor. Ülke olarak kendimizi bunun dışında tutamayız; alınması gereken tedbirleri ihmal edemeyiz. Gayretsiz niyet, tevekkül değil samimiyetsizliktir. Her türlü felaketlere karşı eğitim, teknik, yasal ve yapısal önlem ile sürekli sosyal hassasiyet içinde hep birlikte, bilinçle hareket etmeye mecburuz” dedi. “BİLİNÇLİ OLMAK TEDBİR ALMAK DEMEKTİR” Daha sonra kürsüye gelen Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, depremlerin toplumlar üzerinde derin izler bırakan afetlerin başında geldiğine işaret ederek, “6 Şubat 2023 sabahı ülkemizi derinden etkileyen ve 53 bin 500 kadar insanımızı kaybettiğimiz yıkıcı depremlerin sene-i devriyesindeyiz. Depremden korunmayı afet yönetimi açısından değerlendirmek çok önemli. Kaybettiğimiz insanlarımızı özlem ve acı ile anarken gelecekte tekrar aynı acıları yaşamamak için bize düşen görevleri hatırlatması açısından bu programlar yarıcı ve yararlı olacaktır. İnsanların afetlerle nasıl başa çıktığını anlamak için kurumların tepkilerine ve bunlarla ortaya çıkacak siyasal, idari ve toplumsal reaksiyonlara bakmamız gerekiyor. Dünyanın yaradılışından beri depremler var; ancak bizim bu gerçeği nasıl algıladığımız, ne gibi tedbirler aldığımız, nasıl bir yönetim gösterdiğimiz bilinç durumumuzu göstermiş oluyor. Depremle mücadelede sadece yönetmelikler yeterli değildir” dedi. Toplumlar kadar kurumların depremi algılayışının da önem arz ettiğini dile getiren Vali Aziz Yıldırım, “Bu tepkileri iyi analiz etmemiz şart. Millet olarak birlik ve dayanışma duyguları çok güçlü bir toplumuz. Duygusal davranış biçimlerine sahibiz. Ancak bu olumlu hasletimiz yanında rasyonellik yanımız zayıf. Gelecekteki felaketlerin verebileceği zararları gidermeye veya asgariye indirmeye yönelik tedbirler yönünden sağlıklı bir sentez yapmak durumundayız. Bundan sonraki muhtemel kayıpları önleyecek, en azından azaltarak hafifletebilecektir. Alanında uzman hocalarımızın bu gibi panellerde gelecekteki felaketlere bizi daha güçlü hazırlayacağına inanıyoruz. Sayın Rektörümüze ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Milletimize afetsiz günler diliyorum” ifadelerini kullandı. 6 Şubat depremlerini hatırlatan video gösteriminin ardından Tonya Meslek Yüksekokulumuzdan Dr. Öğr. Üyemiz Galip Usta ve Öğr. Gör. Dr Esra Bekircan, Şalpazarı Meslek Yüksekokulumuzdan Öğr. Gör. İsmail Turgut Pala ve Öğr. Gör. Lokman Odabaş’ın sunumlarına geçildi. “Afet Yönetimi Bakış Açısıyla 6 Şubat Depremleri”ni konu alan tespit ve değerlendirmelerde bulunan alanında uzman panelistler, depremlerle mücadele bilinçlenme ve tedbirli olma olgularına vurgu yaptı. SAHADAN GELEN HOCALAR KONUŞTU Depremlerde Üniversitemiz adına sahada görev alan akademisyenlerden biri olan Öğr. Gör. Lokman Odabaş, Türkiye’nin Deprem Gerçeği konusunda sunumda bulunurken afetin olayın kendisi değil, ortaya çıkan durum olduğunu söyledi. Ülkemizde bütünleşik afet yönetimi uygulandığını belirten Odabaş, “Önlem uygulamaları eksik yapılır veya hiç yapılmazsa sonraki evrelerde sonuç almak mümkün olmaz. 1999 depremine kadar olay olduktan sonra müdahale aşamasına önem veriliyordu. Bunun kayıpların önlenmesinde işe yaramadığı ortaya çıktı. Depremlerden önce önlem alma çalışmalarına ağırlık verdik. Jeolojik ve meteorolojik olarak Türkiye çok farklı afetlerle yüzleşiyor. Her yıl neredeyse doğal kaynaklı afetler yaşıyoruz. Depremler için özel bir parantez açmak gerekiyor, çünkü depremler insan kaybına, fizik kaybına ve ekonomik olarak ağır kayıplara yol açıyor. Deprem tehlikesini ortadan kaldıramayız ancak zarar görmeyi azaltabiliriz. Ülkemiz birden fazla fay hattına sahip bir yapı üzerinde yer alıyor. Deprem tehlikesi her zaman mevcut. Maalesef toplumumuzun yüzde 96’sı deprem tehlikesi olan bölgelerde yaşıyor. Tatbikatlarla, bilinçlendirme çalışmalarıyla, yapı kalitesindeki artışla bunun önüne geçebiliriz. Yıkılan binalarda genel olarak yapılanma kurallarına uyulmadığını gördük. Önlemlerin en önemlisi, yumuşak zemine değil sert zemine yapılmasıdır. Zeminde meydana gelen sıvılaşma yüzünden binalar yıkılmakta ya da yan yatmaktadır. Binaların girişinde ve ilk katında yapılan uygunsuz müdahaleler, binalarda uygun olmayan malzeme seçimi oluşturuyor. Profesyonel arama-kurtarma ekipleri çok önemli bir insan kaynağıdır. Asli ihtiyaçlardandır. Bu ekiplerin kurumsal olarak belirlenmesi, toplumumuzun her kesiminden insanları bilinçlendirmek şart” dedi. “LÜTFEN EVE GİTTİĞİNİZDE BUNLARI YAPIN” Depremlere hazırlık, bireysel ve toplumsal stratejiler konularında sunumda bulunan Şalpazarı Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. İsmail Turgut Pala da şunları kaydetti: “Buradaki programdan sonra akşam evlerinize gittiğinizde uygulamanızı istediğimiz bir afet ve acil durum aile planı konusu var. Lütfen E-devlet üzerinden afet durumunda toplanma alanı olarak kullanacağınız noktayı bulabilirsiniz. Size üç ayrı nokta opsiyonu verilecektir. Acil durumda telefonlar çalışmayabilir. Bu alanı belirledikten sonra yapısal olan ve yapısal olmayan risk analizlerini bugünden hazırlamamız gerekir. Bunlar oturduğumuz bina ilgili bilgileri almak ve belediyelere başvuruda bulunmaktır. Evimizin oda ve eşyalar üzerinden ne gibi tehlike oluşturabileceğini tespit etmek gerekir. Azaltın, sabitleyin veya devreden çıkarın. Bu tekniklerini uygulayın. Hiçbirinden vazgeçemiyorsanız kaçış güzergahı açık olacak şekilde yerlerini değiştirmek gerekiyor. Acil durum çantanızı hazırlayın. Depremle karşılaştığınızda sakin olun. Kaçma güdünüzle hemen hareket etmeyin, sakin bir şekilde çök, kapan ve tutun aksiyonunu uygulayın. Kendinizi küçültün. Yaşam boşluğu olan alanları yönelin. Şoku atlattıktan sonra durumu değerlendirin, etraftaki insanlara yardım edin ve uzman ekipler gelince onlara destek olarak çalışmalara katılın. Meslek yüksekokulu olarak depremin ilk günü itibariyle izin isteyip alana gittik. Öğrencilerimize bilgi vermedik. Mezun ve örgün öğrencilerimizin tamamı gelip bizi buldular. Bize orada büyük güç ve destek verdiler. Orada enkazlardan canlı olarak insanlar çıkardık. Çök-kapan-tutun ve uygun yaşam boşluğu alanlarını bul şeklindeki doktrin çok değerlidir, kendimizi bundan soyutlamayalım.” “AĞLANMASI GEREKEN YERDE AĞLAMALIYIZ” Deprem sonrası travmatik yas ve baş etme stratejileri hakkında sunumda bulunan Öğr. Gör. Dr. Esra Bekircan kayıplar ve yas konusu ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. 6 Şubat depremleri yönünden, sahada çaresizlik ve yetersizlik algısını bizzat hissetmek zorunda kaldıklarını anlatan Bekircan, “Nitekim acıya doğrudan müdahale etmek ve süreci değiştirmek mümkün olmuyor. Deprem gibi travmatik olaylar bireylerin ve toplumların baş etme sistemlerini yetersiz bırakıyor. Birden fazla ölüm, kış şartları, ani ölüm gibi nedenlerle toplumsal büyük bir yas ortaya çıktı. Yas’taki en önemli unsur uyumdur. Uyum bozulunca birey normal hayatını devam ettiremiyor. Bu da travmatik boyutu tetikliyor. Babalar ağlamaz, erkekler ağlamaz gibi mit ve metaforlarımız var. Ağlanması gereken yerde ağlanmalı. Her şeyin zamanında olması, duyguların doğruca yaşanması önemli ve gereklidir” şeklinde konuştu. “ÖNÜMÜZDE ‘İSTANBUL DEPREMİ’ GERÇEĞİ VAR” Moderatör olarak final ve değerlendirme konuşmasını yapan Dr. Öğretim Üyesi Galip Usta, tatbikatların davranışa dönüşmesi için anaokulundan başlayarak afet bilincini ve kültürünü yaymak gerektiğini söyledi. Usta, “Bütün taşlarımızı alıyoruz, bekliyoruz, sirenler çalmaya başlayınca taşları yerine oturtmaya çalışıyoruz. Şurada, şu salonda bir deprem gerçekleşse nasıl kaçacağız, nasıl duracağız, nereden çıkacağız, nerede toplanacağız, bunları biliyor muyuz? Özellikle evlerimizi zemin etüdüne uygun olarak yapıyor muyuz, çalıştığımız kurumlar ne kadar dayanıklı, hastane-afet koordinasyon binası gibi kritik kuruluşlar ne durumda? Buraların ulaşımı, iletişimi, direnci çok güçlü olmalı. Bir felaket olur, çevre illerden destek gelir, yaraları sararız ve bitiririz. Bu anlayışı değiştirmek durumundayız. Önümüzde bir İstanbul depremi gerçeği var. Arama-kurtarma personelimiz istediği kadar güçlü olsun, deprem olup bina yere çöktüğü zaman onun altından canlı çıkarmak çok çok zor bir iştir. Bunun için 2009’da bütünleşik afet yönetimi sistemi olarak çıkan modülü daha emin yürümemiz lazım. Yoksa depremlerle baş edemeyiz. İşin özü, risklerimizi azaltmaktır. Ön basamağı gerçekleştirmezsek lokasyonu büyük olacak depremlerde başarılı olamayız. Tedbiri zamanında ve doğru şekilde alırsak müdahaleye gerek kalmayacaktır.” Panele katılarak katkı sağlayan akademisyenlere teşekkür plaketi verilmesinin ardından toplu fotoğraf çekimi ile program tamamlandı. -
05.02.2024
Gerçek Değerlerin Gözde Eseri “Karadeniz’de Hoca Olmak” Yayında
Üniversitemiz İslâmî İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş dönemine şahit olmuş hocalara yetişmiş olan kişileri bularak kendileriyle yapılan söyleşileri literatüre geçirdi… “Karadeniz’de Hoca Olmak” adlı kitap ve seri videolarda akademisyenlerin tabiri ile; “Trabzon fabrika gibi hoca üretip ülkeye dağıtıyor.” Trabzon Büyükşehir Belediyesi ile ortaklaşa sürdürülen ve Ankara, Bursa, Sakarya, Rize gibi şehirleri de kapsayan çalışma sonunda hem yazılı hem belgesel-video nitelikli eserler hazırlayan akademisyenlerimiz, benzeri olmayan proje ile popüler kültüre esir edilmeye çalışılan olumsuz “Karadenizli Hoca” algısının baştan sona değişeceğinin altını çiziyor. Erken Cumhuriyet döneminde dinî ilimlerin öğretilmesine ve yayılmasına öncülük etmiş hocaları tanıma imkânı bulmuş Trabzonlu hocalardan hayatta olan 40 kişi ile birebir görüşmeler yapan akademisyenlerimiz çok önemli belge ve verileri bir araya toplayarak literatür yayını haline getirdi. Çalışma ile bir taraftan Trabzon’un yetiştirdiği hocaların ülkenin milli-manevi varlığı ve kimliği üzerindeki önemli etkileri röportaj ve belgelerle ortaya konulurken, diğer taraftan popüler kültürle zedelenen Karadenizli hoca imajının tevatür anlatımlara dayanan hataların düzeltilmesine de ciddi bir yol açıldı. KİTAP, VİDEO, KISA TANITIM FİLMLERİ Trabzon Üniversitesi İslâmî İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi öncülüğünde hazırlanan “Karadeniz’de Hoca Olmak” adlı kitap Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle yayım aşamasına geldi. Projede, kapsamlı kitap eserinin yanı sıra belgesel içerikli video ve kısa tanıtım filmleri de yer aldı. Çalışmanın sorumluluğunu üstlenen İslâmî İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Süleyman Gür proje hakkında bilgi verirken, “Osmanlı’nın son, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde ülke genelinde ilmî eğitim verenlere yetişmiş Trabzonlu hocalarımızla çeşitli illerde görüşmeler gerçekleştirdik. Hocalarımızın şahsiyetleri ile birlikte birbirinden önemli hizmetlerini ve eserlerini ortaya çıkardık. Bu hocaların son derece oturaklı, eğitici ağırlığını taşıyan insanlar olduğu gerçeğine tanık olduk. Eserin doğal çıktıları arasında Trabzonlu hocalar algısının popüler kültürün etkisinden kurtarılabileceği de yer aldı. Karadenizli hocalar hakiki manada ilmî konularda son derece ciddi beşeri münasebetlerde hazır cevap ve nüktedan. Kitabımızın içeriği aynı zamanda video kayıtları ile de yayımlanmakta olup umuyoruz ki literatürde kalıcı olacaktır” ifadelerini kullandı. Tam ismiyle “Karadeniz’de Hoca Olmak: Hatıralara Yansıyan Yönleriyle Yakın Dönemde Dinî Hayat” isimli belgesel nitelikli kitap ve video serisinin geçen yıl başlatılan hazırlık aşaması 536 sayfalık dev bir eser ve video filmlerle tamamlandı. Çalışmanın semeresi içinde ayrıca özel başlıklı kısa filmlerin de yer aldığını belirten Doç. Dr. Süleyman Gür devamla şunları söyledi: “Özellikle Osmanlı’nın son iki asrında Trabzon’dan yetişen hoca efendilerin ülkenin dini hayatında büyük etkisi olduğunu biliyoruz. Bu etkilerin izlerini içtimai ve medeni olarak görebilmek ve kendilerini tanıyıp onlardan temin edeceğimiz bilgi-belgelerle hem bugüne, hem de geleceğe ışık tutabilmek için geniş kapsamlı bir proje başlattık. O yıllarda Trabzon’dan çıkarak yurdun dört bir yanında eğitimler vermiş hocalarımıza ve onlarla çalışmış hocalara bizzat ulaştık. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nden bu konuda destek aldık. Paydaş olarak bize katkı veren belediye yetkililerimize teşekkür ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin röportajlarını, videolardan seçilen özel fragmanları, videoların dökümünden oluşan proje kitabımızı ve genel değerlendirmeleri içeren tanıtıcı giriş yazımızı büyük bir heyecanla toplumumuza sunmaktan mutluluk duyuyoruz.” Projenin Trabzon’un yakın dönem yerel tarihi açısından önemli olduğu kadar Türkiye’nin son bir asırdaki dinî hayatına katkı sağlama noktasında önemli bir boşluğu doldurmuş olacağını vurgulayan Gür, “Bu anlamda beklentimiz ülkemizin farklı bölge ve şehirlerinde de benzer çalışmaların yapılmasıdır” dedi. PAYDAŞ KURUMLARA MÜTEŞEKKİRİZ Proje araştırmacılarından Doç. Dr. Eyüp Öztürk ise şu ifadeleri kullandı: “Çalışmamızda Trabzonlu hocalarımızın akademiye, dini hayata, sosyolojiye etkilerini araştırdık. Hocalarımızın o dönemde çalışma yapabilmeleri her bakımdan çok zordu. Hem eğitim yapıyorlar, hem de merkez siyasete dâhil olmayan bir vasatta çalışmalarını yürütüyorlardı. Dini ilimlerin tahsilini önemserken merkezi siyasetin hassasiyetlerini gözetiyorlardı. 60’lı yıllardan sonra hafızlık konusunda Trabzon’un rekor sayılara ulaştığını görüyoruz. Türkiye’nin birçok yerindeki Kur’an kurslarına bakıyoruz, Trabzon’da yetişen hocalar gidip bu kursları bizzat kurmuşlardır. Mülakat yaptığımız toplam 40 hocamız oldu. Böyle bir vakıa var, önemli hocalarımızın bir kısmı vefat edip gitmiş. Hayattakilerle bu vesile ile tanışmış olduk. Projeyi yürütürken desteğe ihtiyacımız vardı. İstanbul, Ankara, Bursa, Sakarya ve Rize gibi şehirlerde çekim ve görüşmeler yapmak için destek şarttı. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu’nun istişare ve yönlendirmesi ile Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu ve belediyemizin Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Erdem Zekeriya İskenderoğlu bize ciddi destek sağladılar. Maddi olarak belediye sponsorluğumuzu da üstlendi. Belgesel nitelikli pakette ayrıca bölge hayatını anlatan 90 ayrı kısa tanıtım videolarımız da mevcut. Bunlara sıradan olmayan başlıklar koyduk. Bize belge teslim eden hocaların belgelerini belgesel nitelikli olarak görüntülere yerleştirdik.” 2 ASIR SONRA BUGÜNLERE ULAŞMAK Projenin ilk ortaya çıktığında bölgede hemen fark edilemeyebileceğini, ancak orta vadede çok ciddi katkılar sağlayabileceğini anlatan proje yürütücüsü Doç. Dr. Selim Demirci ise, “Her ne kadar yerel bir çalışma gibi gözükse de ilerleyen günlerde birçok kişi ve kurumun işine yarayacak örnek bir çalışma ortaya çıktı. Yüz yıllık birikimi birleştiren benzeri yapılmamış bir proje ortaya çıkmış oldu. Trabzon ve Karadeniz için kalıcı bir eser olması yönüyle 200 yıl sonra bölge ile ilgili bir çalışma yapacak olan araştırmacılar kaynakları canlı şekilde dinleyebilecek. Köyündeki insanların dönemin hocası ile diyaloğunu izleyecek. Hayatlarını, ilim düzeylerini ve manevi katkılarını belgeleriyle okuyup öğrenebilecek. Kitap ve videoların yanı sıra 90 kısa tanıtım filmi seçtik. Videolardan vurucu ve dikkat çekici bölümleri ele alarak teaser’lar da hazırladık. Uzun soluklu bir çalışma oldu. Dini kurum ve şahısları zan altında bırakacak, cevap hakkı doğuracak ya da siyasi içerik oluşturabilecek bölümleri kapsam dışı tuttuk. Resmi işler biraz yavaş yürüdüğü için zorlandık ama iki ayda 40 görüşme yaptık. Birçok ilde yüz yüze görüşmeler yapıldı, bu kişiler ülkemize sadece ilmî anlamda katkısı olan kimseler değildir; aynı bazı müesseselerin kurumsallaşmasına katkı sağlamışlardır. Mesela Diyanet’in kurumsallaşmasına Rıza Selimbaşoğlu ve Şükrü Öztürk hocaların ciddi katkıları olmuştur. Örneğin yine Trabzon İmam Hatip Lisesi’nin kuruluşunda nasıl bir tablo oluştuğu bu eserle ortaya çıktı. Bazı köylerin ilmî faaliyetlerde rağbet görmesini kolaylaştıran unsurları ve bazı ilim adamlarının medreselerden imam hatip okullarına geçişteki katkılarını ortaya koyduk. Cumhuriyet tarihinin ilk Kıraat İhtisas Kursu 1968’de Of-Uğurlu köyünde yapılmıştır. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte insanların yeniye nasıl intibak sağladığı, var olan gelenekleri nasıl muhafaza ettiği ortaya çıkmış oldu. Projede görüştüğümüz hocaların tamamı proje ekibince belirlenen bazı kriterlere göre seçilmiştir. Medreseler, İmam-Hatipler ve Diyanet söz konusu olduğunda anlatacakları olan kişileri seçmeye çalıştık.” MEŞHUR MABETLERDE TRABZON İZLERİ Proje Araştırmacılarından Doç. Dr. Şenol Saylan da şunları dile getirdi: “Eserimiz bölgesel ve ulusal çapta literatüre büyük katkı verecek. Karadeniz ve İslamî İlimler denilince Of-Çaykara vadisinin ağırlığı biliniyordu. Ancak biz Trabzon’un her noktasından hocalara ulaştık. Türkiye’de cami denince akla ilk gelen bazı meşhur camilerin mihrabını dolduran hocaların Trabzonlular olduğunu ortaya çıkardık. Süleymaniye Camii’nde Süleyman Mollaibrahimoğlu, Sultanahmet Camii’nde Emrullah Hatipoğlu, Yıldız Hamidiye Camii’nde Abdullah Hatipoğlu, Ankara Hacı Bayram Veli Camii’nde Fikret Latifoğlu görev yapmışlar. Bu durum, Trabzon’un kıraat sahasındaki düzeyini gösterir. Trabzon’da kıraat eğitimi almış hocalar sadece imamlık yapmayıp ihtisas düzeyinde kıraat öğretimiyle de ilgilenmişlerdir. İstanbul Gözcübaba Camii’nde imam-hatiplik yapan Kurrâ-Hafız İbrahim Tanrıkulu hoca bu örneklerden birisidir.” NESİL OLARAK HEPSİNE MİNNETTARIZ Çalışmanın tarihe ışık tutarak geleceğe projeksiyon olacağını söyleyen proje araştırmacılarından Öğr. Gör. Ahmet Cevdet Karaca ise şunları dile getirdi: “Trabzon özelinde, Osmanlı’nın son dönemlerinde dikkat çekici bir şekilde bazı köylerde iki-üç ayrı medresenin var olduğu görülmektedir. Buralarda çok sayıda müderris bulunmuş ve talebe okumuş, bunların önemli bir kısmı da köyde yatılı olarak kalmışlar. Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyet döneminde din eğitimi daha ziyade sivil inisiyatifle; yani halkın katkılarıyla yürütülmüş. Talebelerin kimisi köylülerin boş olan evlerini tutup bir arada kalmış. Kimisi de ailelerin yanına yerleşip evin bir bireyi gibi 5-6 sene kalarak tahsil görmüşler. Bazen bir camide 15-20 kişi bir arada kalıyorlar!.. Biraz iddialı olacak ama Trabzon fabrika gibi hoca üretip ülkemizin muhtelif yerlerine dağıtmış. Bunun için sadece Ramazanlık için farklı şehirlere giden hocalara dair anlatımlar bile fikir verecektir. 60’lı yıllardan sonra imam-hatip okulları açılmaya başlanıncaya kadar bulunan tedrisat boşluğunu Trabzon çok iyi doldurmuş. Ferdî gayretlerle ve halkın desteğiyle köylerde eğitim kurumları açılarak köylüler tarafından desteklenmiş. Nesil olarak biz hepsine minnettarız.” Proje araştırmacılarından Fatih Topaloğlu da çalışmanın farklı bir yönüne değinirken şunları söyledi: “Bu çalışma İlâhiyat Fakültesi ve fakültede yapılan ihtisas kursundan mezun olan bursiyer üç öğrencinin katkı sunması açısından özel bir anlam taşıyor. Rabia Düzenli, Cansel Akgül ve Serpil Arslan isimli öğrencilerimiz de bizlere projenin farklı aşamalarında destek verdiler. Bu gibi çalışmaların farklı şehirlerde ve daha da geliştirilerek yapılmasının ülkenin yakın dönem hafızasını besleyeceğine inanıyoruz.” Projenin tanıtım sayfası ve içeriklere erişmek için tıklayınız. -
19.01.2024
Üniversitemiz Öğrencileri ile Buluşan KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan Birlik Vurgusu
Üniversitemizi ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezimiz ile Ortahisar Belediyesi’nin birlikte düzenlediği “Kariyer Söyleşisi” konulu geniş içerikli sohbet etkinliğinde Trabzon Üniversitesi öğrencileri ile bir araya geldi. Önce Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu tarafından Üniversitemiz Merkez Yerleşkesinde ağırlanan konuk Cumhurbaşkanı, daha sonra beraberindeki heyetle birlikte Akçaabat ilçe merkezindeki Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültemize geçti. Burada Üniversitemiz Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Öğr. Gör. Recep Çolak’ın açılış ve karşılama konuşması ile başlayan programın devamında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar söz aldı ve gördüğü yakın ilgiden dolayı Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu ile genç öğrencilere teşekkür etti. Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Akçaabat Kaymakamı Ramazan Kurtyemez, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Erek Çağatay, Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, Üniversitemiz yönetimi, dekanlarımız ve akademisyenlerimizin yanı sıra siyasi parti il yöneticileri ve iş adamlarının da hazır bulunduğu programa öğrencilerimiz büyük ilgi gösterdi. Üniversiteli gençlere birlik beraberliğin önemini anlatan Tatar, Kıbrıs tarihi, Kıbrıs sorunu ve KKTC ile ilgili bilgi verirken şunları kaydetti: “Kıbrıs bizim için olduğu gibi Türkiye için de çok önemli ve değerli bir ada. Kıbrıs Türk Halkı Türkiye’ye minnettar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyorum. Biz de Türk Halkı gibi her zaman onun izinden gitmekteyiz. KKTC olarak son dönemlerde eğitim alanında atılımlar yaptık. Turizmle birlikte eğitim yatırımlarının da gelişimini hedefliyoruz. Yakın geçmişte pandemi, savaşlar ve depremler bize de çok zor günler yaşattı. Yeni dönemde Türkiye’nin sağlayacağı gelişmelerin KKTC’ye de olumlu etkilerinin olacağına inanıyoruz. Bazıları kabullenmek istemese de KKTC bölgemizde bağımsız bir Türk devletidir. Türkiye’nin de desteğiyle başta Türk Devletleri Teşkilatı olmak üzere uluslararası alanda görünürlüğü ve tanınırlığının artması için bir dizi çalışma yürütüyoruz. Türkiye’den çıkarak Akdeniz’in altından adaya gelen temiz suyu hem evlerde hem de tarım alanlarında kullanıyoruz. Bununla birlikte KKTC bölgedeki enerji kaynakları açısından da önemli bir stratejik alanda yer alıyor. Daha büyük yatırım projelerinde de yer alabileceğiz. Özellikle Mavi Vatan ile ilgili olarak KKTC ile Türkiye’nin işbirliği ile yapılan anlaşmalarla yetki alanlarımız arttı. Hava sahası ve deniz güvenliği daha da iyi sağlandı. Bunun için birlik beraberliğimizi korumamızın daimi önemi var. Siz gençlere de birlik beraberliğinizi ilelebet sürdürmenizi tavsiye ediyorum.” Osmanlı Devleti’nin tarafından İngiltere’ye kiralanan adanın ilhak edilmesi sonrası Yunan adasına dönüştürülmek istendiğini, ancak Kıbrıs Türk Halkının mücadelesi sonrası Türkiye’nin büyük desteğiyle KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak medeni dünyada yerini aldığını belirten Tatar, milli davalarının halen Türkiye ile birlikte sürdürüldüğünü, KKTC’nin her alanda geliştirilmesi ve uluslararası görünürlüğünün sağlanması için de çalıştıklarını vurguladı. Tatar şöyle devam etti: “Bölgede bağımsızlık barış güvenlik ve huzurun teminatıyız. Türkiye ile sarsılmaz bağlarımız var. Trabzon ile KKTC arasında da yakın bağlarımız var. 1974 sonrası bu bölgeden ülkemize yerleşen 30 bine yakın vatandaşımız bulunuyor. Kıbrıs’ın Osmanlı Devleti tarafından fethinin 500 yıla yaklaştı. Bu sürede ciddi bir birlik beraberlik sağlamayı başardık. Şimdi de KKTC’yi geleceğe emin adımlarla taşımak amacıyla her alanda Türkiye ile birlikte ciddi şekilde çalışmaktayız. Trabzon ile direkt uçuşların yeniden başlatılması sağlanırsa karşılıklı ilişkilerin her anlamda gelişeceğine inanıyorum. Kıbrıs Türk halkının büyük bedeller ödeyerek bugünlere geldiğini ve sizin de Türk Gençliği milli davanıza sahip çıkmanız gerektiğini asla unutmayın. KKTC’ye destek verin. Uluslararası temaslarda bizi savunun. Türkiye’nin ikinci yüzyılında önemli bir yere sahip olacaksınız. Kişisel gelişime önem verin.” Cumhurbaşkanı Ersin Tatar programın devamında, öğrencilerin sorularını da yanıtladı. Tatar gençlere eğitim, turizm, inşaat, yatırım ve tarım alanları ile ilgili detaylı bilgiler verirken KKTC’nin gelişen bir devlet olduğunu, çok sayıda ülkeden yatırım aldığını, bazı alanlarda sıkıntılar yaşansa da devletin gereken önlemleri almak için yasal düzenlemeler yaptığını anlattı. Tarımsal arazilerin korunması gerektiğini vurgulayan Tatar, KKTC’nin bağımsız, egemen bir devlet olarak yoluna devam edeceğini ifade etti. Konuk Cumhurbaşkanı ayrıca Kapalı Maraş açılımı, Pile-Yiğitler yolu yapımındaki sıkıntılar, KKTC’nin deniz yetki alanları, BM’nin tutumu ile ilgili öğrencilerin sorunlarını içtenlikle yanıtlarken öğrenciler, KKTC ziyareti taleplerini iletti. Programın sonunda Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a özel bir tablo takdim etti. Gençlerden büyük alkış alan misafir Cumhurbaşkanı da çeşitli temas ve bilimsel organizasyonlar için geldiği Trabzon’da gördüğü ilgi ve yakınlıktan dolayı son derece memnun ayrıldığını dile getirdi.. -
17.01.2024
Kalite Komisyonumuz 2024 Yılının İlk Toplantısını Yaptı
Üniversitemiz Kalite Komisyonu 2024 yılının ilk toplantısını gerçekleştirdi. Komisyon üyelerinin katıldığı toplantıda Kalite süreçlerinden sorumlu rektör yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer Yükseköğretim Kalite Kurulu’nun kalite değerlendirme süreçleri ve Kurumsal İç Değerlendirme Raporu (KİDR) yazımına dair bilgilendirmede bulundu. Üniversitede sürdürülen uygulamalarda kalitenin artırılması ve standartlaşmanın sağlanması konusunda fikir alışverişi yapılmasının ardından üyeler arasında görev dağılımı gerçekleştirildi ve alt komisyonlar belirlendi. Toplantı 2024 yılı boyunca düzenli şekilde gerçekleştirilecek Kalite Komisyonu toplantı günlerinin belirlenmesi ile tamamlandı. -
16.01.2024
Desteklediğimiz Projeden Dünya ve Türkiye için Yeni Keşifler
Trabzon Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimince desteklenen 20TAP00123 kodlu ve “Trabzon ilinde yayılış gösteren lamelli mantarlar üzerinde morfolojik ve moleküler çalışmalar” başlıklı Temel Araştırma Projesi Mayıs 2020-2023 tarihleri arasında tamamlandı. Yürütücülüğünü Fatih Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Alanları Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ertuğrul SESLİ’nin üstlendiği proje kapsamında bilim dünyası için 3 yeni tür keşfedildi ve Türkiye Mikotası’na ise 23 yeni kayıt eklendi. Keşfedilen türler içerisinde endemik olanlar ve dünya üzerinde soyu tükenmekte olan canlıların yer aldığı kırmızı listede yer alanlar bulunuyor. Proje sonuçlarından üç yıl içerisinde toplam 22 makale üretildi. Bu makalelerin 21 tanesi yayımlandı ve 1 tanesi ise baskı aşamasında. Makalelerin yayımlandığı dergilerin 3 tanesi SCI-expanded, 16 tanesi ise TR-DİZİN kapsamında olup 2 tanesi yurt dışı ve 1 tanesi ise yurt içi hakemli dergi statüsünde yer alıyor. -
10.01.2024
Kurumsal Değerlendirme Raporlarımız Açıklandı
Üniversitemizin 2023 Yılı iç ve dış kurumsal raporlarının paylaşıldığı toplantı Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu başkanlığında gerçekleştirildi. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bugün burada önemli bir konu üzerinde sizleri bilgilendirmek, sizlerin desteğini daha etkin bir şekilde almak ve bu süreçleri daha etkin bir şekilde yürütebilmek için bir toplantı düzenledik. Kurum içi değerlendirme süreçleri ile ilgili olarak sizlerle bu toplantıyı yapmamızın temel nedeni sürecin sadece rektörlük düzeyinde ele alınıp sonlandırılacak bir durumun ötesinde olmasıdır. Bütün programlardan anabilim dallarından başlayıp bize gelecek verilere göre bizim de bunları işleyip üst makamlara sunacağımız şekilde sizlerle birlikte olmayı uygun gördük. Malumunuz, artık üniversiteler iç ve dış değerlendirme kriterleri ile değerlendiriliyor. Üniversite kelimesinin kelime anlamına baktığımızda evrensel birer akademik kurum olarak sadece ülkede değil, ülke dışında ve dünyada görünür, tanınır, bilinir olma yolunda adımlar atması gerekiyor. Trabzon Üniversitesi olarak en köklü birimlerin bizde olması hasebiyle görünürlük sürecinde hak ettiğimiz yerde olmamız için bu toplantı son derece önemli. Bu süreç hep birlikte ortak çalışma ile ortak bir bilinçle, ortak çaba, enerji ve sinerjiyle yürütülebilecek ve sonuç alınabilecek bir süreçtir. Üniversitemizin şu anda nöbetinde olan bir rektör olarak sizden ricam, elinizden gelen en üst düzey katkıyı vermenizdir. Alacağımızın güzel sonuçların yansımaları ortak başarımız ve sevincimiz olacaktır. Üniversitemizin geleceği için hayati önem arz edecektir. Önemli düzeyde bir katılım sağladığınız ve bizi yalnız bırakmadığınız için size teşekkür ediyorum. Bize vereceğiniz desteğin hiyerarşik kademelere de dikkat ederek artmasını bekliyoruz. Buna bir bürokratik anlam yüklemiyorum, en küçük birimden rektörlüğe kadar tümevarım yöntemi ile gerçekleşecek bir süreçtir. Anabilim dalında, programda, bölümde ya da birimde bir çalışma yaptığınızda biz de onu en üst düzeyde birleştirerek mercilere sunacağız. Ortaya çıkacak sonuçlar hepimizi mutlu edecek sonuç olacaktır. Kalite süreçleri ile yakından ilgilenen rektör yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer hocamız bize yol yordam göstermiş olacak ve süreçleri özetleyecek. İstişare niteliğindeki bu toplantının başarılı sonuçlara varmasını niyaz ediyorum. Bu çalışmaya verdiğiniz ve vereceğiniz destek için şahsım, üniversitem ve çalışma ekibim adına hepinize teşekkür ediyorum.” Daha sonra sunum için söz alan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer özetle şunları söyledi: “Üniversitemiz kurulduğundan beri YÖKAK bünyesinde devam ettirdiğimiz çalışmalar iki aşamalıydı. 2020 yılında bir dış değerlendirme sürecinden geçtik. 2023 yılında aynı takım tarafından bir izleme sürecine tabi tutulduk. Bunun sonucunda elde edilen rapor yayınlandı. Kurumsal dış değerlendirme raporumuz sonunda YÖKAK tarafından güçlü yanlarımız ve geliştirmeye açık yanlarımız değerlendirildi. Büyük oranda memnuniyetlerini saha ziyaretlerinde bize ifade etmişlerdi. Belirtilen birçok geliştirmeye açık alanın iyileştirildiğini raporlarında ifade ettiler. Bu demek değildir ki işimiz bitti; biliyoruz ki ‘mükemmel iyinin düşmanıdır.’ Sürdürülebilir bu süreçte daha iyiyi hedefliyoruz. İç değerlendirme raporumuzu da oluşturacağız.” YÖKAK’ın üniversiteleri Liderlik, Eğitim-Öğretim, Araştırma-Geliştirme, Toplumsal Katkı başlıklarında değerlendirdiğine işaret eden Çimer, “Yeni bir üniversite olduğumuz için bize özel öncelikler belirlediler. Bize ödevler verdiler. Yeni bir üniversite olmamız bakımından 4 başlıkta da genel puanlarımız iyi. Raporda özetle her başlık için önemli oranda iyileştirme yaptığımız değerlendirildi. Bunlar güçlü yönlerimiz olarak gösterildi. Liderlik anlayışının ve koordinasyon kültürünün yerleşmeye başladığı vurgulandı. Üniversitemizin; değişim ihtiyacı farkındalığı ve değişimin yöntemlerinin bulunması, kurumun kamuoyuyla paylaşılan kuruma özel misyon vizyon ve politikalarının belirlenmiş olması konularında da iyi izlenimler aldı. Doğal afetlerle ilgili üniversite olarak bir koordinatörlük oluşturduk. Bağımlılıkla ilgili yoğun çalışmalarımız oldu; artık bir Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörlüğümüz var. Dijital dönüşüme büyük ağırlık verdik. Bunlar somut örneklerimiz. Uzaktan Eğitim Merkezimizin etkinliği ve Robotik Kodlama Merkezimizde eğitimlere başlamış olmamız değerli bulundu. Geliştirilmeye açık yönlerimiz de var. Bunların bir kısmını YÖKAK ziyaretinin ardından iyileştirdik, iyileştirmeye devam ediyoruz. Hiç başlamadıklarımızı en kısa zamanda oluşturacağız. Bu aşamada uygulamalarımızı daha etkin izlememiz gerektiğini değerlendiriyoruz. Özellikle YÖK’e sunduğumuz katkı ve faaliyet algoritmasının kanıtlarını oluşturmak, personele hizmet içi eğitimler vermek, şeffaflık ve organizasyonun iyileştirilmesi gibi başlıklarda ödevler aldık, bunları birliktelik ruhuyla ve titizlikle tamamlayacağız” dedi. YÖKAK’tan geliştirmeye açık yönlerden öncelikli olarak verilen başlıklar şöyle sıralandı; - Kalite kültürünün yaygınlaştırılması ve işlevsel hale getirilmesi - Planla, Uygula, Kontrol Et, Önlem al (PUKÖ) çevriminin kullanılması - Öz değerlendirme raporlarının hazırlanması - Mezun Takip Sistemi’nin kurulması - İç ve dış paydaşların kalite süreçlerine dahil edilmesi - İdari personelin performanslarının değerlendirilmesi - Web sayfasındaki bilgi eksikliklerinin giderilmesi Toplantıda ana sunumu gerçekleştiren Prof. Dr. Atilla Çimer toplantının sonunda Kurumsal İç Değerlendirme Raporunun tüm akademik ve idari birimler ile uygulama ve araştırma merkezileri ve koordinatörlükler tarafından hazırlanmasına yönelik temel usul ve esaslar ile ilkeler hakkında somut örnekler ile birlikte bilgilendirme yaptı. 2023 yılı Kurumsal İç Değerlendirme Raporu hazırlanma süreci ve takvimine yönelik plan ve beklentileri anlattı. Yaklaşık iki saat süren toplantı, katılımcıların sorularının cevaplanmasıyla sona erdi. -
10.01.2024
Akademisyenlerimiz Sahnede ‘Parla’dı
Üniversitemiz Akademisyenler Türk Halk Müziği Topluluğu ‘100. Yıl Konseri’nde Türk Halk Müziğinin seçkin örnekleri ile müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşattı. Özellikle “Parla” marşını başarıyla okuyan koro ayakta alkışlandı. Fatih Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümümüz Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Görevlileri Özlem Aydın ile Köksal Ayşan yönetiminde icra edilen “100. Yıl Konseri” adlı müzik ziyafetinin korosunda Üniversitemizin farklı akademik birimlerinde görev yapan akademisyenler, idari personel, öğrenciler ve konuk sanatçılar yer aldı. Türk Halk Müziği eserlerinden oluşan konserin sunuculuğunu Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Araştırma Görevlisi Aybüke Baştürk üstlendi. Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi'nde yoğun katılımla verilen konsere, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer fakülte dekanlarımız, akademik, idari personelimiz ile öğrenciler ve müzikseverler katıldı. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra seslendirilen seçkin eserler dinleyenleri duygulandırdı. Ziyafet sonunda koro şeflerine çiçek ve teşekkür belgesi takdim eden ve Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu'nun koronun özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ve tebriklerini ileten Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer; “Maalesef 2023 yılına depremlerle başladık. Ülke olarak sarsıldık ama bir ve beraber olduk. O duyguyu yaşatıyoruz ve unutmuyoruz. Arkadaşlarımız geçtiğimiz yıl büyük bir özveri ile bu koro ile çalışmaya başladılar. Bölgemizde ve ülkemizdeki afetler sebebiyle konseri ertelemek zorunda kaldık. İkinci kez konserin icrası için hazırlandıklarında da tehir ettik, nitekim Irak’ın kuzeyinde 12 kahraman Mehmetçiğimizi kaybettik, hepsini rahmetle anıyorum. Değerli hocalarımız uzun süredir çalışmalarına bu şekilde devam ettiler ve Cumhuriyetimizin 100. Yılı adına bu konseri düzenlediler. Cumhuriyetimizin bânisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun kahraman silah arkadaşları ile Türk Milletinin varlığı birliği için, Bayrağımızın dalgalanması için hayatlarını feda etmiş olan kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize bize bu güzel ülkeyi bıraktıkları için sağlık sıhhat diliyorum. İki saatlik bir performansla Erzurum, Tokat, Kırşehir, Ankara, Kars, İzmir gibi yörelerden kimisi neşe, kimisi mutluluk, kimisi aşk, kimisi de gurbet acısı anlatan eserlerle bizi duygulandırdılar. Koromuzun büyük performansı karşısında çok gururlandık, çok mutlu olduk. Yoğun bir çaba ile bu programı hazırlayan akademisyenlerimize ve koromuza teşekkür ediyorum” dedi. Prof. Dr. Çimer ayrıca, Üniversite Türk Halk Müziği korosunu kurumsallaştıracaklarını da vurgularken, “Başka yerlerde de İnşallah bizi başarıyla temsil edecekler. Bunun da sözünü buradan vererek en içten saygılarımı sunuyorum” diyerek sözlerini tamamladı. Fatih Eğitim Fakültesi Öğr. Gör. Şef Köksal Ayşan’ın yönettiği koro ve sazlar uyumları ile göz doldururken konseri izlemeye gelen türküseverler özel bir ziyafete tanık oldu. Birbirinden güzel eserler seslendiren korist ve solistler, göz alıcı performansları ile dakikalarca alkışlandı. Konser salonunu dolduran dinleyiciler, Cumhuriyetinin 100. yıl kutlamaları boyunca seslendirilirken halen birçok tören ve mecrada büyük beğeni toplayan “Parla” marşını büyük bir coşku ile icra etti. Tüyleri diken diken eden “Parla” marşına baştan sona eşlik eden dolu salon, başarılı koroyu ayakta alkışladı.
Toplam 636