24.04.2025
Üniversitemizde "Ermeni Meselesi; 1915 Olaylarının Dünü-Bugünü" Paneli
Üniversitemiz Karadeniz Kültür ve Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “Ermeni Meselesi; 1915 Olaylarının Dünü-Bugünü” konulu panelde Ermeni Meselesi başlığı altında 1915 olaylarının iç yüzü konunun uzmanları tarafından gözler önüne serildi. Küresel Ermeni lobilerince sözde soykırımın başlangıcı sayılan 24 Nisan 1915 olaylarının gerçek yüzüne projeksiyon tutan akademisyenler konuyu Üniversitemizde enine-boyuna masaya yatırdı. Trabzon Üniversitesi (TRÜ) ile Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğretim üyelerinin birlikte gerçekleştirdiği sunum ve anlatılarla sözde Ermeni soykırımının, tehcir politikalarının ve manipülatif propagandaların tutarsızlığı, gerçek veriler ve somut deliller eşliğinde ortaya konuldu. Konuşmacılar, Kurtuluş Savaşı yıllarında devlet kurma emelleri doğrultusunda Osmanlı’yı sırtından hançerleyen Ermenilerin bugün de dezenformasyon ve kirli küresel propagandalardan başka bir argüman kullanmadıklarını dile getirdiler.
GÜÇLÜ GENÇLİK GÜÇLÜ GELECEK
Fatih Yerleşkemiz içerisindeki Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde gerçekleştirilen panelde moderatörlüğü Fatih Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümünden Prof. Dr. Mehmet Akpınar üstlendi. KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden Prof. Dr. Hikmet Öksüz ve Prof. Dr. Uğur Üçüncü ile Üniversitemiz İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Nurettin Çakıcı sunumlar yaptı. Panelde Prof. Dr. Öksüz “Ermeni Terörü ve Propaganda” konusundaki tespitlerini paylaşırken, Prof. Dr. Üçüncü “Sevk ve İskân Kanunu Bağlamında Ermeni Meselesi”ni ele aldı. Dr. Öğr. Üyesi Çakıcı ise “Ermeni Meselesinin Tarihsel Arka Planı”nı anlattı. Prof. Dr. Akpınar açılış konuşmasında, “Tarihi anlamak salt geçmişi öğrenmek değildir; geçmişten geleceğe projeksiyon tutmaktır. Diaspora çalışıyor. Biz çok daha güçlü bir gençlik yetiştirmek zorundayız” dedi.
İlk olarak söz alan konuşmacı Dr. Öğretim Üyesi Nurettin Çakıcı, 1915’te vuku bulan Ermeni olaylarında Batı devletlerinin kışkırtmaları, 1789 Fransız İhtilali ve 1878 Berlin Antlaşması’nın etkili olduğunu belirterek, “Türk-Ermeni ilişkilerinin kırılmasına yol açan olay Berlin Antlaşması’dır. Osmanlı İmparatorluğu’nun doğusunda yaşayan Ermenilerin dini inançlarına saygı duyulmasını, olası her türlü tehditten korunmasını öngören maddeler yer alıyordu. Bu antlaşma Ermenilere ‘devlet kurma’ cesareti verdi. Ayaklanmalar ve isyanlar tertip ettiler. Osmanlı kimseyi sürgün etmemiştir; zaruri gördüğü için Ermenileri yine kendi toprağı olan Suriye’ye sevk etmiştir” dedi.
TEHCİR YOK, SOYKIRIM YOK
Bazen küresel algıların bilimsel olguların önüne geçtiğini belirten Prof. Dr. Uğur Üçüncü, “Sevk ve İskân Kanunu durup dururken çıkarılmamıştır. Ermeniler o dönemde tebâsı oldukları devletin karşısına geçtiler. Bulgarlardan etkilendiler; Ruslarla birlikte hareket ettiler. Çanakkale’de verilen Kurtuluş Savaşı için eli silah tutan herkesi cepheye koştuğu bir yerde Doğu’da birçok noktaya Ermeni saldırısı gerçekleşti. Devlet ilk hamleyi istişare yoluyla yapmaya çalıştıysa da netice alamadı. Sarıkamış’tan sonra bir de böyle bir ihanet söz konusu olunca devlet reaksiyonu verilmesi kaçınılmaz hale gelmişti. Bu kovuşturmanın başlangıcını sürgün olarak ileri sürüyorlar ve akıl almaz hatıralarla dramatize ediyorlar. Oysa o dönemde münferit suistimaller yargılanmıştır. Genel bir ihmal ya da tehcir ya da soykırım diye bir şey yoktur. Hiç kimse Türk tarihi boyunca soykırım diye bir kavram bulamaz” diye konuştu.
BATI ERMENİSTAN KÜSTAHLIĞI
Aynı zamanda Türk Tarih Kurumu Bilim Kurulu Üyesi olan Prof. Dr. Hikmet Öksüz ise, “Modern dönemlerde propagandayı en etkili şekilde kullanan, gerçeği ters-yüz ederek zalimi mağdur durumuna düşüren bir ırk varsa o da Ermenilerdir” dedi. Öksüz, “Çıkardıkları gazetelerde soykırım algısını yayarak Batı’nın Osmanlı’ya müdahale etmesini istediler. II. Abdulhamid’e bombalı suikast girişiminde bulundular. Asala’yı kurarak 24 diplomatımızı şehit ettiler. Devlet olunca Ülkemiz için ‘Batı Ermenistan’ tabirini kullanmaktan geri durmadılar. Bugün de kitle iletişim imkanlarını kullanarak, kısa dijital içerikler üretilerek karalama kampanyalarını sürdürüyorlar. Gençlerimizin ödevi tarihin gerçekliğini olduğu gibi, belgelere dayanarak ortaya koymaktır. Bu işin arka planının ne olduğunu kamuoyuna aktarmak bizim milli görevimizdir. Türk Milleti’nin tarih önünde veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur” dedi.
Özellikle gençlerden yoğun ilgi gören panel programına Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer, Prof. Dr. Hüseyin Serencam, dekanlarımız, müdürlerimiz, daire başkanlarımız, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı. Sunumlar sonunda konuşmacılara sunumları, dinleyenlere ise katılımları için teşekkür eden Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer, panele katkı sağlayan misafir öğretim üyeleriyle Üniversitemiz öğretim üyelerine birer teşekkür belgesi takdim etti.