Haberler :::
-
05.04.2024
Türk Müziğinde Fasıl Geleneği ve Meşk Sistemi Eğitimi
Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü Trabzon Öğretmen Akademileri’nin etkinlikleri kapsamında Türk Müziğinde Fasıl Geleneği ve Meşk Sistemi eğitimi gerçekleştirildi. İcra ile gerçekleştirilen eğitime Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Çimer, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Uygun, İl Milli Eğitim Şube Müdürü Erdoğan Karakaş, akademisyenler, il milli eğitim mensupları ve müziksever öğretmenler katıldı. Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü B Blok Prof. Dr. Nazım Bağırov Dersliği’ndeki eğitime aynı fakültenin Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Öğr.Gör. Özdemir Hafızoğlu’nun anlatımı ayrı bir renk kattı. Meşk sistemi ve fasıl geleneğini meşhur bestekarların hayatlarından örnekler vererek anlatan Öğr. Gör. Hafızoğlu, “Meşk, bir ustanın nezaretinde çırağın eseri özümseyerek okumasıdır. Bu eğitim yıllarca da sürebilir. Öğrencinin iyi bir hafızasının olması gerekir ki eseri hazmederek dünde yapılan kültürü bugüne taşıyabilsin. Fasıl ise taksim, peşrev, kâr, beste, ağır semai, yürük semaisi, gazel, şarkı ve saz semaisi gibi parçaların bir sıraya göre çalınıp söylenmesidir. Bu zamanla gelişerek oluşmuştur.” dedi. Meşk ve fasıl örneklerinin icrasında kanunda Öğr. Gör. Özdemir Hafızoğlu, bendirde Trabzon Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zühal Dinç Altun, udda Trabzon Üniversitesi Öğr. Gör. İsmail Eraslan, kemanda Akçaabat Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Öğretmeni Cemal Zihni Erenel, ritim sazda Akçaabat Yıldızlı TOKİ Ortaokulu Öğretmeni Behçet Özcan yer alırken korist olarak ise Trabzon Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şefika Topalak ve Öğr. Gör. Özlem Aydın saz heyeti ile birlikte performans sergiledi. Rast ve hicaz makamında eserlerin icra edildiği eğitim dakikalarca ayakta alkışlandı. Eğitim sonunda katılımcılara plaket takdim edildi. -
04.04.2024
Özel Öğrenciler TÜBİTAK 4006 için Kampüsümüzde
Karadeniz Özel Eğitim Meslek Okulu özel öğrencileri tarafından sömestr başından bu yana hazırlanan eserler, 4006 TÜBİTAK Bilim Fuarları Destekleme Programı Kapsamında Üniversitemizde sergilendi. Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi fuaye alanında açılan sergide ev sahibi olarak hazır bulunan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer ve Fatih Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölüm Başkanımız Dr. Öğr. Üyesi Raziye Erdem ile bölüm öğretim elemanları ve öğretmen adayları, konuklara ve öğrencilere yakın ilgi gösterdi. İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Fatma Zehra Aydın ve Karadeniz Özel Eğitim Meslek Okulu Müdürü Fazlı Bal gördükleri ilgi nedeniyle memnuniyetlerini dile getirirken, stantları gezenler birbirinden güzel eserler karşısında merak ve hayranlıklarını gizleyemedi. Sergilenen eserlerle ilgili bilgi alan Üniversitemiz öğrencileri de sergide bol bol fotoğraf çekti. Projenin Destekleme Programları çerçevesinde TÜBİTAK himayesinde yürütüldüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Raziye Erdem, “Özel eğitim alan öğrencilerimiz son derece başarılı çalışmalar ortaya koymuşlar. Bilim Fuarı Sergisi adı altında kampüsümüzde açtıkları sergide doğal dengenin korunmasından duyarlı tüketime, hibrit üretimden sabun imalatına, ahşap ürünlerden geri dönüşüme kadar birçok alanda birbirinden güzel fikir ve eserlerle karşımıza çıktılar. Bizi hem şaşırttılar, hem de ümit aşıladılar” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda Fatih Eğitim Fakültesi Dekan Vekilliği görevini üstlenen Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer de özel öğrencilerle yakından ilgilenerek, sergilenen ürünlerle ilgili bilgi aldı. Çimer, Üniversitemizde böyle anlamlı bir etkinlik düzenlenmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdi. -
29.03.2024
Sahne Sanatları Bölümümüz İlk Oyununu Sahneledi
Dünya Tiyatro Günü münasebetiyle Üniversitemiz Devlet Konservatuarı Sahne Sanatları Bölümü tarafından Shakespeare’nin Tragedyalarından Monologlar Kolajı teması içindeki Gölgeler adlı oyunu sergilendi. Shakespeare’nin oyunlarında geçen monologlardan oluşturulmuş tek perdelik oyunu başarıyla sahneleyen öğrenciler ayakta alkışlandı. İki yıl önce kurulan bölümün ilk oyununu sahneye koyduğunu belirten Sahne Sanatları Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Nalbantoğlu, “Tiyatro oyunumuzda 1. ve 2. sınıflarımızdan 22 öğrencimiz yer aldı. Yaklaşık 3 hafta içinde hazırlandık ve bölüm olarak bu ilk oyunumuz oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dedi. Sahne Sanatları Bölümümüzden Dr. Öğr. Üyesi Gamze Tanrıvermiş’in yönettiği oyunun koreografisini Öğr. Gör. Meltem Atagün üstlendi. Tiyatro gösterisini akademik ve idari kadromuzla birlikte izleyen Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer oyun sonunda emeği geçen hocalarımıza birer teşekkür belgesi verirken şunları söyledi: “Devlet Konservatuarımızın sahip olduğu imkânları göz önüne aldığımızda bu kadar sürede böylesine muhteşem bir oyun sergilemeleri bizi çok duygulandırdı. Şahsen ben de gurur ve coşku doluyum. Devlet Konservatuvarının fiziki imkânlarının daha da iyileştirilmesi için elimden gelen tüm desteği vereceğim. Öğretim elemanlarımızı ve öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum.” -
21.03.2024
Üniversitemizde Çevre Farkındalığı Festivali
Dünya Su Günü, Sıfır Atık Günü ve Orman Haftası kapsamında Kampüsümüzde renkli bir festival düzenlendi. Programa katılan öğrenciler teorik ve pratik bilgiler alırken kampüs içerisindeki fidan dikim töreninde 100 meyve fidanı toprakla buluştu. Cumhurbaşkanlığı himayesinde iki kez buzulları ziyaret ederek Antarktika’da incelemelerde bulunan Prof. Dr. Raif Kandemir buzulların sürekli eridiğini belirtirken, “Birkaç yılda sular 58 metre yükselebilir, okyanusa kıyısı olan bütün ülkeler göç etmek durumunda kalabilirler” dedi. HEM TEORİK HEM PRATİK BİLGİLER Merkez Fatih Yerleşkesi Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde Üniversitemiz Sıfır Atık Koordinatörlüğü öncülüğünde düzenlenen festivalin ilk ayağında Söğütlü Ortaokulu ve İskenderpaşa Ortaokulu öğrencileri Su ve Sıfır Atıkla ilgili farkındalık uyandıracak uygulamalı etkinlikler gerçekleştirdiler. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu’nun yardımcıları Prof. Dr. Atilla Çimer, Prof. Dr. Hasan Karal ve Prof. Dr. Hüseyin Serencam ile birlikte katıldığı etkinlikte Genel Sekreterimiz Doç. Dr. Ufuk Töman ile üniversitemiz akademik ve idari personeli de yer aldı. Etkinliği düzenleyen Sıfır Atık Koordinatörümüz Doç. Dr. Nazihan Ursavaş Dünya Su Günü, Uluslararası Sıfır Atık Günü ve Orman Haftası içerisinde bulunduğumuza işaretle şunları söyledi: “Dünyamız çevresel anlamda alarm veriyor. İklimler değişiyor. Nüfus artıyor. Kişi başına düşen kaynaklarımız azalıyor. Üç tarafı denizle çevrili ülke olsak da su sıkıntısı yaşayan ülkelerden biriyiz. Bu tehlikenin önüne geçmek için yeterince tedbir alamıyoruz. Artık az su ile yaşamayı öğrenmeliyiz. ‘Ağaç yaşken eğilir’ düsturu ile farkında bireyler yetiştirmekle işe başlayabiliriz” diye konuştu. Koordinatörümüz, bu anlayışla ortaokul öğrencilerini programa davet ettiklerini sözlerine ekledi. BUZULLAR ERİYOR KAYNAKLAR TÜKENİYOR Bilgilendirme ve sunum bölümünde, halen KTÜ Jeoloji Bölümünde görevli olan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raif Kandemir söz aldı. İki kez Antarktika’daki inceleme-araştırma ekibinde yer alan bilim insanı, “Antarktika’ya Yolculuk” başlıklı sunumuyla dünyanın içilebilir su rezervinin yüzde 65’ini barındıran kıtayı görsel projeksiyonla öğrencilere anlattı. Kıtanın soğuk, kurak, insansız ve son derece rüzgârlı olmakla birlikte sürekli eridiğini belirten Kandemir, “Antarktika’da ısı eksi 90 dereceye düşebiliyor. Kıtada Türk Bilim üssü adlı araştırma birimimiz var. Tüm ülkeler ‘Barış ve Bilim’ çatı ilkesiyle orada bulunuyor. Antarktika dünyanın damacanası. Sadece su için bile ülkelerin Antarktika’da olması gerekiyor. Buzullar sürekli eriyor. Son birkaç yılda kıta 219 milyar ton buz kaybetti. Bu böyle sürerse dünyadaki su seviyesinin yakında 58 metre yükseleceği ve okyanusa kıyısı olan bütün ülkelerin göç etmek durumunda kalacakları değerlendiriliyor. Bazı deniz canlılarının da soyu tükenecek. İnsanlığın suyu ve havayı zehirlemekten acilen dönmesi gerekiyor” dedi. KAMPÜS BAHÇESİNE 100 MEYVE FİDANI Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalından Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Aytar ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünden Çevre Mühendisi Arif Yılmaz sıfır atık/kaynakların sürdürülebilirliği konularında sunum yaptı. TÜBİTAK 2204-A Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasında başarılı olan öğrenciler projelerini anlattıktan sonra istasyonlarda düzenlenen etkinliklerde eğlenceli anlar yaşadı. Fuaye alanındaki Su Sergisi büyük ilgi görürken festivale katkı sağlayanlara Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu tarafından birer teşekkür belgesi takdim edildi. Festivalin sonunda Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı Trabzon Orman Fidanlık Müdürü Savaş Ayvaz ile ekibince temin edilen 100 meyve fidanı toprakla buluşturuldu. Akademisyenler, öğretmenler ve öğrenciler merkez kampüsümüz içerisindeki yeşil alana hep birlikte ağaç dikti. -
18.03.2024
Zafer’in 109. Yıl Dönümünde Şehitlerimizi Andık
18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü münasebetiyle Üniversitemizde bir dizi anma programı düzenlendi. Panel, konser ve resim sergisinden oluşan etkinlikte açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, bu toprakları bize vatan yapan şehitlere minnettar olduğumuzu dile getirdi. Üniversitemiz Merkez Fatih Yerleşkesi Mahmut Goloğlu Kültür Merkezindeki anma programına Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu ve rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer, Prof. Dr. Hasan Karal, Prof. Dr. Hüseyin Serencam’ın yanı sıra konuk olarak Trabzon İl Müftüsü Selami Aydın ile çok sayıda dinleyici katıldı. Saygı Duruşu ve istiklal Marşı’nın okunması ile başlayan şehitleri anma etkinliğinde Fatih Eğitim Fakültemizden Prof. Dr. İsmail Hakkı Demircioğlu moderatörlüğünde aynı fakülteden Prof. Dr. Rahmi Çiçek ve İnsan ile Toplum Bilimleri Fakültemizden Dr. Öğr. Üyesi İlker İşler panelist olarak yer aldı. ‘109. Yılında Çanakkale Zaferi’ konulu panelde konuşmacılar Çanakkale mücadelesini ve ruhunu çarpıcı örneklerle anlatırken, Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu yaptığı açılış konuşmasında şehitlerimize çok şey borçlu olduğumuzu söyledi: “18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin üzerinden 109 yıl geçti... Kurtuluş Savaşımızla Cumhuriyet’e giden yolda önemli bir başlangıç olan 18 Mart Çanakkale Savaşında şahadete yürüyen ecdadımızı rahmet ve minnetle anarken zafer ordusunun muzaffer komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü de minnet, rahmet ve şükranla yâd ediyorum. Çanakkale’yi Çanakkale yapan ecdadımızın nasıl destansı bir kahramanlık sergilediğini anlamak için Çanakkale’yi Çanakkale’de görmek gerekir. Gençlerimizin orada olup biteni yerinde görmeleri ve okudukları tarih bilgilerini yerinde teyit etmeleri faydalı olacaktır. Çünkü Çanakkale’yi görerek idrak eden hiçbir Türk evlâdı vatanına, milletine ihanet etmez. Hatta dinine düşmanlık etmez.” Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu’nun konuşması içerisinde, Mehmed Akif’in “Çanakkale Şehitlerine” ve Necmettin Halil Onan’ın ‘Dur Yolcu’ olarak da bilinen “Bir Yolcuya” isimli şiirlerini seslendirmesi Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi’ni dolduran katılımcıları duygulandırdı. Çanakkale’yi İstiklâl Şairi Akif’in deyimiyle “Son haçlı ordusunun, yedi düvelin bütün güçleriyle insan, silah, araç ve gereçleriyle yığınak yapıp bin yıllık medeniyeti tarihe gömmek için harekete geçtikleri ama sonunda hüsrana uğradıkları yer” olarak betimleyen Rektörümüz sözlerini şöyle tamamladı: “Tarihten ibret alınmazsa tarih tekerrür eder. Ecdadımızın büyük zorluklar, fedakârlıkla, imkansızlıklar içinde fakat sarsılmaz iman, azim ve kahramanlıklarıyla koruyarak bizlere emanet ettiği bu vatan toprağını her hal ve şartta bütün güç ve imkânlarımızla koruyup bizden sonraki nesillere kutlu bir miras bırakmak bizim birinci ödevimizdir. Bugün burada rahatça eğitim-öğretim görebiliyorsak, güzel ülkemizde haklarımızı özgürce kullanabiliyorsak bilmeliyiz ki, bunlar bize ecdadımızın emanet ettiği birer nimettir. Çanakkale Zaferi’ni bize yaşatan torunları olmaktan büyük onur duyduğumuz ecdadımızı bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ederken zaferin başkomutanı ve Cumhuriyetimizin bânisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle anıyorum.” Panelin Moderatörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Demircioğlu, “Çanakkale Zaferi’ni çocuklarımıza çok iyi anlatmamız, Kızıl Elma’ya giden kilometre taşlarımızı çok iyi öğretmemiz lazım. İngiltere son iki yüz yıl zarfında sadece bize yenildi. Düşmanın emelleri bitmez. Türk’ün de Türk’ten başka dostu olmaz” derken, Prof. Dr. Rahmi Çiçek ise “Çanakkale deniz cephesi hiç açılması düşünülmeyen bir cepheydi; buna karşın büyük mücadelelerle ve zaferle bayraklaşan bir cephe oldu” ifadelerini kullandı. Dr. Öğr. Üyesi İlker İşler ise Çanakkale Muharebesini ve Büyük Zaferi Türk Romanı üzerinden irdelerken bu konuda verilmiş ulusal ve uluslararası eserlerden örnekler sundu. Ardından Devlet Konservatuarı Öğretim Görevlisi Mehmet Timuçin Bakırcı ve öğrencileri tarafından aynı salonda ‘Çanakkale Kahramanları Anısına Konser’ adlı özel müzik dinletisine geçildi. Konserde “Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı”, “Hücum Demiş Alamanın Zabiti”, “Çanakkale Derler Yeşil Söğütlü” ve “O Mübarek Bayrak İşte Bu Bayrak” adlı eserler seslendirildi. Özellikle son eser uzun süre alkışlandı. Programda emeği geçen tüm paydaşlara teşekkür belgesi takdiminin ardından Rektörümüz ve beraberindekiler program çerçevesinde Fatih Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümümüzden Öğretim Görevlisi Kenan Demir’in hazırladığı 18 Mart Resim Sergisi’nin açılışını gerçekleştirdi. Çanakkale Deniz Zaferi’nin birbirinden güzel eserlerle tasvir edildiği sergi büyük beğeni topladı. Program tüm paydaşların ve öğrencilerin yer aldığı hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. -
13.03.2024
Milli Marşımızın Kabulünün Yıl Dönümünde Mehmed Akif’i Andık
İstiklal Marşımızın kabulünün 103. yıl dönümü münasebetiyle Üniversitemizde İstiklal Marşı ve Mehmed Akif konulu panel programı düzenlendi. Fatih Eğitim Fakültemizce tertip edilen panelde aynı zamanda Mehmet Akif ile Kurtuluş Şehitleri de anıldı. Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Mustafa Erdem, Akçaabat Kaymakamı Yusuf Cankatar ve protokol üyelerinin ilgi gösterdiği panelde Fatih Eğitim Fakültemiz öğretim üyelerinden Prof. Dr. Bilal Kırımlı moderatörlüğü gerçekleştirdi. Programda Prof. Dr. Suat Ungan ve Prof. Dr. Muhammet Muhsin Kalkışım ise panelist olarak yer aldı. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başlayan panelde yardımcıları ile birlikte evsahipliğini üstlenen Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, açılış konuşmasında Mehmed Akif’in çok yönlü okunması gereken bir şair olduğuna vurgu yaptı: “İstiklal Marşımızın güftesini yazan merhum milli şairimiz Mehmed Akif, sıradan yazan bir şair değildir. Siparişle şiir yazan bir şair değil, ilhamla şiir yazan, gönlünü ve duygularını yazdıklarına yansıtan büyük bir şairdir. Edebiyatımızın en önemli şairleri için sultanü’ş şuara (şairlerin sultanı) unvanı kullanılır. Şüphesiz böyle bir unvanı hak edenlerden birisi de Mehmed Akif’tir.” İstiklal Marşımızın sıradan bir güfte olmadığını belirten Rektörümüz devamla şunları kaydetti: “İstiklal Marşımızın pek çok edebi, milli ve manevi yönü vardır. Bu bakımdan her cümlesi, her kelimesi, hatta vurgusu anlam dolu özellikler arz eder. Salt bir şiir olarak değil, mana derinliklerine işleyen bir anlayış ve duygu ile okursak ondan önemli anlamlar çıkarabiliriz. Nasıl ki Kurtuluş Savaşımız bağımsızlık mücadelelerinde millete örnek olmuş ise İstiklal Marşımızın sözlerine baktığımızda da bağımsızlığı, özgürlüğü, çalışmayı, umudu ve sonuçta başarıyı müjdeleyen yapısıyla örnek, şahsına münhasır bir metin olduğunu görmüş oluruz. İstiklal Marşımız sadece yazıldığı döneme has, o dönemin şartlarında yazılmış, okunmuş, bitmiş bir hikaye değildir. O gün olduğu kadar bugün de sıcaklığını, derinliğini ve önemini koruyan bir anlam dünyasına sahiptir. Günümüz dünyasına baktığımızda da İstiklal mücadelemizin şartları ile önemli ölçüde örtüştüğünü, dolayısıyla yeryüzünün herhangi bir yerinde, mahrumiyet ve mağduriyet altında bulunan özgürlüğe susamış milletlere hitap eden anlam zenginliğine sahip olduğunu görürüz.” “İstiklal Marşımız çağlar öncesinden çağlar ötesine seslenen canlı bir güftedir” diyen Rektörümüz sözlerini şöyle tamamladı: “Merhum Mehmed Akif ‘Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmayı nasip etmesin’ derken aslında bize çok önemli bir mesaj vermiştir. Bu mesaj İstiklal Marşı yazılmasına sebep olan şartlara karşı millet olarak daima dikkatli olmak gerektiği şeklinde özetlenebilir. Bugün de herhangi bir milli tehlike ile karşı karşıya kalmamak için dikkatli olmak bizim ödevimizdir.” Rektörümüz konuşmasının sonunda, İstiklal Mücadelesinin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile bu uğurda savaşıp şehit düşen kahramanlarımıza ve bu bağımsızlık mücadelesine eliyle, diliyle, gönlüyle, kalemiyle büyük destek veren Mehmed Akif Ersoy’a rahmet, minnet ve şükran duygularını dile getirip panele katılan misafirlere, panelistlere ve tüm emeği geçenlere teşekkür etti. Mahmut Goloğlu Kültür Merkezindeki programda moderatör Prof. Dr. Bilal Kırımlı "İstiklal Marşı'nın Temel Mesajlarına Yeniden Bakış” konusunda değerlendirmeler yaparken, Prof. Dr. Suat Ungan "Batı Emperyalizmi Karşısında Mehmet Akif"i anlattı. Prof. Dr. Muhammet Muhsin Kalkışım ise "Mehmet Akif ve İdeal Gençlik" konusunda sunumlarda bulundu. Panelistler, Mehmed Akif’in dizelerinde haykırdığı gibi; Türk Milleti’nin ebediyen hür yaşadığına ve hür yaşayacağına vurgu yaptı. Panelde sunum yapan hocalarımıza Vali Aziz Yıldırım, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Mustafa Erdem ve Akçaabat Kaymakamı Yusuf Cankatar tarafından birer teşekkür belgesi takdim edildi. -
08.03.2024
Üniversitemizde 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe Özel Konser
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak Üniversitemiz Devlet Konservatuvarı tarafından düzenlenen Kadın Bestekârların Eserleri Dinletisi büyük ilgi ve beğeni gördü. Merkez Fatih Yerleşkemiz bünyesindeki Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle düzenlenen konserde solist olarak sahne alan Öğr. Gör. Eylem Derçin, birbirinden güzel eserlerle dinleyenleri mest etti. Türk Müziği’ne gönül vermiş ve farklı makamlarda seçkin eserler bırakmış kadın bestekârlar; Leylâ Saz, Neveser Kökdeş, Semahat Özdenses, Faize Ergin ve Melahat Pars’ın birbirinden güzel 9 eserini başarı ile icra eden Derçin’e viyolonselde Dr. Öğr. Üyesi Koray Ilgar, kemanda Öğr. Gör. Cemal Zihni Erenel, piyanoda ise Dr. Öğr. Üyesi Kamil Onur Karataş eşlik ettiler. Konser programını yardımcıları ile birlikte izleyen Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, konser sonunda solist Derçin’i kutlayarak kendisine çiçek takdim etti. Saz sanatçılarına da birer teşekkür belgesi veren Rektörümüz konserin ardından yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Böyle anlamlı bir günde çok güzel bir etkinliğe imza atan Konservatuarımıza, değerli müdürümüz Prof. Dr. Ayşegül Ergene’ye, solistimize ve saz ustalarımıza teşekkür ediyorum. Musikimizin bugünlere gelmesine vesile olmuş bestekârlar ve icracılarımızın eserlerinin burada seslendirilmesi bizi çok mutlu etti. Bu güzel konseri icra eden ses ve saz sanatçılarımıza teşekkür ederken tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü bir kez daha kutluyorum. Bugüne ulaşamayan, bugünün mutluluğunu tadamayan başta Gazzeli kadınlarımız, kız çocuklarımız olmak üzere, Myanmar’da, Arakan’da, Keşmir’de, Doğu Türkistan’da kısaca tüm coğrafyalardaki mazlum ve mağdur kadınların da bir an önce kurtulmasını temenni ediyorum. Devletimizin bekası için can veren şehitlerimizin ve gazilerimizin annelerinin, eşlerinin ve çocuklarının gününü de kutluyorum. Böyle törenler yapabiliyorsak onlar sayesindedir.” Konsere ilgi gösteren misafirlere teşekkür eden Rektörümüz, dinleyenlerin yoğun alkışları eşliğinde tamamlanan bu özel ve anlamlı konser için Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Ergene ve ekibine de teşekkür etti. -
08.03.2024
Rektörlüğümüzden Dünya Kadınlar Günü Etkinliği
8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle Üniversitemizde özel bir kutlama programı düzenlendi. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer, Prof. Dr. Hasan Karal, Prof. Dr. Hüseyin Serencam ve Genel Sekreterimiz Doç. Dr. Ufuk Töman’ın senato salonunda kadın çalışanlarımızla bir araya geldiği programda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, başta şehitlerimizin yakınları olmak üzere Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden kadınlarımıza Allah'tan rahmet yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diledi. Ayrıca Gazze’de, Mynamar’da, Arakan'da, Doğu Türkistan’da ve dünyanın her yerinde insanlık dışı muamelelere maruz kalan ölüm kalım mücadelesi veren mağdur ve mazlum kadınlarında bir an önce bu dramatik durumdan kurtulmaları ve kadınların karşılaştığı fiziksel ve psikolojik şiddet gibi sorunların son bulması temennisinde bulundu. Âşıkkutlu, “Kadınlarımızın bu güzel gününü tebrik ederken; vatan, millet, din ve devlet uğrunda şehit düşen tüm şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmet, bize emanet olarak bıraktıkları annelerine, eşlerine, kardeşlerine de sağlık sıhhat diliyoruz” dedi. Konuşmasında kültürümüzdeki ‘ana kucağı’ tasvirine dikkati çeken Rektörümüz daha sonra şunları kaydetti: “Kadınlar, toplumların var olmasında, şekillenip gelişmesinde merkezi konumda bulunan en değerli varlıklardır. Çünkü onların şefkati, fedakarlığı, özverisi, üretkenliği olmasaydı bugün biz de olmazdık. Kadın sayımızın giderek arttığı üniversitemizde kadın çalışanlarımızla bir arada olmaktan büyük memnuniyet duyduk. Kadınlarımız toplumları oluşturan ve şekillendiren değerlerimiz. Farkındalık oluşturmak ve artırmak için bu gibi günler elbette değerlidir. Ancak yılın her günü kadınlarımızın değerli ve anılmaya değer olduğunu da unutmamak gerekir.” Rektörümüzün konuşmasının ardından beraberindekilerle, kadın personelin talep ve dileklerini dinleyerek görüş alışverişinde bulundu. Daha sonra Rektörümüz ve beraberindekiler kadın çalışanları tek tek kutlayarak çiçek verirken çalışanlar da yönetime teşekkür etti. -
07.03.2024
Personelimiz Resmî Yazışma Kuralları Hakkında Bilgilendirildi
Üniversitemiz personeline Cumhurbaşkanlığı Resmî Yazışma Kuralları Yönetmeliği üzerinden ‘Resmi yazışmada dikkat edilecek kaide ve hususlar’ ile ilgili hizmet içi eğitimi verildi. Fatih Kampüsü Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen eğitim programında Üniversitemiz idari birim sorumluları ile yazışmalarda görevli olan personel hazır bulundu. Programda, özellikle kurum içi ve kurum dışı resmî yazışma işlemlerinde yoğun olarak çalışanların mevzuat çerçevesinde yazışma yapabilmesi ve yazışmalarda birlik ilkelerine riayet edilmesi amacıyla Resmi Yazışma Süreçlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar konusunda bilgilendirme yapıldı. Eğitime katılan idari personel ekrana yansıtılan belgelerden ve verilen bilgilerden notlar aldı. Cumhurbaşkanlığı Bilgi ve Belge Yönetimi Daire Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen program çerçevesinde, Üniversitemiz Personel Dairesi Başkanvekili Murat Yazıcı, Bilgi İşlem Daire Başkanlığından Öğr. Gör. Meliha Eren ve Öğrenci İşleri Daire Başkanlığından Şube Müdürü Emriye Altuntaş eğitim sunumunda görev aldı. Elektronik Belge Yönetim Sistemi’nin (EBYS) mevzuat gereğince kullanılmasına vurgu yapan sunucular, resmi yazışmaya ilişkin her türlü teknik dayanağa https://www.tccb.gov.tr/resmiyazisma adresinden ulaşılabilineceğini bildirdi. Programda personele örnek form dağıtılarak pratik uygulama etkinliği gerçekleştirilirken, kamusal birlik ve kalitenin yükseltilmesi için farklı konularda periyodik aralıklarla kurum içi hizmet eğitimlerinin tekrarlanacağı vurgulandı. Program soru-cevap kısmıyla tamamlandı. -
06.03.2024
Bağımlılıkla Mücadelede Kurumlar Arası İş Birliği Paneli Gerçekleştirildi
Üniversitemizin evsahipliğinde Bağımlılıkla Mücadelede Kurumlar Arası İş Birliği konulu panel düzenlendi. Programın açılışında konuşan Trabzon Vali Yardımcısı Dr. Ali Yılmaz, bağımlılık yapan maddelerin arzı ile mücadelenin yeterli olmayacağını, talep yönüyle de tutarlı mücadelelerin şart olduğunu dile getirirken, İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta mücadelede halk sağlığı birimlerinin fonksiyonlarına dikkati çekti. Adli Tıp Grup Başkanı Doç. Dr. Çetin Ketenci, bağımlılığın sadece Z kuşağına mal edilemeyeceğini belirtti. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu ise gençlerimizi zehir tacirlerinin tuzaklarından korumak için bilgilendirme ve bilinçlendirmenin önemine vurgu yaptı. Üniversitemiz Merkez Fatih Yerleşkesi Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde düzenlenen programa Vali Yardımcısı Dr. Ali Yılmaz’ın yanı sıra Adli Tıp Grup Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Çetin Ketenci, İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer ve Prof. Dr. Hasan Karal, Avrasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Füsun Terzioğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yavuz Özoran, programının koordinatörlerinden İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemiz Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Fatma Dilek Şeker ile paydaş kurum temsilcileri katıldı. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu yaptığı konuşmada, "Zehir tacirlerinin nihai hedefleri Türk Gençliğidir. Ülkemizin bekası ve geleceğidir" ifadesini kullandı. Bağımlılığın sadece bireyleri değil, aileleri ve toplumları da derinden etkileyen bir tehdit olduğuna işaret eden Rektörümüz, "Gençlerimizi bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri için onlara gerekli imkanları sağlamak bizim asli görevlerimizdendir. Ancak bağımlılıkla mücadele, sadece üniversitelerin ya da belli kurumların üstesinden gelebileceği bir sorun değildir; bütün devlet kurumlarının, fertlerin, ailelerin ve toplumun her kesiminin birlikte mücadele etmesi gereken bir olgudur" dedi. Adli Tıp Grup Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Çetin Ketenci ise bağımlılığı Z kuşağına, belli bir zümreye ya da bölgelere mal etmenin mümkün olmadığına işaret ederek, "İnsanı kâmil olarak değerlendirebileceğimiz düşünce ve zihin; bir değirmen taşı gibidir. İçine gereken mısır tanesini atmadığınızda kendisini öğütmeye başlayacaktır. Çocuklarımızın bu ‘tahılsızlıktan’ dolayı kendilerini sindirmeye başladığı bir dönemden geçiyoruz" diye konuştu. İŞ BİRLİĞİNİN ÖNEMİ Trabzon Vali Yardımcısı Dr. Ali Yılmaz da bağımlılıkla mücadelenin günümüz toplumlarının en önemli sorunlarının başında geldiğini söyleyerek “Ulusal düzeyde bağımlılıkla mücadele planlarımız var. Bunları il ve ilçeler düzeyinde de takip ediyoruz. Mücadeleyi tüm kurum ve kuruluşların işbirliği ile yürütmek zorundayız. Arz yönlü mücadele daha çok suç boyutu ya da önleyici hizmetleri içerirken, talep tarafı ile mücadele için çok daha zorlu ve uzun perspektifli çalışmalar yapmamız şart. Strateji üretilmesi gereken asıl alan talep alanıdır. Talep olmazsa arz da olmaz” dedi. Trabzon İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Usta ise sahada üstlendikleri görev ve sorumluluklarla ilgili sunumda bulunurken, özellikle halk sağlığı birimlerinin işlevlerine dikkati çekti. Usta, mücadele sürecinde kurumlar arası iş birliğine süresiz destek vereceklerini söyledi. Panelde öğleden önce “Arz ve Taleple Mücadele”, öğleden sonra “Mücadelede Danışmanlık, Tedavi, Rehabilitasyon” ve “Mücadelede İletişim ve Koordinasyonun Önemi” şeklinde başlıklı oturumlar gerçekleştirildi. Sunumların sonunda görüntülü olarak canlı yayınla salona bağlanan Mert Kamçı isimli eski bağımlı süreci ve sonuçları anlattı. Daha önce tedavi gördüğü hastanede şu anda kamu görevlisi olarak çalıştığını aktaran Kamçı, “Benim çocuğum yapmaz şeklinde bir duygusal algı size hayati yanlışlar yaptırabilir. Özellikle ailelerden çocuklarını yalnız bırakmamalarını istiyoruz” dedi. Program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. -
01.03.2024
Rektörümüz Öğrenci Kulüpleriyle Buluştu
Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, beraberinde Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Çimer, SKS Dairesi Başkanlığı yetkilileri ile birlikte öğrenci kulüpleri başkan ve üyeleri ile kahvaltıda bir araya geldi. Kulüp yöneticileri ile hasbihalde bulunup öneri ve taleplerini dinleyen Rektör Âşıkkutlu, “Sayıları 40’a ulaşan üniversite kulüplerimizin ve öğrencilerimizin daima yanındayız. Çünkü biz idarede ‘yönetim’ değil, ‘yönetişim’ felsefesini benimsiyoruz” dedi. STK VURGUSU Yenilenerek hizmete açılan Üniversitemiz Merkez Fatih Kampüsü Yemekhanesinde Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızın organizesinde gerçekleştirilen programda öğrencilere hitap eden Rektörümüz, “Önce dünyayı sarsan pandemi, ardından yaşadığımız büyük deprem sebebiyle sizlerden uzak kaldık. Bu süreçte bir kez daha anlaşıldı ki siz değerli öğrencilerimiz, kampüslerimizin süsüdür. Hamdolsun şimdi gençlerimizle yeniden buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kulüplerimizi de üniversitemiz bünyesinde adeta birer sivil toplum örgütü gibi görüyoruz” dedi. KÜRESEL DEĞİŞİMİN ETKİSİ Öğrenci kulüplerinin etkinlikleri sayesinde öğrencilerimizle birebir ve etkili iletişim kurabildiğini belirten Rektörümüz Âşıkkutlu, "Yönetim olarak kulüp tüzükleriniz doğrultusunda yapacağınız etkinliklerde elden gelen her türlü desteği size veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Nitekim içinde bulunduğumuz, bilişim ve iletişimin çok hızlı geliştiği dijital çağda yaşanan değişim ve dönüşüm karşısında yapabileceğiniz çok önemli faaliyetler var. Zira Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir olay veya gelişme tüm dünyaya hızla yayılıyor ve çok önemli etkilere yol açabiliyor. Bu etkiler karşısında kulüplerimizin yapabileceği önemli faaliyetler var. Ayrıca, öğrencilerimizin kariyer gelişiminde kulüplerimizin önemi çok büyük” diye konuştu. HİÇBİRİNİZ BİZDEN AYRI DEĞİLSİNİZ Üniversiteyi yönetim değil, ‘yönetişim’ anlayışıyla idare etmeyi amaçladıklarını söyleyen Âşıkkutlu, kulüplerden birbirlerinin faaliyet alanlarına saygı göstermelerini isteyerek sözlerini şu şekilde tamamladı: “Kulüplerimizin faaliyetleri ile Atilla Hocamız ilgileniyor. Hocamız bu konuları hem iyi biliyor, hem de yakından ilgileniyor. Huzurlarınızda kendisine ve Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızda çalışan mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Sizin, kulüp olarak yaptığınız faaliyetler, bizim faaliyetlerimizden ayrı değildir. Çünkü özellikle kalite süreçleri açısından yapılan değerlendirmelerde faaliyetlerinizin bizim için büyük önemi var." ÇİMER: HUKUKİ ÇERÇEVEDE KALIN Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer de yaptığı konuşmada, faaliyette bulunan 40 öğrenci kulübünün tamamına özel önem atfettiklerini, kulüplerin her birinin kendi faaliyet alanlarıyla ilgili ayrı birer tüzüğe sahip olduğunu vurgulayarak, faaliyetlerinizi öğrencilerimizin kişisel gelişmelerine uygun olarak formüle edin. Hukuk sistemi içerisinde kalarak, tamamen üniversitemizin ve öğrencilerin haklarını koruyarak, devletimizin, milletimizin ve öğrencilerimizin yararına ve üniversitemizin stratejisine uygun olarak etkinlikler gerçekleştirmenizi bekliyoruz. Bu anlamda kampüse, gençliğe, eğitim-öğretim faaliyetine çok yönlü katkı yapacak etkinlikler istiyoruz. Biz de aynı hukuk sistemi çerçevesinde maddi, manevi ve idari desteği sağlayacağız. Sizden gelecek öneri ve talepler de bu aşamada çok önemli” dedi. Kulüpler adına söz alan öğrenciler, değişik konulara ilişkin görüş ve taleplerini dile getirdiler. Trabzon Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Celal Kokoğlu, kulüpler ve öğrenciler adına üniversite yönetimine teşekkür etti. Etkinlik Rektörümüz Âşıkkutlu ve beraberindekilerin öğrencilerle birlikte toplu fotoğraf çekilmesi ile sona erdi. -
29.02.2024
Dezenformasyonla Mücadele Eğitimi Programına Katıldık
Dezenformasyon tehditlerine karşı duyarlılık ve farkındalık uyandırmak, dijital mecrada yaşanan dezenformasyonla mücadele etmek amacıyla düzenlenen eğitici eğitimi programı Üniversitemizin de katılımıyla Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Bölge Müdürlüğü koordinesinde imzalanan işbirliği protokolü kapsamında “Dezenformasyonla Mücadele Eğitici Eğitimi Programı” adı altında tertip edilen programda Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve paydaş kurum olarak Üniversitemiz de yer aldı. Programda Üniversitemizi Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu temsil etti. Yaptığı konuşmada hızla gelişen ve dönüşen yeni medyanın baş döndürücü hızına yetişmenin zorlaştığını ifade eden Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, teknolojik iletişim araçları bir taraftan hayatımızı kolaylaştırırken, diğer taraftan geleneksel iletişim yöntemlere oranla birçok riski beraberinde getirdiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Haberleşme ve bilgi alışverişi ‘kısaca iletişim’ gibi en temel Anayasal hak ve önceliklerimiz arasında yer bulmuş müstesna bir görevin nasıl kötüye kullanılabildiğini sadece yeni medyada değil, yüzlerce platformda görebiliyoruz. Ünlü Alman İletişim Uzmanı Habermas’ın derslere konu olan “Bilgi güçtür” ya da “Bilgi güç verir” aforizmasını akıldan çıkarmadan… Kirli bilgi üretip dolaşıma sokmanın veya kullanmanın toplumsal hayatın her alanında verebileceği zararın ulaşabileceği tehlikeleri görmezden gelmenin mümkün olmadığı kanaatindeyim. Bunun en sıcak örneği, Filistin’de devam eden İsrail işgali ve etrafında dönen manipülasyonlardır.” Medya aygıtları kötüye kullanıldığında ortaya çıkan vahim sonuçların global düzeyde tedirginlik uyandıracak düzeylere ulaştığını vurgulayan Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu sözlerini şu şekilde tamamladı: “Teknolojinin hızla gelişimine bağlı olarak tek tuşla neredeyse tüm dünyaya ulaşan bir iletişim sistemi söz konusu. Bu işleyişin etkin, etik ve adil olabilmesi için enformasyonun ahlaki tutarlılığı şarttır. Dünyanın huzurlu ve sağlıklı geleceğinin iletişim kaynaklarının ve kanallarının bu ilkeler çerçevesinde en etkin şekilde kullanımından geçer. Bu ise ancak dezenformasyona karşı toplumumuzun, hatta dünya kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi ile mümkündür. Kendimizi iletişimin hiçbir aşamasından soyutlamadan, özellikle gençliği merkeze alacak bir bilinçlendirme hareketi için Üniversite olarak elimizden geleni ortaya koymaktan mutluluk duyacağımızı belirtmek istiyoruz.” İnsanların her dönemde çevresindeki gelişmeler hakkında bilgi sahibi olma ihtiyacını duyduğunu belirten Vali Aziz Yıldırım ise “İnternet ve özellikle de sosyal medya ağlarıyla birlikte bilgi paylaşımının hızlanmış olması, insanları karşı karşıya gelinen bilgileri sorgulamaktan uzaklaştırmakta ve yalan haberlerin yayılmasını artırmaktadır. Dezenformasyon söz konusu olduğunda ise durum son derece olumsuz bir hal almaktadır” ifadelerini kullandı. Yıldırım devamla, “Her mecrada dezenformasyonla mücadele etmek amacıyla kurumlarımız gençlerimizin yanında olduklarını gösterdiler. Bilgiye ulaşım süreçlerini daha bilinçli ve eleştirel bir şekilde yöneteceğiz. Tüm paydaş kurumlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından Dezenformasyon Merkezi tarafından hazırlanan tanıtım videosu gösterimi yapıldı ve sahada görev alacak olan formatörlerin ilk toplantısı gerçekleştirildi. -
28.02.2024
Tanıtım ve Kariyer Günleri Fuarı’na Katıldık
Üniversite Tanıtım ve Kariyer Günleri etkinliğine Trabzon Üniversitesi olarak 8 fakülte, 6 meslek yüksekokulu, 2 yüksekokul ve 1 konservatuar ile katılım sağladık. Trabzon Hilton Otel’de düzenlenen ve yoğun ilgi gören fuarda YKS uzmanları, tercih danışmanları, meslek profesyonelleri, YKS eğitim yayıncıları, yurtdışı eğitim danışmanları ve aday öğrencilerle bir araya gelen akademisyenlerimiz, 5 yılını geride bırakan üniversitemizle ilgili teknik, idari ve akademik bilgiler verdi. Fuarda kurulan meslek bölüm tanıtım atölyelerinde 30’ar dakikalık eşzamanlı oturumlar gerçekleştirildi. YKS Hazırlık ve Motivasyon Konferansında akademisyenlerimiz tarafından hazırlık, etkili sınav çalışma ve test çözüm teknikleri, sınav motivasyonu, inovasyon-girişimcilik ve kariyer planlama konularında bilgiler verildi. Öğrenci ve ziyaretçiler Trabzon Üniversitesi’nin her yönüyle tercih edilme noktasında sunduğu avantajları bizzat bölüm hocalarından dinleme ve öğrenme fırsatı buldu. -
27.02.2024
"Rus İşgali Trabzonlular’ın Vatanseverliğini Artırmıştır"
Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü haftasında Üniversitemizde 106. yıl dönümünde Rus İşgalinden Kurtuluşa Trabzon konulu bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Trabzon Valisi Aziz Yıldırım “Tarih, bir milletin hafızasıdır. Bu hafızayı gençlerimize aktarmak en önemli görevlerimizden biri” ifadesini kullanırken Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu “Kurtuluş sadece işgal veya kuşatmadan arındırılan şehirlerin değil, bir milletin canlı hatırasıdır” dedi. Tarihçi Veysel Usta ise işgalle geçen iki yıla yakın sürede yaşanan ağır bedellerle Trabzon ve çevresinde yaşayan insanların vatana bağlılığını artırdığını vurguladı. Üniversitemiz Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer ve Prof. Dr. Hasan Karal’ın evsahipliğinde Vali Aziz Yıldırım, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Erdem, Akçaabat Kaymakamı Yusuf Cankatar, İletişim Başkanlığı Bölge Müdürü Murat Güler, dekan ve öğretim üyeleri ile öğrenciler katıldı. Moderatörlüğünü Üniversitemizden Doç. Dr. Mehmet Akpınar’ın yaptığı panelde yine Üniversitemiz Dr. Öğr. Üyesi Nurettin Çakıcı ve Dr. Öğr. Üyesi Engin Çağdaş Bulut ile Karadeniz Teknik Üniversitesinden Tarihçi Öğr. Gör. Veysel Usta seri sunumlar yaptı. Konuşmasında, “moskof zulmü” olarak anılan Rus işgalinden sonra kavuşulan kurtuluşun birçok bakımdan önem arz ettiğini belirten Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, “Kurtuluş sadece işgal veya kuşatmadan arındırılan şehirlerin değil, bir milletin canlı hatırasıdır. Her yönü ile anılmaya, anlaşılmaya ve yaşatılmaya lâyık bir varoluş dersidir. İkinci asrına giren Cumhuriyetimizin bânisi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz tespiti ile ‘Geçmişini bilmeyen toplumlar yok olmaya mahkûmdur.’ Bu gerçekten hareket ederek tertip ettiğimiz bu panelde araştırmalarıyla ve eserleriyle bu konuda uzmanlaşmış çok değerli hocalarımızın tespitlerini önemli buluyoruz” dedi. Âşıkkutlu sözlerini şöyle tamamladı: “Trabzon denince kurtuluşla fetih arasında güçlü ve yakın bir bağ var. Bir yanda 1461’de Zigana’dan Maçka’ya inerek dev ordularla tekfurdan şehrin anahtarını teslim alan Fatih Sultan Mehmed Han; diğer yanda düzenli ordu kimliğinden uzak gönüllü vatanperver gruplarla Karadağ’dan Akçaabat’a inen direniş birlikleri. Buna karşılık daha fazla kayıp vermekten korkup şehri terk eden Rus güçleri... Ecdadımızın 20. yüzyıldaki bu kutlu mücadelesinde Fatih’in 1461'deki fetih iradesini ve cihat ruhunu görebiliyoruz.” HER AİLEMİZİN BİR HİKAYESİ VAR Trabzon Valisi Aziz Yıldırım ise konuşmasında şunları kaydetti: “Trabzon’un kurtuluşu deyince içimiz cız ediyor. Burada hiçbir aile yoktur ki kurtuluşla ilgili hikayesi olmasın. Kurtuluşa katkıda bulunan bir şehidi ya da gazisi olmasın. Bütün bir Trabzon 106 yıl önce büyük bir mücadele vererek yaklaşık iki yıllık bir sabırla Trabzon’u tekrar sahiplenmiş, tekrar Türk ve İslâm Yurdu haline getirmiş, Trabzon’u tekrar Türkiye Cumhuriyeti’nin bir şehri olarak geri almışlar. Ruslar burada 1 yıl 10 ay kalmışlar ama burada hiç rahat yüzü görmemişler. Her mahalle ve köyden her aileden Trabzon’u işgal eden Rusları buradan kovmak için mücadele vermişler. Çok şehidimiz var. Çok gazimiz var. Ailelerin nesiller boyu anlattıkları hikayeleri var. Hepsini hayırla ve rahmetle yad ediyoruz. Onlara rahmet diliyoruz. Ruslar, çok değerli olduğu için bu topraklara göz dikmişlerdi; bu topraklar bugün de o kadar değerlidir! Fatih burayı 1461’de kılıç kullanmadan fethetti. Burası bir ilim ve kültür merkezi haline geldi. Manisa, Amasya ve fethinden itibaren Trabzon şehzade yetiştiren üç şehrimizdir. Bu şehri Fatih fethetti, Yavuz 26 yıl valilik yaptı, Kanuni burada doğdu ve 17 yaşına kadar burada yaşadı. Bugün 1918’in 24 Şubatının yıl dönümü. 106. kez buradan Rusları kovmanın sevincini yaşıyoruz." İşgalin sonlandırılmasıyla imzalanan Erzincan Anlaşması’na Ermenilerin uymadığını ifade eden Vali Yıldırım, "Bunun üzerine genel harekat emri verildi ve 11 Şubatta harekat emri verilirken 24 Şubatta şehir gerçek sahiplerince geri alındı. Tarih, bir milletin hafızasıdır. Bu hafızayı gençlerimize aktarmak en önemli görevlerimizden biridir. Allah bir daha bizi kurtuluş mücadelesine mecbur bırakmasın” dedi. AKÇAABAT’TA 5 BİN KAYIP VERDİLER Daha sonra panelin sunum bölümünü başlatan moderatör Doç. Dr. Mehmet Akpınar; “Başta Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bu ülkeyi bize vatan olarak bırakan bütün kahraman geçmişimizi rahmetle anıyoruz. Onların bize emaneti olan Trabzon şehri coğrafi, stratejik ve ticari önemi nedeniyle her zaman gözde şehirlerden biri olurken, gözlerini bu topraklara dikenler de tarih boyunca farklı hayaller kurmuştur” dedi. Tarihçi Veysel Usta ise ‘Trabzon’da Rus İşgali ve Sonuçları’ konulu sunumunda önemli tespitlerde bulundu: “Rus bombardımanı Trabzon’dan Zonguldak’a kadar uzun bir şeridi hedef aldı. Karadeniz’de işgale karşı büyük mücadele verildi. Sarıkamış’ta cereyan eden felakette Üçüncü Ordu’nun askeri mevcudu üçte birine düştü. Bunu fırsat bilen Ruslar Muş, Bitlis ve Van vilayetlerini işgal etti. Bunun neticesinde Osmanlı Devleti’nin tebai sadıka diye nitelendirdiği bir cemaat Osmanlı’yı ele geçirmek için düşmanla iş birliği yaptı. 1916 yılının Ekim ayı sonlarında 1. Dünya Savaşı’nda Rus işgali döneminde bu bölgede paramiliter bir takım savunma yapıldığını biliyoruz. Bölgede oluşturulan Türk çeteleri Ruslara büyük kayıplar verdirdi. Sadece Akçaabat hattında Rusların 5 bin kayıp verdiği belirtiliyor. Nasıl bir ciddi sivil direniş verildiğini buradan anlıyoruz. Menşevik devrim ve Bolşevik devrim savaşın seyrini değiştiriyor. İşgal ettikleri coğrafyalarda Rus askerleri arasında otorite zaafı meydana geliyor. Bolşevik eylemler tavır gösteriyor ve savaşmak istemiyorlar. 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesiyle Rusların işgal ettikleri Osmanlı topraklarından çekiliyorlar. Trabzon metropolitine telgrafla talimat veriliyor. Muhacirliğe çıkmadan kalmış sakat ve yaşlı vatandaşlara eziyet yapılmaması isteniyor. 24 Şubat 1918’deki kurtuluş ve doğuya doğru işgal edilen ilçe ve illerin düşman işgalinden kurtulması sağlanıyor.” PONTUSÇULUK İDEALLERİNİN SONU Ruslar’ın, Kafkas Cephesindeki muharebeleri canlı olarak kamerayla kaydettiğine işaret eden Usta şöyle devam etti: “Çektikleri filmleri sinemalı talim olarak askerlerine göstermişler. Motivasyon için bunları kaydedip izletmişler. 455 yıl Osmanlı idaresi altında birlikte ve bir arada yaşamış, en güvenli şekilde varlığını sürdürmüş olan azınlıkların nankörlüğünü biz bu filmlerde de gördük; işgal gerçekleştiğinde Rus askerlerinden çok şehirdeki gayrimüslimler büyük sevinç gösterileri sergiliyorlar. Dokümantel filmlerden bunları görüyoruz. Belgesel materyallerden anlıyoruz ki; Türkler güya ecnebi çocuklarına eziyette bulunuyormuş, bu işgalle Ruslar eziyeti durdurmuş. Hepsinin birer safsata olduğu belgelerle ortaya konulmuştur. İşgalle Türklerin mülksüzleştirilmesi ideali güdülüyor. Rumlar işgalle mallarımıza el koyuyor. Rus işgalini kendileri için kuracakları bir Pontus devletinin zeminini hazırlama fırsatı olarak görüyorlar. İmar gerekçesiyle Maraş Caddesi’nin açıldığını aynı kayıtlardan görebiliyoruz. Meydan civarındaki Türk Evi’nin bilinçli şekilde yıkıldığı söyleniyor. Türk varlığını merkezden başlayarak kaldırmak ve onları mülksüzleştirmek istiyorlar. Burada 6 gazete yayınlanıyor ve bunların tamamı Trabzon’da yaşayan rumların pontusçuluk anlayışını yayma amaçlı yayınlarla çıkıyor. Rumlaştırmadan sonra helalleştirme misyonu da yürütülüyor. Epohi Gazetesi’nin sahibi Amasya Devlet Güvenlik Mahkemesine çıkıyor, hakimin rumlaştırmaya yönelik sorusu üzerine ‘Biz rumlaştırma idealiyle çıkmadık, bölgeyi Yunanistan’a ilhak ettirmek istiyorduk’ diyerek mahkeme huzurunda bu emeli ikrar ediyor. İşgalle geçen iki yıla yakın sürede yaşanan ağır bedeller Trabzon ve çevresinde yaşayan insanlarımızın vatana bağlılığını artırmıştır. 1924’te Atatürk onuruna verilen davete katılmak üzere Trabzon’a geliyor; Trabzon ve Trabzonlular’ın Sakarya Savaşında Üçüncü Fırka ile ne denli önemli görev yaptıklarını anlatırken ‘Ülkenin Ermeni mahreci veya Pontus krallığı yapma idealinin tamamen tarihe kavuştuğunu’ vurguluyor. Bu da Trabzon’un kurtuluşunu ve kurtuluşun önemini en iyi özetleyen özdeyişlerden biri olarak tarihe geçiyor.” Usta'nın ardından söz alan Dr. Öğr. Üyemiz Engin Çağdaş Bulut, işgalin muhacirlik yönüne işaret ederken, Trabzon göç alan bir şehirken göç veren bir merkeze dönüştüğünü vurguladı. Muhacirlikte dört farklı demografik grup bulunduğunu belirten Bulut, “Bunlar; büro işlerinde çalışan memurlar, gittikleri yerlerde zanaat yapan esnaf ve meslek erbapları, aile reisleri cephede savaşan ve geride kalan gruplar ile geldikleri yerde bütün geçim kaynaklarını bırakan gruplar. Muhacirlerin açlıktan ve hastalıktan ciddi sayıda zayiat verdiklerini biliyoruz. Muhacirliğe 20 kişi gitmişse geriye belki yarısı dönebilmiş. Bizim kendi büyüklerimiz de Akçaabat’tan muhacirliğe gitmiş, onlar da azalarak geri dönmüşler. Trabzon’dan sadece Samsun çevresine göçen 79 bin 100 kişi var. Toplamda ise 324 bin Trabzonlu muhacirin varlığını biliyoruz. Geriye ise 207 bin kişi dönebilmiş” diye konuştu. MEŞHUR RUS YARDIMI KARŞILIKSIZ MI? “İşgalden İttifaka Milli Mücadele Döneminde Trabzon” konulu sunumda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Nurettin Çakıcı ise Rusya’da yönetimin Bolşeviklere geçmesi ile Sovyet temsilcilerinin artık çarlık döneminde uygulanan politikalardan vazgeçtiklerini belirtirken işgale uğrayan Trabzon’un sadece şehrin kurtuluşunda değil, sathı vatan düzeyinde milli mücadele çok önemli roller üstlendiğini anlattı. Çakıcı, “Trabzon'da Milli Mücadelenin hazırlık evresinde milli mücadelenin lehinde ve aleyhinde teşkilatlanmanın en yoğun görüldüğü yerlerden biriydi. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milli Cemiyeti bu akımın en önemli makamı ve yeriydi. Erzurum Vilâyât-ı Şarkiye Müdâfaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti ile birlikte milli mücadelede çok büyük yeri vardı. Mahmut Goloğlu’nun bildirdiğine göre 18 kişi Erzurum kongresine Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milli Cemiyeti vasıtasıyla katıldı. Milli Mücadele programının belirlendiği kongre olması hasebiyle Erzurum Kongresi Trabzonlular’ın katılımıyla çok önemli hale geldi. Çok meşhur bir Rus yardımı konusu var; Ruslar milli mücadele döneminde bize askeri teçhizat, para ve malzeme yardımında bulunmuşlar. Tamam ama TBMM Hükümeti de Rusya’da açlık çeken halkın doyurulması için buğday, arpa ve mısır gibi temel gıda maddelerini Trabzon Limanı üzerinden Rusya’ya göndermiş. Devletler arasında her zaman ittifaklar yapılmıştır, yapılıyor ve yapılacaktır. Fakat bugün Filistin’e baktığımızda insanlıkdışı, bambaşka bir tablo var, devletler arasındaki ittifaklar insanı yaşatmak için olmalı. Bugünkü gibi işgalden yana olmamalı” vurgusunu yaptı. Panelin ardından protokol tarafından panelistlere birer teşekkür plaketleri verildi ve program toplu fotoğraf çekimi ile tamamlandı. -
22.02.2024
Bağımlılıkla Mücadelede Yerel Politikalar Paneli Oturumları Belirlendi
Üniversitemiz ile İl Sağlık Müdürlüğü iş birliğinde düzenlenmesi planlanan “Bağımlılıkla Mücadelede Yerel Politikalar ve Kurumlar Arası İş Birliği Paneli”nin ön çalışmaları ile ilgili ikinci toplantı gerçekleştirildi. Senato salonundaki ikinci toplantıya Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Çimer, Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü’nü temsilen Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Dr. İbrahim Kul katıldı. Bir devlet politikası olarak yürütülen bağımlılıkla mücadele konusunda ilgili kurum ve kuruluşlara yer verilecek olan panellerde ele alınması düşünülen konu başlıklarına ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda “Kurumlar Arası İşbirliğine Neden İhtiyaç Duyuyoruz?”; “Bağımlılığı Tanıyor Muyuz?”; “Arz ve Talep ile Mücadelede Kurumlar Arası İş Birliği”; “Bağımlılıkla Mücadelede Danışmanlık, Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmetleri”; “Bağımlılıkla Mücadelede İletişim ve Koordinasyon” oturumlarına panel kapsamında yer verilmesi kararlaştırıldı. Toplantıda Üniversitemiz Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Şube Müdürü Tuğba Aslan’la birlikte Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Soner Demirtaş; Üniversitemiz Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Fatma Dilek Şeker ve Koordinatör Yardımcısı Öğr. Gör. Dr. Esra Bekircan, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Fatma Eski, Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Tuğçe Mehlika Şanver, Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM Birimi Uzman Psikolog Faruk Bozkır, Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Birim Sorumlusu Aynur Büyükgöz, Halk Sağlığı Daire Başkanlığı Sosyal Hizmet Uzmanı Tuğçe Karacaoğlu, İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesinden Polis Memuru Gözde Bayram, Trabzon Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nden Psikolog Sedanur Demir ve Öğretmen İmdat Yavaş, Yeşilay Danışmanlık Merkezi’nden (YEDAM) Uzman Klinik Psikolog Özdenur Çakır, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nden Psikolog Ahmet Köroğlu, İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Daire Başkanlığı’ndan Muhammed Keleş ve Ayça Çavuşoğlu da hazır bulundu. -
20.02.2024
Üniversitemizden “Trabzon’daki Mesleki Eğitim" Çalıştayına Destek
Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinatörlüğünde “Mesleki ve Teknik Eğitim” ile ilgili sorunların belirlenmesi ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin sektör temsilcileriyle birlikte istişare edilmesine yönelik çalıştay düzenlendi Akçaabat Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yerleşkesinde düzenlenen çalıştaya Üniversitemiz paydaş kurum olarak katkıda bulundu. Trabzon'da mesleki ve teknik eğitimin kalitesini daha da arttırmak için çözüm önerileri geliştirmek amacıyla düzenlenen çalıştaya Üniversitemizi temsilen Vakfıkebir Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Tolga Ergün, İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Semra Çinemre, Şalpazarı Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Dönüş Gençer, Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Lokman Şılbır ve Tonya Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğr. Gör. Dr. İlyas Ün katıldı. Çalıştayda öğretmenler, akademisyenler, okul aile birliği üyeleri, çeşitli sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları gibi altmışın üzerinde temsilci görüş ve önerilerini sunarak sürece katkıda bulundu. Çalıştayda beyin fırtınası tekniği ile katılımcılar tarafından Mesleki ve Teknik Eğitimin kalitesinin artırılması amacıyla “İstihdamı Destekleyici Stratejiler”, “Yatırım ve Kaynakların Etkin Kullanımı”, “Çeşitlilik ve Kapsayıcılık”, “İş Dünyası ve Eğitim Kurumları Arasındaki İş Birliği” ile “Geleceğin İhtiyaçlarına Uyum” başlıklarında beş temel hedefin gerçekleştirilmesi önündeki sorunları anlamak için çok sayıda problem durumu üretildi. Çalışma grupları tarafından üretilen problem durumları için ortak akıl yöntemi ile her amaca göre ikişer soru belirlenerek problemlere yönelik üretilen ipuçları cevaplanmaya çalışıldı. Çalıştay sonunda her çalışma grubu ele aldığı amaç için ortaya çıkan çözüm önerilerini sunduğu genel bir değerlendirme gerçekleştirdi. -
15.02.2024
Filede Bölgeyi Aştık Süper Lig Yolundayız
Üniversitelerarası Bölgesel Voleybol Ligi maçlarında Üniversitemizin kadın ve erkek voleybol takımları büyük başarı elde etti. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde oynanan maçlarda Trabzon, Rize, Gümüşhane, Artvin ve Bayburt illerinin 5 devlet üniversitesi takımı ile sahneye çıkan erkek voleybol takımımız ikinciliği kazanırken, kadın voleybol takımımız şampiyon oldu. Takımların teknik sorumluluğunu üstlenen Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlimiz Coşkun Karadeniz, bu sonuçlarla hem kadınlarda hem de erkeklerde Üniversitelerarası Bölgesel Voleybol Ligi Süper Ligine Terfi Grubuna gitmeye hak kazandıklarını bildirdi. Üniversitelerin en üst klasmanı olan Süper Lig’e yükselme yolunda terfi maçlarının 2024 yılı Nisan-Mayıs aylarında oynanacağını belirten Öğretim Görevlisi Coşkun Karadeniz, “Her iki takımımızda da çok değerli oyuncularla çalışıyoruz. Profesyonel liglerde sporcularımız var. Süper Lig hedefi için onlarla birlikte iddialı ve heyecanlıyız. Son ayakta Türkiye’nin yedi bölgesinden gelecek olan 12 ya da 16 üniversite takımı ile karşılaşacağız. Hedefimiz özellikle kadın voleybol takımımızla süper lige çıkmak olacak. Trabzon Üniversitesi’ni Trabzon’u en güzel şekilde temsil edeceğiz. Bize destek olan herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. -
13.02.2024
“Büyükşehir Belediyemize Müteşekkiriz”
Trabzon Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Gürkan Üçüncü, Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Hasan Karal'a nezaket ziyaretinde bulundu. Prof. Dr. Hasan Karal’ın Rektörlükteki odasında gerçekleşen ziyarette Rektör Vekilimiz, Üniversitemize sunmuş oldukları katkılar ve verdikleri destekten dolayı Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu ile ekibine teşekkürlerini iletti. Rektör yardımcılarımızdan Prof. Dr. Atilla Çimer, Genel Sekreterimiz Doç. Dr. Ufuk Töman ve Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Danışmanı Ömer Gedikli’nin de hazır bulunduğu nezaket ziyaretinde kurumsal işbirliği çerçevesinde merkez yerleşkemizde planlanan yeni faaliyet ve projelere ilişkin konular da ele alındı. Karal, ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirirken, “Üniversitemize birçok alanda verdikleri destekten ötürü Büyükşehir Belediyemize müteşekkiriz” dedi. Ziyaret sonunda Rektör Vekilimiz Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Üçüncü'ye fincan takımı takdim etti. -
12.02.2024
Başarılı Öğretim Görevlimiz Özdemir Hafızoğlu'na Bir Ödül Daha
Akademik ve müzikal alanlarda birbirinden önemli başarılar elde ederek birçok ödülün sahibi olan Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü öğretim görevlisi Özdemir Hafızoğlu, başarılarına bir yenisini daha ekledi. Yakın geçmişte Başakşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Birinci Altınbaşak Türk Sanat Müziği Beste Yarışması'ndan birincilikle dönerek Üniversitemize ve şehrimize büyük gurur yaşatan bestekâr akademisyenimiz Özdemir Hafızoğlu, hemen arkasından Ankara'da düzenlenen Bizim Dostlar Türk Müziği Kültür Derneği'nin 2. Şarkı Sözü Yarışması'nda da Kürdilihicazkâr eseri ile birinciliği kazanmıştı. Hafızoğlu, son olarak İstanbul Fatih Belediyesi'nin Tanburi Cemil Bey Saz Eserleri Beste Yarışması'nda da hicazkar saz semaisi ile ikinciliği elde etti. Yaşamını müzikle şekillendirip müzikle beslendiğini belirten başarılı hocamız müzik tutkusu ile ilgili çalışmalarını değerlendirirken, "Ezgiler benim gıdam, nefesim, adeta cansuyum. Müzik olmazsa yaşayabileceğimi düşünmüyorum. Yeni besteler üretmek bana büyük keyif ve yaşam enerjisi veriyor. Yarışmalarda da iddialı olarak Türk Müziği'ne katkı sunmayı seviyorum" ifadelerini kullandı. Özdemir Hafızoğlu'nun birincilik ödülü alan Kürdilihicazkar eserin güftesi ise yine Üniversitemizde görev yapmış emekli Dr. Öğr. Üyesi Hülya Şimşek'e ait: "Dile benden ne dilersen sana bin can vereyim/Seni Leyla seni Mecnun gibi candan seveyim/Sana ömrüm bile versem yine azdır bilesin/Suya hasret bu yürekten dile umman vereyim." Bestekâr hocamızı Trabzon Üniversitesi olarak bir kez daha tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz -
12.02.2024
Bağımlılıkla Mücadelede Yerel Politikalar Şekilleniyor
Üniversitemiz ve Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü tarafından düzenlenmesi planlanan “Bağımlılıkla Mücadelede Yerel Politikalar ve Kurumlar Arası İşbirliği Paneli”nin ön çalışması Üniversitemiz Fatih Kampüsünde gerçekleştirildi. Toplantıya Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü’nü temsilen Halk Sağlığı Hizmetleri Dairesi Başkan Yardımcısı Dr. İbrahim Kul ile Üniversitemiz adına Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer ile konunun uzmanları katıldı. Bir devlet politikası olarak yürütülen bağımlılıkla mücadele konusunda ilgili kurum ve kuruluşlara yer verilecek olan panellerde ele alınabilecek konulara ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda bağımlılıkla mücadelede riskli durumlar, eğitim ve önleme, bağımlı birey ve ailesine yönelik psiko-sosyal yaklaşımlar, tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinde yaklaşım ve ekip yaklaşımı konularına yönelik görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantıda Üniversitemiz Sağlık Spor ve Kültür Daire Başkanı Recep Demir ve Şube Müdürü Tuğba Aslan ile birlikte Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Fatma Dilek Şeker, Öğr. Gör. Dr. Esra Bekircan, Arş. Gör. Fatma Eski, Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Tuğçe Mehlika Şanver, Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Birim Sorumlusu Aynur Büyükgöz, Sosyal Hizmet Uzmanı Tuğçe Karacaoğlu ve İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesinden Polis Memuru Gözde Bayram da hazır bulundu.
Toplam 544
Okunma Sayısına Göre Haberler :::
-
1733 kez okundu
Kontenjan Oranlarımızda Yüzde 100’lük Doluluk
YÖK tarafından ayrılan yeni kontenjan listelerinin ve doluluk oranlarının ilanının ardından Üniversitemiz geçen dönemin ardından bu yıl da yüzde 100’lük doluluk oranlarına ulaştı. Tercih edilen programlara yerleştirilme yüzdesi açısından toplamda 101,85’lik bir oranı ortaya çıkarken lisans programları için ayrılan Bin 370, önlisans programları için ayrılan Bin 280 kontenjan tamamen doldu. Trabzon Üniversitesi’ni tercih eden gençlere ve tercihlerine yön veren öğretmenlerle ailelere ayrı ayrı teşekkür eden Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, yeni öğrencilerinin şehir olarak Trabzon’u, üniversite olarak Trabzon Üniversitesi’ni tercih etmelerinden dolayı asla pişman olmayacaklarını dile getirdi. Trabzon Üniversitesi olarak 8 fakülte, 2 yüksekokul, 7 meslek yüksekokulu ve 1 devlet konservatuarının yanı sıra 11 araştırma merkezi ile yeni döneme hazır olduklarını ifade eden Rektörümüz “Bilimsel gelişimi ve insanı merkeze alan bir üniversiteyiz. 2023-2024 yükseköğretim dönemi itibariyle tüm programlarımız doldu. Tercihlerde kontenjanları aşan oranlarda taleple karşılaştık. YÖK tarafından bize atanan 2 bin 650 kontenjan için 2 Bin 699 tercih yapıldı. Sosyal tabanlı üniversiteler arasında akademik liderlik hedefimize yeni öğrencilerimizle ilerleyeceğiz. Bizi tercih eden öğrencilerimize şimdiden Trabzon’a ve Üniversitemize hoş geldiniz diyoruz” diye konuştu. Üniversitemize ait 2023-YKS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgilere ulaşmak için tıklayınız. -
1533 kez okundu
Üniversitemizden ‘Teknoloji Bağımlılığıyla Mücadele’ Çalıştayı
Üniversitemiz Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nın organizasyonuyla “Teknoloji Bağımlılığıyla Mücadele” konulu çalıştay düzenlendi. Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi’nde saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan çalıştaya Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer, Trabzon Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Dr. İbrahim Kul ve akademik- idari personel katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer, Trabzon Üniversitesi’nin, Trabzon Valiliği’nin 2022-2023 Yerel Eşitlik Eylem Planı kapsamındaki etkinliklerde paydaş olduğunu ve diğer paydaşlarla birlikte şehir halkının ihtiyaçları doğrultusunda gerekli destekleri verdiklerini belirtti. 3-18 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerinin takip ettiği çalıştayda teknoloji bağımlılığının çocukların ve gençlerin sağlığını tehdit eden en önemli konulardan biri olduğuna değinen Çimer, “İki binli yıllardan sonra ülkemizde bilişim teknolojileri, internet ve sosyal medya hayatımızı kolaylaştırdığı gibi bir noktadan sonra çocuklarımızın ve gençlerimizin sağlığını; biyolojik, sosyal, psikolojik ve zihinsel gelişimlerini önemli derecede tehdit etmeye başladı. 2019 pandemisiyle birlikte yoğun şekilde teknolojiyi kullanmamız çocuklarımızı da olumsuz etkiledi. Bundan sonra da teknolojiyle birlikte yaşayacağımız için ‘teknolojinin getirdiği sorunlar karşısında teknolojiyi barışık bir şekilde nasıl kullanabiliriz’ konusuna dair çalışmalar yapıyoruz. Rektörlüğümüzün, Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Başkanlığındaki öğretim elamanlarımızın, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi’mizin, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu’muzun da katkılarıyla teknoloji bağımlılığı ile mücadeleyi önemsiyoruz. Bu vesileyle bu çalıştayın tüm paydaş kuruluşlar ve şehrimiz için faydalı olmasını diliyorum. Katılımlarınız ve katkılarınız için şimdiden teşekkür ediyorum.” dedi. Moderatörlüğünü Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Serpil Reisoğlu’nun yaptığı çalıştayda Yeşilay Trabzon Şubesinde Sosyal Çalışmacı olarak çalışan Müzeyyen Yıldırım, “Teknoloji Bağımlılığı ve YEDAM” konulu sunumunda internet bağımlılığı, oyun bağımlılığı, problemli akıllı telefon kullanımı, bağımlılıklar ve risk faktörleri, bağımlılıkta ailenin yaklaşımı, Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) hakkında bilgiler verdi. Yıldırım, hedefin internet kullanımını tamamen kısıtlamak değil de uzman yardımı alarak alışkanlıklarla oynamak, dış durdurucu kullanmak, teknoloji kullanımına makul bir zaman koymak ve sosyal beceriler edinerek onu kontrollü bir hale getirmek olduğunu ifade etti. Yeşilay Trabzon Şubesinde Rehber Öğretmen olarak görev yapan Şebnem Burma ise “Teknolojinin Doğru Kullanımı (Çocuklara Teknolojiyi Kullanmak Konusunda Nasıl Rehberlik Yapabiliriz?)” adlı sunumunda bilinçli teknoloji kullanımının üzerinde durdu. Burma, internet kullanımı konusunda ailelere önerilerde bulunarak ailelerin çocuklarıyla internet kuralları belirleyip uymaları gerektiğinden bahsetti. Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Uzm. Psikolojik Danışman olan Adil Kaval, “Çocuk ve Ergenlerde İnternette Oyun Oynama Bozukluğu” temalı sunumunda anne ve babaların teknoloji ve psikolojik okur yazarlığı konusunda bilgilenmelerinin sağlıklı internet kullanımı konusunda alınması gereken önlemler olduğunu vurguladı. Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü’nde Uzman Çalışmacı olarak görev yapan Tahir Güneş, “e-sosyalleşme”yi anlattığı sunumunda sanal yaşamın bireyi sanal ortamlarda bir araya gelmeye zorladığını, ilişki halinde değil iletişim halinde olunduğundan mutsuzlukların arttığını ve dijital kimliğin gerçek kişiliklerin tanınmasını zorlaştırdığını kaydetti. Güneş, internete bağımlı değil yeterince bağlı olmak gerektiğine dikkat çekti. Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Serpil Reisoğlu ise “Elektronik Ekran Bağımlılığına Karşı Çocuğa Doğru Sınır Koyabilme” üzerine sunum gerçekleştirdi. Reisoğlu, ekran bağımlılığı noktasında doğru sınır koyabilmek için çocuk ile iyi bir ilişki kurulması önerisinde bulundu. İlk başta çocuklara konulan radarların yönünün negatiften pozitife çevrilerek olumlamalarla sorunlara güzel bakmak gerektiğini anlatan Reisoğlu, doğru sınırlarla kararlı bir şekilde davranış kazandırma becerisinin çocukların sorumluluk duygularını da geliştirdiğini söyledi. Teknolojiyi yoğun kullanmanın bilişsel, sosyal, psikolojik ve akademik gelişimi olumsuz etkilediğini dile getiren Reisoğlu, çocuklarla ekran kullanımı konusunda anlaşma yapmayı, bir arada zaman geçirmeyi, evdeki sorumlulukları paylaşmayı, birlikte iş yapıp birlikte oyun oynamayı, olumlu model olmayı ekran bağımlılığına doğru sınır konulmasındaki gereklilikler olarak sıraladı. Avrasya Üniversitesi Arş. Gör. Mehmet Yavuz ise “Egzersiz ve Spor Aktiviteleri Bağımlılıktan Koruyor” sunumunda teknolojik bağımlılığın panzehrinin spor olduğunu savunarak yapılması gereken ideal sporlar konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Çalıştay sonunda katılımcılara, teşekkür belgesi takdim edildi. -
1093 kez okundu
Üniversitemiz Düzköy MYO İle Büyümeye Devam Ediyor
Üniversitemiz Düzköy Meslek Yüksekokulu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından onaylandı. 2 Enstitü, 8 Fakülte, 1 Devlet Konservatuvarı, 2 Yüksekokul ve 6 Meslek Yüksekokulunu bünyesinde barındıran Üniversitemiz, geçen yıl kurulan Bilgisayar ve Bilişim Bilimleri Fakültesi’nden sonra yeni bir Meslek Yüksekokulu’na da kavuştu. Üniversitemiz Rektörlüğü’nün Yükseköğretim Kuruluna sunduğu “Düzköy Meslek Yüksekokulu” açılması yönündeki teklifi, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nca uygun görülerek onaylandı. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, yaptığı açıklamada: “Üniversitemiz Rektörlüğünün, 05.11.2021 tarihli Düzköy Meslek Yüksekokulu kurulması konusundaki teklifi, 09.05.2023 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul toplantısında incelenmiş ve 2547 sayılı Kanun'un 2880 sayılı Kanun'la değişik 7/d-2 maddesi uyarınca, söz konusu teklif uygun görülerek Düzköy Meslek Yüksekokulu kurulmuştur. Düzköy Meslek Yüksekokulu Üniversitemize, Düzköy’ümüze ve şehrimize hayırlı olsun. Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar ve bu süreçte katkısı bulunan herkese en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Hedeflerimiz arasında bulunan diğer akademik birimlerin de kurulması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” dedi. -
1014 kez okundu
Üniversitemiz “Lisede Kariyer Günleri” Etkinliği Gerçekleştirdi
Üniversitemiz ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasındaki protokol kapsamında Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörlüğü’nde gerçekleşen “Lisede Kariyer Günleri” etkinliklerinin on üçüncüsü Trabzon Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirildi. Lisenin konferans salonundaki etkinliğe Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Emre Ş. Aslan, Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Doğan Gürdal, Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu Dr. Öğr. Üyesi Muharrem Aydın ve Dr. Öğr. Üyesi Hatice Özer, Trabzon Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Başyardımcısı İshak Sağır, Müdür yardımcısı Gülay Özlü ve öğrenciler katıldı. Trabzon Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür yardımcısı Gülay Özlü, kariyer planlamasının öğrencilerin geleceği için çok önemli bir faktör olduğunu kaydederek Üniversitemiz öğretim elamanlarına ayrı ayrı teşekkürlerini iletti. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Üniversitemiz Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Emre Ş. Aslan, lise çağlarındaki gençlerin üniversite sıralarına gelmeden daha sağlıklı kariyer planı yapmalarının, gelecek hayali kurmalarının ve hedef belirlemelerinin önemi üzerinde durdu. Öğrencileri hayallerini gerçekleştirmeleri için yönlendirmeye çalışıyoruz Kariyer merkezi olarak üniversitenin hem içinde hem de dışında kariyer planı çalışmalarını ve etkinliklerini sürdürdüklerini kaydeden Aslan, “Öğrencilerimizin kariyerlerini destekleyecek çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Bu etkinlikleri gerçekleştirirken öğrencilerin üniversiteye geldiklerinde hatalı tercih yapmış olduklarını fark ettik. Öğrenciler hayallerini kurdukları hayattan ve meslekten uzakta bir eğitim alabiliyorlar. Biraz geç kalınmış bir süreç olsa da biz, öğrencileri kendi hayallerini gerçekleştirmeleri ve sevecekleri bir iş yapmaları noktasında yönlendirmeye çalışıyoruz. En azından bölümlerini sevmeleri için çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaların biraz daha erken olması gerektiğini düşünerek geçen yıl İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapmış olduğumuz protokol kapsamında “Lisede Kariyer Günleri”ni başlattık. Sizin lisenizle birlikte geçen yıl 10’u lisede ve ikisi ilçe düzeyinde olmak üzere toplamda 12 “Lisede Kariyer Günleri” etkinliği gerçekleştirdik.” dedi. Mutlaka kendinize bir hedef belirleyin Trabzon Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ndeki etkinliğin on üçüncü etkinlik olduğunu ifade ederek kariyer planlama çalışmalarını değerlendiren Aslan, “Çevrenizde hayal eden insan varsa onu teşvik edin. Siz de hayal kurmaya çalışın. Hayaller olmadan başarılar gelmez. Biz çevremizde ayıplanırız diye hayal kuramıyoruz. Mesela Elon Musk olmak istediğimizi söylediğimiz zaman dalga konusu olabiliyoruz. Başarmak, başarılı olmak imkânsız değil. Bu ülkeye ait bir marka olan Türk mobil oyun üreticisi Peak Games 1,8 milyar dolara satıldı. Bu marka Türkiye’nin satabildiği en yüksek bütçeli marka oldu. Bu markayı bu ülkenin insanları üretti. Onların hayallerine birileri ket vurmuş olsaydı onlar, bu başarıyı gerçekleştiremezdi. Kurduğunuz hayalleri gerçekleştirmek için az ve öz ama sürekli mücadele etmeniz, çalışmanız gerekir. Siz kendinize inanır, güvenir ve sürekli çalışırsanız daha iyi verim alırsınız. Bir diğer önemli olan konu ise bir hedefinizin olması gerektiğidir. Hedefiniz varsa o uğurda çalışmaya başlarsınız. Hedefinizi sonradan değiştirebilirsiniz ama mutlaka kendinize bir hedef belirleyin. Gelecekte olmak istediğiniz şey ne ise onunla ilgili bir hedef belirleyin ve hedefinizin katma değerini artırmaya çalışın, o zaman başaracaksınız.” diye konuştu. Üniversitemiz Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu Dr. Öğr. Üyesi Hatice Özer, bilgisayar destekli tasarım, animasyon, dijital oyun tasarımı ve iş olanakları konusunda öğrencileri bilgilendirerek grafik ve animasyon sektörünün dünyanın en hızlı büyüyen sektörü haline geldiğini ve sektörde kalifiye elamana her zaman ihtiyaç olduğunu anlattı. Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu Dr. Öğr. Üyesi Muharrem Aydın ise bilgisayar teknolojileri ve internet ağı teknolojilerinin hızlı gelişme gösterdiği günümüzde ağ sistemleri konusuna hâkim teknik eleman ihtiyacının da sürekli arttığını belirtti. Etkinlikte Üniversitemiz Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Doğan Gürdal meslek liseleri mezunlarının ara elamandan öte, aranan elaman konumuna geldiklerinin önemine vurgu yaparak çalışma hayatının ihtiyaç duyduğu nitelikli ve donanımlı gençlerin yetiştirilmesinde Türkiye’nin meslek liselilere çok ihtiyacı olduğunu ifade etti. Etkinlik, öğrencilerin sorularının cevaplanmasıyla sona erdi. -
980 kez okundu
Üniversitemiz 11’i Yeni Toplamda 59 Programa Öğrencilerini Bekliyor
Üniversitemiz, kampüs altyapısını iyileştirmeye ve eğitim-öğretim kalitesini yükseltmeye yönelik yoğun çalışmaların yanı sıra, yeni programlar açarak öğrenci sayısını artırmaya ve dengeli büyümeye devam ediyor. 11 YENİ PROGRAMA ÖĞRENCİ KABUL EDİLECEK İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Sosyoloji, Tarih, Uluslararası Ticaret ve Lojistik; Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nda Acil Yardım ve Afet Yönetimi, Yönetim Bilişim Sistemleri; Yabancı Diller Yüksekokulu’nda İngilizce Mütercim ve Tercümanlık; Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu’nda Bilgisayar Destekli Tasarım ve Animasyon, İnternet ve Ağ Teknolojileri; Tonya Meslek Yüksekokulu’nda Tıbbi Görüntüleme Teknikleri ile Tıbbi Laboratuvar Teknikleri programlarına bu yıl ilk defa öğrenci kabul edecek olan Trabzon Üniversitesi, bölgenin akademik, sosyo-kültürel, ekonomik, sağlık ve bilişim açısından gelişmesine önemli katkılar sağlayacak. BÖLGESEL VE KÜRESEL TRENDLER VE BEKLENTİLER DOĞRULTUSUNDA HAREKET EDİYORUZ Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde 4, Uygulamalı Bilimleri Yüksekokulu’nda 2, Yabancı Diller Yüksekokulu’nda 1, Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu’nda 2, Tonya Meslek Yüksekokulu’nda 2 olmak üzere toplam 11 yeni programa öğrenci kabul edeceğiz. Bilimsel ve akademik gelişmeler, bölgesel ve küresel trendler ve beklentiler doğrultusunda yeni programları öğrencilerimizin tercihlerine açtık. Dengeli, planlı ve istikrarlı büyümeyi merkeze alarak eğitim-öğretim faaliyetlerimizin şekillenmesi için gayret ediyoruz. Üniversitemizin ve şehrimizin ve ülkemiz gelişimi ve geleceği açısından son derece önemli olan yeni programlarımızın üniversitemize, şehrimize, bölgemize ve ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Nicelik yanında niteliğe de önem vererek 8 fakülte, 2 enstitü, 7 meslek yüksekokulu, 2 yüksekokul, 1 devlet konservatuvarı ile Üniversitemizi daha ileriye taşımak için gayretlerimizi sürdüreceğiz.” dedi. BİRİM ADI PROGRAMI ADI KONTENJAN İktisadi İdari Ve Sosyal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi Ve Kamu Yönetimi 40 İktisadi İdari Ve Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyoloji 30 İktisadi İdari Ve Sosyal Bilimler Fakültesi Tarih 40 İktisadi İdari Ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret Ve Lojistik 40 Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Acil Yardım Ve Afet Yönetimi 30 Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Yönetim Bilişim Sistemleri 30 Yabancı Diller Yüksekokulu İngilizce Mütercim Ve Tercümanlık 30 Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Destekli Tasarım Ve Animasyon 40 Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu İnternet Ve Ağ Teknolojileri 40 Tonya Meslek Yüksekokulu Tıbbi Görüntüleme Teknikleri 30 Tonya Meslek Yüksekokulu Tıbbi Laboratuvar Teknikleri 30 -
918 kez okundu
2023 Başvuru Dönemi Yükseköğretimde Hareketlilik Projelerimiz (KA171) Kabul Edildi
2023 dönemi Erasmus+ Ana Eylem 1 Bireylerin Öğrenme Hareketliliği - Programla ilişkili olmayan üçüncü ülkeler ile Yükseköğretim Öğrenci ve Personel Hareketliliği faaliyeti kapsamında sunulan proje tekliflerinin değerlendirme süreci tamamlanmıştır. Üniversitemiz Dış İlişkiler Kurum Koordinatörlüğü tarafından hazırlanarak Ulusal Ajansa sunulan 3 ayrı proje hibe desteği almaya hak kazanmıştır. Hibe desteği almaya hak kazanan projelere ait bilgiler şu şekildedir: ASYA BÜTÇESİ KATEGORİSİ Proje No: 2023-1-TR01-KA171-HED-000163097 Ortak Ülke: Hindistan BATI BALKANLAR BÜTÇESİ KATEGORİSİ Proje No: 2023-1-TR01-KA171-HED-000163097 Ortak Ülke: Kosova DOĞU ORTAKLIĞI BÜTÇESİ KATEGORİSİ Proje No: 2023-1-TR01-KA171-HED-000163097 Ortak Ülke: Gürcistan Her bir proje kapsamında personel ders verme hareketliliği, personel eğitim alma hareketliliği ve öğrenci staj hareketliliklerinin yürütülmesi planlanmıştır. Ulusal ajans tarafından hibe sözleşmelerinin imzalanmasının ardından ilgili projeler için başvuru ilanlarına çıkılması beklenmektedir. Erasmus+ KA171 projesi kapsamında başvuru sahibi olarak görev üstlenen Dış İlişkiler Kurum Koordinatörü Doç. Dr. Zuhal Dinç Altun, projenin kabulü vesilesiyle süreçteki desteklerinden dolayı Rektörümüz Sn. Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu’ya teşekkürlerini iletti. Altun, Projenin oluşturulması, sisteme yüklenmesi ve iş birliklerinin sağlanması hususunda ise Dış İlişkiler Kurum Koordinatör Yardımcılarını ve ilgili birimde görev yapan Öğretim Elemanlarını tebrik ederek başarılarının devamını diledi. -
726 kez okundu
Yapay Zeka ve Robotik Kodlama Merkezi Resmi Törenle Açıldı
Üniversitemiz bünyesindeki Yapay Zeka ve Robotik Kodlama Merkezinin açılışı Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımı ile düzenlenen görkemli törenle gerçekleştirildi. Bölgede tek olma özelliğini taşıyan Üniversitemiz Yapay Zeka ve Robotik Kodlama Merkezi, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır tarafından açıldı. Açılış programından önce Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde düzenlenen törende bir konuşma yapan Bakan Kacır; gençliğe, geleceğe ve teknolojiye yatırımı artırarak sürdüreceklerini söyledi. Açılış programına Bakan Kacır’ın yanı sıra önceki dönem ulaştırma bakanı olan Trabzon Milletvekili Adil Karaismailoğlu, Vali Aziz Yıldırım, Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, ilçe kaymakamları ve belediye başkanları, mülki erkân ve il müdürleri, sivil toplum kuruluş temsilcileri, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, Avrasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Füsun Terzioğlu, DOKA Genel Sekreteri Kemal Akpınar ile çok sayıda akademisyen, öğrenci ve davetli katıldı. Konukları programın evsahibi olarak ağırlayan Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, açılış töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde başlatılan Milli Teknoloji Hamlesi çerçevesinde üstlendiğimiz akademik sorumlulukla Trabzon Üniversitesi olarak bu hamleye var gücümüzle katkıda bulunma azmi ve kararlılığı içinde bölgemizde ilk olma özelliği taşıyan Yapay Zekâ ve Robotik Kodlama Merkezimizde AR-GE temelli proje eğitimlerimize başlamış bulunmaktayız. Bu Merkezimizde hâlihazırda 150’den fazla modern ve yenilikçi makine ve teçhizat, yeni nesil 3 ayrı laboratuvar, tam donanımlı çekim stüdyosu, sosyal alanlar, teknolojik ofisler ve destek üniteleri mevcuttur. İlk kursiyerlerimiz akademisyenlerimiz ve üniversite öğrencilerimiz oldu; ikinci aşamada bölgemizdeki gönüllü genç gruplarla teknolojiye yeni projeler kazandırmak için çalışıyoruz. Paydaşlarımızla birlikte merkezimizde gerçekleştirilecek AR-GE temelli projeler, robotik kodlama ve yapay zekâ alanında eğitim hizmetleri ve danışmanlık faaliyetleri neticesinde ülkemizdeki teknolojik bilgi ve birikimin artırılması, üniversite-sanayi işbirliklerinin geliştirilmesi, veriye dayalı politikalar belirlenmesi ve gençlerin yapay zekâ alanında istihdamının desteklenmesiyle ülkemizin Milli Teknoloji Hamlesine katkı sağlama azmindeyiz." Rektörümüz şöyle devam etti: "Merkezimiz bünyesinde bulunan Elektronik ve Robotik, Yapay Zekâ, Medya ve İçerik Geliştirme atölyeleri ile her türlü işbirliği, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerine hizmet verme çabasındayız. Üniversitemiz bünyesinde 2024-2025 yılında eğitim-öğretime başlaması planlanan Bilgisayar ve Bilişim Bilimleri Fakültemizde yer alan Yapay Zekâ Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği ve Dijital Oyun Tasarımı bölümleri için açılışını gerçekleştirdiğimiz bu merkez, bir AR-GE laboratuvarı görevi de üstlenecektir. Bilgisayar ve Bilişim Bilimleri Fakültemizdeki özellikle Yapay Zekâ Mühendisliği ve Dijital Oyun Tasarımı bölümleri bölgemizde ilklerden olmaları özelliği ile öne çıkmaktadır. Verinin işlenmesi ve anlamlandırılması noktasında önemli bir adım olarak YÖK tarafından Büyük Veri Projesi kapsamında 8 pilot üniversiteden biri olarak seçilen Üniversitemiz “Büyük Veri ve Yapay Zekâ Koordinatörlüğü” bünyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Dijital dönüşüm ve çağın gerekliliklerini yakalama noktasında önemli gördüğümüz bir diğer çalışma konumuz ise Dijital Dönüşüm ve Yazılım Alanıdır. Tüm bu birimlerimiz ve Ar-Ge faaliyetlerimiz ile Milli Teknoloji Hamlesine katkı sunma ve bu hamleyi daha da ileriye taşıma gayretindeyiz." Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte Ülkemizin yüz akı Teknofest etkinliklerinde baştan beri paydaş üniversite olarak aktif rol aldıklarını hatırlatan Âşıkkutlu, "2021 yılında biri en iyi sunum kategorisi, diğeri İnsanlık Yararına Teknolojiler kategorisi olmak üzere Teknofest yarışmalarında 2 adet birincilik ödülü aldık. Bu ödüllerin sayısını bu destekler ve özgün projelerimiz sayesinde artırma hedefindeyiz. Yine bu kapsamda bölgemizdeki büyük bir açığı giderecek olan Sporda Performans Değerlendirme ve Yetenek Seçimi Uygulama ve Araştırma Merkezimizi Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, Gençlik ve Spor Bakanlığımızın destekleri ve Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin iş birliğinde faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Merkezimizde disiplinler arası bilimsel ve teknolojik araştırma ve uygulama faaliyetleri, yetenek ve performans analizi ile ilgili sorunların çözümüne yönelik yöntem ve önerilerin geliştirmesi kapsamında faaliyetler sürdürülmektedir. Başta Saygıdeğer Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mehmet Fatih KACIR şahsında önceki bakanlarımıza ve ekiplerine, Gençlik ve Spor Bakanlığımıza, Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı yönetici ve çalışanlarına, süreçte emeği bulunan tüm paydaşlarımıza ve çalışma arkadaşlarıma şahsım ve Üniversitem adına yürekten teşekkür ediyorum. Merkezimiz hayırlı olsun” diye konuştu. KACIR: EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ GENÇLİK Yapay Zeka ve Robotik Kodlama Merkezimizin açılışı için Üniversitemize gelen Bakan Kacır ise açılış töreninden önce yaptığı konuşmada şunları kaydetti: ‘Yapay Zeka ve Robotik Kodlama Merkezimizin açılışında sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duydum. Dünyada dijital teknoloji alanlarında muazzam değişimler yaşanıyor. Değer temelleri yenilikçi yaklaşımlarla şekilleniyor. Türkiye olarak dijitalleşmenin getirdiği bu yeni dünya düzeninde biz de insan kaynağı altyapısını inşa ediyoruz. Açılışını gerçekleştirdiğimiz merkez Karadeniz’in yeni bilim üssü olarak genç girişimciliği geliştirecek. Buradaki eğitimler ve sunduğumuz danışmanlık hizmetleri ile gençlerimizin geleceğin yeterliliklerine kavuşmalarını, dijital hedeflere ulaşmalarını hedefliyoruz. Son 21 yılda Cumhurbaşkanımız liderliğinde dev bir ar-ge ve yenilik sistemi inşa ettik. 270 bini aşan ar-ge personeli bunun odağında yer alıyor. Bunlar ülkemizdeki siyasi istikrarın ve kararlılığın eseridir. Dünyanın savaşlar, küresel salgınlar, iklim değişikliği, gıda ve hammadde krizleri ile boğuştuğu son 12 çeyrekte Türkiyemiz büyümesini aralıksız sürdürdü. Doğuştan elektrikli milli otomobilimiz Togg artık yollarda. Milli SİHA’larımızı geliştirdiğimiz gibi yapay zekayı da geliştireceğiz.” Yapay zeka teknolojisinin yaşamın birçok alanına hakim olmaya başladığını dile getiren Bakan Kacır şöyle devam etti: “Tıptan savunma sanayisine kadar birçok akıllı sistemin çekirdeğini yapay zeka oluşturuyor. Yaşamımızda her geçen gün daha derin ve dönüştürücü etkileri oluyor. Orta vadede yapay zekanın dünya ekonomisine 15 trilyon doların üzerinde bir katkı yapması öngörülüyor. Bunun aynı zamanda ekonomik bir dönüşüm aracı olduğunu söyleyebiliriz. Yapay zeka ve robotik gibi teknolojilerin bazı geleneksel işlerin yerini alması ile yeni iş gereksinimleri de ortaya çıkacak. Bu fırsatları herkes için erişilebilir kılmak istiyoruz. Türkiye Yüzyılını inşa ederken gençliği merkeze alıyoruz, TÜBİTAK bünyesinde Ulusal Yapay Zeka Enstitüsünü kurduk. KOBİ’ler ve ortak yatırım konsorsiyumları ile bu projeleri destekliyoruz. Ama biz insandan vazgeçmeyeceğiz. Nitelikli insan kaynağı arayışımız devam edecek. Kalkınma ajanslarımızın desteği ile Ekol-42 okullarını açtık. Buralarda ücretsiz yazılım eğitimi sunuyoruz. Nitelikli yazılımcı sayımızı artırıyoruz. TÜBİTAK desteği ile açılan bilim merkezlerimizde robotik kodlama ve programlara eğitimleri vererek gençliğimizi güçlendiriyoruz.” Kacır, Trabzon’a Trabzon Büyükşehir Belediyesi ile birlikte kazandırdıkları Özdemir Bayraktar Bilim Merkezi’nin çok önemli bir açığı kapatacağına vurgu yaparak şöyle konuştu: “Bilim merkezimizin de Trabzon’un çocuklarına, Trabzon’un gençlerine hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. TEKNOFEST’te genç yazılımcı ve girişimcileri iş dünyası ile bir araya getiriyoruz. İdeallerini gerçeğe dönüştürmeleri için yenilikler sunuyoruz. Gençlerimizin iş gücüne katılmasını ve bölgesel gelişmeyi hedefliyoruz. Bu yamaçla oluşturduğumuz yatırımlar 400 milyon lirayı aştı. Trabzon Üniversitemizin Yapay Zeka ve Robotik Kodlama merkezine Bakanlık olarak ciddi destek sağladık. Bu ülkenin en büyük gücü genç ve dinamik nüfusudur. AB’nin ortanca genç yaşı 44 iken bizde ise bu yaş 32’dir. Rakiplerimizin önüne geçmemizi sağlayacak ana unsur, önündeki engelleri kaldırabilir ve onları donatabilirsek genç nüfustur. Her işimizde odak noktamız gençlik olmaya devam edecek. Milyar dolarlık şirketlerin kurucularına baktığımızda gençleri görüyoruz. Biz de Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğumuzda gençlerimizi önde görmek istiyoruz. Gençlik Spor Bakanlığımıza, Trabzon Üniversitemize ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansımıza teşekkür ediyorum. Yapay Zeka ve Robotik Kodlama Merkezimizin hayırlı olmasını diliyorum.” Daha sonra beraberindeki heyetle birlikte merkezin açılış kurdelesini kesen Bakan Kacır, hem yapay zeka eğitimi alan yeni dönem kursiyerlerle görüştü, hem de merkezdeki robotların hareket yeteneklerini ilgiyle izledi. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu tarafından Bakan Kacır’a çeşitli hediyeler takdim edildi. Program, sağanak yağmura rağmen yoğun ilgi ve katılımla gerçekleşti. -
681 kez okundu
Üniversitemize İki Yeni Fakülte Kurulmasına Onay Verildi
15 Eylül 2023 Tarihli ve 32310 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Üniversitemiz bünyesinde iki yeni fakülte kuruldu. Böylece fakülte sayımız 9’a yükseldi. Yeni kurulan fakültelerle birlikte Üniversitemiz bünyesinde bulunan 9 Fakülte, 2 Enstitü, 1 Devlet Konservatuvarı, 2 Yüksekokul ve 7 Meslek Yüksekokulu ile akademik gelişimini sürdürüyor. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, yaptığı açıklamada: “Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Üniversitemiz bünyesinde bulunan İktisadî İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi yerine bölgemizde ilk olan Siyasal Bilgiler Fakültesi ile İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi kurulmuştur. Üniversitemize, şehrimize ve ülkemize hayırlı olsun. Tensipleriyle yeni fakültelerimizin kurulmasına onay veren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar ve ekibine, ilimiz milletvekilleri ve idari mercileri ile süreçte katkıları bulunan tüm paydaşlarımıza en kalbî şükranlarımı sunuyorum. Bölgesel kalkınma odaklı tematik üniversite anlayışı içinde dengeli ve istikrarlı büyüme hedefimiz doğrultusunda üniversitemizi geliştirecek yeni adımlar atmaya devam edeceğiz” dedi. -
624 kez okundu
Üniversitemizde Çevre Farkındalığı Festivali
Dünya Su Günü, Sıfır Atık Günü ve Orman Haftası kapsamında Kampüsümüzde renkli bir festival düzenlendi. Programa katılan öğrenciler teorik ve pratik bilgiler alırken kampüs içerisindeki fidan dikim töreninde 100 meyve fidanı toprakla buluştu. Cumhurbaşkanlığı himayesinde iki kez buzulları ziyaret ederek Antarktika’da incelemelerde bulunan Prof. Dr. Raif Kandemir buzulların sürekli eridiğini belirtirken, “Birkaç yılda sular 58 metre yükselebilir, okyanusa kıyısı olan bütün ülkeler göç etmek durumunda kalabilirler” dedi. HEM TEORİK HEM PRATİK BİLGİLER Merkez Fatih Yerleşkesi Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde Üniversitemiz Sıfır Atık Koordinatörlüğü öncülüğünde düzenlenen festivalin ilk ayağında Söğütlü Ortaokulu ve İskenderpaşa Ortaokulu öğrencileri Su ve Sıfır Atıkla ilgili farkındalık uyandıracak uygulamalı etkinlikler gerçekleştirdiler. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu’nun yardımcıları Prof. Dr. Atilla Çimer, Prof. Dr. Hasan Karal ve Prof. Dr. Hüseyin Serencam ile birlikte katıldığı etkinlikte Genel Sekreterimiz Doç. Dr. Ufuk Töman ile üniversitemiz akademik ve idari personeli de yer aldı. Etkinliği düzenleyen Sıfır Atık Koordinatörümüz Doç. Dr. Nazihan Ursavaş Dünya Su Günü, Uluslararası Sıfır Atık Günü ve Orman Haftası içerisinde bulunduğumuza işaretle şunları söyledi: “Dünyamız çevresel anlamda alarm veriyor. İklimler değişiyor. Nüfus artıyor. Kişi başına düşen kaynaklarımız azalıyor. Üç tarafı denizle çevrili ülke olsak da su sıkıntısı yaşayan ülkelerden biriyiz. Bu tehlikenin önüne geçmek için yeterince tedbir alamıyoruz. Artık az su ile yaşamayı öğrenmeliyiz. ‘Ağaç yaşken eğilir’ düsturu ile farkında bireyler yetiştirmekle işe başlayabiliriz” diye konuştu. Koordinatörümüz, bu anlayışla ortaokul öğrencilerini programa davet ettiklerini sözlerine ekledi. BUZULLAR ERİYOR KAYNAKLAR TÜKENİYOR Bilgilendirme ve sunum bölümünde, halen KTÜ Jeoloji Bölümünde görevli olan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raif Kandemir söz aldı. İki kez Antarktika’daki inceleme-araştırma ekibinde yer alan bilim insanı, “Antarktika’ya Yolculuk” başlıklı sunumuyla dünyanın içilebilir su rezervinin yüzde 65’ini barındıran kıtayı görsel projeksiyonla öğrencilere anlattı. Kıtanın soğuk, kurak, insansız ve son derece rüzgârlı olmakla birlikte sürekli eridiğini belirten Kandemir, “Antarktika’da ısı eksi 90 dereceye düşebiliyor. Kıtada Türk Bilim üssü adlı araştırma birimimiz var. Tüm ülkeler ‘Barış ve Bilim’ çatı ilkesiyle orada bulunuyor. Antarktika dünyanın damacanası. Sadece su için bile ülkelerin Antarktika’da olması gerekiyor. Buzullar sürekli eriyor. Son birkaç yılda kıta 219 milyar ton buz kaybetti. Bu böyle sürerse dünyadaki su seviyesinin yakında 58 metre yükseleceği ve okyanusa kıyısı olan bütün ülkelerin göç etmek durumunda kalacakları değerlendiriliyor. Bazı deniz canlılarının da soyu tükenecek. İnsanlığın suyu ve havayı zehirlemekten acilen dönmesi gerekiyor” dedi. KAMPÜS BAHÇESİNE 100 MEYVE FİDANI Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalından Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Aytar ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünden Çevre Mühendisi Arif Yılmaz sıfır atık/kaynakların sürdürülebilirliği konularında sunum yaptı. TÜBİTAK 2204-A Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasında başarılı olan öğrenciler projelerini anlattıktan sonra istasyonlarda düzenlenen etkinliklerde eğlenceli anlar yaşadı. Fuaye alanındaki Su Sergisi büyük ilgi görürken festivale katkı sağlayanlara Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu tarafından birer teşekkür belgesi takdim edildi. Festivalin sonunda Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı Trabzon Orman Fidanlık Müdürü Savaş Ayvaz ile ekibince temin edilen 100 meyve fidanı toprakla buluşturuldu. Akademisyenler, öğretmenler ve öğrenciler merkez kampüsümüz içerisindeki yeşil alana hep birlikte ağaç dikti. -
608 kez okundu
'Trabzon Üniversitesi Şanslı Doğmuştur’
Üniversitemizi ziyaret eden Yükseköğretim Kurulu Başkanı Sayın Prof. Dr. Erol Özvar, şehrin ismiyle müsemma Trabzon Üniversitesi’nin kadim birimler ve deneyimli hocalarla çalışma yönünden büyük avantajlara sahip olduğunu söyledi. Beraberindeki Yükseköğretim Kurulu Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Hüseyin Karaman ile birlikte çıktığı bölge üniversiteleri ziyaretleri çerçevesinde Üniversitemizi ziyaret eden YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu ile görüştü. Senato Toplantısına başkanlık eden Özvar, akademik dereceleri ile öne geçmek isteyen üniversitelerden iletişim ve bilişim vasıflarını öne çıkarmalarını isterken, akademik başarının ödüllendirilmesi gerektiğine dikkat çekti ve “Bunun asla bir ayrıcalık olarak addedilmemesi gerekir” dedi. YÖK Başkanı Özvar başkanlığındaki heyeti yardımcıları ve dekanları ile birlikte karşılayan TRÜ Rektörü Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, konuk heyete üniversite kuruluş, kampüs ve planlamalar hakkında bilgi verdi. Trabzon Üniversitesi Senato Toplantısına katılan YÖK Başkanı, üst yönetim olarak üniversitelerden uluslararası düzeyde rekabet istediklerini söyledi. Özvar, “Trabzon Üniversitesi gerek tanınma, gerekse kadim birimlerde deneyimli hocalarla çalışma yönlerinden şanslı doğdu. Ayrıca şehrin ismiyle anılmak gibi bir imtiyaz ve avantajı var. Trabzon Üniversitesinin kuruluşunda böyle bir avantaj oluştu. Üniversitemiz şanslı doğdu“ diye konuştu. Özvar, şunları kaydetti: “Üniversitemiz yeni ama köklü üniversitelerden biri. Çünkü bünyesinde çok kadim fakülteler ve deneyimli hocalar var. Fakülteler, sektörler, fırsatlar ve endüstriler böyle doğar. Anadolu’da yeni üniversiteler kurulduğunda bu bir dezavantaj değil avantajdır, kadim bir üniversite geleneğini, örfünü, kültürünü oluşturmuştur. Trabzon Üniversitesi de böyle kadim hocaların içinde bulunduğu, diğer hocaların güç verdiği bir üniversitedir. Trabzon’un güzel bir tarihi var. Bu tarihle bütünleşen bir üniversitemiz var. Trabzon şehir olarak da iki devlet üniversitesi ile bir vakıf üniversitesini kaldırabilecek popülasyon ve demografiye sahip olmasıyla hem şehir hem de bölge açısından çok kıymetlidir.” TECRÜBE GÜÇTÜR Yeni kurulan birçok üniversitenin sürece bağlı olarak bazı zorlukları yaşadığına işaret eden YÖK Başkanı, bu gibi yüksek öğretim kuruluşlarının kısa sürede ciddi mesafe almasının beklenmediğini, ancak bünyelerinde tecrübeli hocalar bulunması halinde sürece daha kolay adapte olabildiklerini vurguladıktan sonra şöyle konuştu: “Hocalarınızın tecrübesi ve büyük üniversitelerde görev yapmış olmaları yeniliğin dezavantajını avantaja çevirmenizi sağlayacaktır. Dengeli bir büyüme ve gelişme ile şehrin büyümesine hizmet edeceğinize inanıyorum. Öğrenci ve hoca sayılarınızı yakından takip ediyorum. Rektör Hocamıza sürekli soruyorum. Dengeli ve planlı gelişmeye büyük önem veriyoruz. Bunu sağladığımız zaman Trabzon Üniversitesi İnşallah önümüzdeki yıllarda çok daha iyi yerlere gelecektir. YÖK sahasında bizim perspektifimiz şudur; okullarımızın kendi içlerinde geçmişte ve YÖK tarihinde olmayan bir vasıf kazanmasını istiyoruz. Bu vasıf, rekabet vasfıdır. Üniversitelerimiz kendi içlerinde, centilmenlik kurallarını aşmadan rekabet edecekler. İdare olarak biz de yönlendirme yaparken bu tatlı rekabeti her üniversiteye kazandırabilmeyi ön planda tutuyoruz. Hocalarımızda rekabet hissi olursa, rekabet içinde olduğu bilinci olursa üniversite yönetimleri ve akademisyenler üniversitelere daha fazla katkı sağlayacaktır. Performans biraz rekabetle kurulmalı. Bir sonraki aşamada bu rekabetin sadece ülkede değil, dünyada ön çıkması lazım.” PLANLI YÜRÜYÜN Üniversitelerin öne çıkmasında en önemli yöntemin etkili iletişim ve bilişim olacağını vurgulayan Özvar, senato üyelerine tavsiyelerde bulunurken güçlü iletişim fonksiyonları ile bilişim tekniklerinin üniversitelerde çok yönlülüğü ve öğrenci seviyesinin belirlenmesinde başat faktör olacağının altını çizerek. Üniversiteleri daha iyi yönetebilmek adına iletişim planlamaları yapabilmemiz lazım. Güçlü iletişime ihtiyaç var. Bu hem kurumun kendi içinde kendi paydaşları ile kendi unsurları ile hem de kurumun dış paydaşları ve muhatapları ile yürütülen projelerde, ilişkilerde fevkalade önemli. Bunun kadar önemli bir diğer husus, bilişim konusudur. Bu konuda üniversiteniz gerekli adımları atıyor, yakından takip ediyoruz ve biz de buna çok ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.” NEWTON ÖRNEĞİ Trabzon Üniversitesi’nin ‘etrafını ihata eden özellikleri ile’ öne çıkmasını isteyen Özvar, “Üniversitelerde rotanın nereye yöneleceğine dair karar vereceği makam senatolardır. Sayın Rektörümüzün riyasetinde senatonuz bunlara kafa yorup çalışmak durumunda. Burada kural çok basit, kural çok belirleyicidir. Kim daha fazla üretiyor; bu kendini gösterir. Tabii ki bazı bölümler diğer bölümlere nispeten dezavantajlı olabilir. Buna rağmen birtakım vasıfları ile bazı programlar bölümler temayüz edebilir. Bu arkadaşlara, programa sahip çıkmak gerekir. Isaac Newton’ın ‘Ben devlerin omuzları üzerinde yükselen bir cüceyim’ sözü önemlidir. Bilimsel performansta ilerleyen arkadaşlara senato olarak sahip çıkmanız lazım. Bunun adı ayrım değil, teşviktir. Bir yerin kalitesi arttığı zaman emin olun diğer bölümlerin kalitesi de artacaktır. Üniversitelerin en büyük temsil makamı olarak senato ve yönetim olarak üstesinden geleceksiniz, biz de sizi destekleyeceğiz” şeklinde konuştu. DESTEK VE MİNNET Rektör Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu da yaptığı konuşmada “Üniversitemizde sizi ağırlamak bizim için çok önemli ve büyük bir anlam taşıyor. Ziyaretiniz bize gerçekten ayrı bir motivasyon sağladı. Bu vesileyle sizlere şahsım, üniversitem ve senatörlerimiz adına en derin şükranlarımı sunuyorum. Üniversite olarak sizlerin destekleriyle dengeli bir şekilde büyüyoruz ve yine sizlerin desteğiyle bunu sürdüreceğiz. Şimdiye kadar idari ve akademik olarak bize verdiğiniz güçlü destekten dolayı zat-ı âlîniz ve şahsınızda Sayın Kurul Üyelerimize minnettarız. Sizlerin riyaseti ve nezaretinde üniversitemiz inşallah çok daha iyi yerlere gelecektir” dedi. YÖK Başkanı ve beraberindeki Heyet daha sonra bir dizi inceleme ve açılış programına katılmak üzere üniversitemizden ayrıldı. -
601 kez okundu
Bekiroğlu Mutluluğunu Öğrencileri ile Paylaştı
Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Türkçe Öğretmenliği Öğretim Üyesi-Yazar Prof. Dr. Nazan Bekiroğlu, 2023 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nde “Edebiyat” dalında ödüle layık görüldü. Bekiroğlu büyük bir gurur yaşarken mutluluğunu öğrencileri ve sevenleri ile paylaştı. Odası adeta ziyaretçi akınına uğrayan Hocamızı kutlamak için gelenler koridora sığmadı. Prof. Dr. Nazan Bekiroğlu, kendisini bu ödüle layık görenlere teşekkür etti. “YAZARLIĞIN AĞIRLIĞI” Ödülün kendisini çok mutlu ettiğini belirten Nazan Hoca şunları söyledi: “Bu yıl 38. yılımdayım. Bu bana çok güzel bir sürpriz ve emeklilik hediyesi oldu. Cumhuriyet’in 100. yılında bir kadın yazar olarak beni ayrıca gururlandırdı. Benim asıl ödülüm öğrencilerim ve okurlarım. Onlarla olmaktan çok mutluyum. Bu ödül için okuluma, öğrencilerime, takdir edenlere, Cumhurbaşkanlığı Makamına ve Zat-ı Âlilerine teşekkür ediyorum. Sanatın bedeli çok ağır… Dünyaya bir daha gelsem acaba yazar olmayı tekrar seçer miydim, bundan çok emin değilim.” KAHRAMANLARA MİNNET Milletçe 100. yılını kutlamakta olduğumuz Cumhuriyeti tarihteki kahramanlarımıza borçlu olduğumuzu belirten Prof. Dr. Nazan Bekiroğlu, “Cumhuriyetimizi bize armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün geçmiş kahramanlarımızı minnet, rahmet, özlem ve saygıyla anıyorum. Akademik tezlerim olan Halide Edip ve Şair Nigar Hanım başta olmak üzere bütün hemşirelerimi, tüm büyük annelerimi de yine aynı sevgi saygı ve minnet duygularımla andığımı da belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı. GENÇLERLE DUYGULANDI Kendisini, Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu ile üniversite yönetimimizin tebrik paylaşımlarının mutlu ettiğini dile getiren Bekiroğlu, ders arasındaki molalarında ziyaretçilerine zaman ayırmaya çalışıyor. Odası çiçek bahçesine dönen Bekiroğlu’nun zaman zaman duygusallaştığı gözleniyor. Eski ve yeni öğrencilerinin tamamına isimleriyle hitap ettiği dikkati çeken ödüllü yazara çiçek takdim eden Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu da başarısından dolayı Hocamızı kutladı. -
594 kez okundu
Gerçek Değerlerin Gözde Eseri “Karadeniz’de Hoca Olmak” Yayında
Üniversitemiz İslâmî İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş dönemine şahit olmuş hocalara yetişmiş olan kişileri bularak kendileriyle yapılan söyleşileri literatüre geçirdi… “Karadeniz’de Hoca Olmak” adlı kitap ve seri videolarda akademisyenlerin tabiri ile; “Trabzon fabrika gibi hoca üretip ülkeye dağıtıyor.” Trabzon Büyükşehir Belediyesi ile ortaklaşa sürdürülen ve Ankara, Bursa, Sakarya, Rize gibi şehirleri de kapsayan çalışma sonunda hem yazılı hem belgesel-video nitelikli eserler hazırlayan akademisyenlerimiz, benzeri olmayan proje ile popüler kültüre esir edilmeye çalışılan olumsuz “Karadenizli Hoca” algısının baştan sona değişeceğinin altını çiziyor. Erken Cumhuriyet döneminde dinî ilimlerin öğretilmesine ve yayılmasına öncülük etmiş hocaları tanıma imkânı bulmuş Trabzonlu hocalardan hayatta olan 40 kişi ile birebir görüşmeler yapan akademisyenlerimiz çok önemli belge ve verileri bir araya toplayarak literatür yayını haline getirdi. Çalışma ile bir taraftan Trabzon’un yetiştirdiği hocaların ülkenin milli-manevi varlığı ve kimliği üzerindeki önemli etkileri röportaj ve belgelerle ortaya konulurken, diğer taraftan popüler kültürle zedelenen Karadenizli hoca imajının tevatür anlatımlara dayanan hataların düzeltilmesine de ciddi bir yol açıldı. KİTAP, VİDEO, KISA TANITIM FİLMLERİ Trabzon Üniversitesi İslâmî İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi öncülüğünde hazırlanan “Karadeniz’de Hoca Olmak” adlı kitap Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle yayım aşamasına geldi. Projede, kapsamlı kitap eserinin yanı sıra belgesel içerikli video ve kısa tanıtım filmleri de yer aldı. Çalışmanın sorumluluğunu üstlenen İslâmî İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Süleyman Gür proje hakkında bilgi verirken, “Osmanlı’nın son, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde ülke genelinde ilmî eğitim verenlere yetişmiş Trabzonlu hocalarımızla çeşitli illerde görüşmeler gerçekleştirdik. Hocalarımızın şahsiyetleri ile birlikte birbirinden önemli hizmetlerini ve eserlerini ortaya çıkardık. Bu hocaların son derece oturaklı, eğitici ağırlığını taşıyan insanlar olduğu gerçeğine tanık olduk. Eserin doğal çıktıları arasında Trabzonlu hocalar algısının popüler kültürün etkisinden kurtarılabileceği de yer aldı. Karadenizli hocalar hakiki manada ilmî konularda son derece ciddi beşeri münasebetlerde hazır cevap ve nüktedan. Kitabımızın içeriği aynı zamanda video kayıtları ile de yayımlanmakta olup umuyoruz ki literatürde kalıcı olacaktır” ifadelerini kullandı. Tam ismiyle “Karadeniz’de Hoca Olmak: Hatıralara Yansıyan Yönleriyle Yakın Dönemde Dinî Hayat” isimli belgesel nitelikli kitap ve video serisinin geçen yıl başlatılan hazırlık aşaması 536 sayfalık dev bir eser ve video filmlerle tamamlandı. Çalışmanın semeresi içinde ayrıca özel başlıklı kısa filmlerin de yer aldığını belirten Doç. Dr. Süleyman Gür devamla şunları söyledi: “Özellikle Osmanlı’nın son iki asrında Trabzon’dan yetişen hoca efendilerin ülkenin dini hayatında büyük etkisi olduğunu biliyoruz. Bu etkilerin izlerini içtimai ve medeni olarak görebilmek ve kendilerini tanıyıp onlardan temin edeceğimiz bilgi-belgelerle hem bugüne, hem de geleceğe ışık tutabilmek için geniş kapsamlı bir proje başlattık. O yıllarda Trabzon’dan çıkarak yurdun dört bir yanında eğitimler vermiş hocalarımıza ve onlarla çalışmış hocalara bizzat ulaştık. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nden bu konuda destek aldık. Paydaş olarak bize katkı veren belediye yetkililerimize teşekkür ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin röportajlarını, videolardan seçilen özel fragmanları, videoların dökümünden oluşan proje kitabımızı ve genel değerlendirmeleri içeren tanıtıcı giriş yazımızı büyük bir heyecanla toplumumuza sunmaktan mutluluk duyuyoruz.” Projenin Trabzon’un yakın dönem yerel tarihi açısından önemli olduğu kadar Türkiye’nin son bir asırdaki dinî hayatına katkı sağlama noktasında önemli bir boşluğu doldurmuş olacağını vurgulayan Gür, “Bu anlamda beklentimiz ülkemizin farklı bölge ve şehirlerinde de benzer çalışmaların yapılmasıdır” dedi. PAYDAŞ KURUMLARA MÜTEŞEKKİRİZ Proje araştırmacılarından Doç. Dr. Eyüp Öztürk ise şu ifadeleri kullandı: “Çalışmamızda Trabzonlu hocalarımızın akademiye, dini hayata, sosyolojiye etkilerini araştırdık. Hocalarımızın o dönemde çalışma yapabilmeleri her bakımdan çok zordu. Hem eğitim yapıyorlar, hem de merkez siyasete dâhil olmayan bir vasatta çalışmalarını yürütüyorlardı. Dini ilimlerin tahsilini önemserken merkezi siyasetin hassasiyetlerini gözetiyorlardı. 60’lı yıllardan sonra hafızlık konusunda Trabzon’un rekor sayılara ulaştığını görüyoruz. Türkiye’nin birçok yerindeki Kur’an kurslarına bakıyoruz, Trabzon’da yetişen hocalar gidip bu kursları bizzat kurmuşlardır. Mülakat yaptığımız toplam 40 hocamız oldu. Böyle bir vakıa var, önemli hocalarımızın bir kısmı vefat edip gitmiş. Hayattakilerle bu vesile ile tanışmış olduk. Projeyi yürütürken desteğe ihtiyacımız vardı. İstanbul, Ankara, Bursa, Sakarya ve Rize gibi şehirlerde çekim ve görüşmeler yapmak için destek şarttı. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu’nun istişare ve yönlendirmesi ile Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu ve belediyemizin Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Erdem Zekeriya İskenderoğlu bize ciddi destek sağladılar. Maddi olarak belediye sponsorluğumuzu da üstlendi. Belgesel nitelikli pakette ayrıca bölge hayatını anlatan 90 ayrı kısa tanıtım videolarımız da mevcut. Bunlara sıradan olmayan başlıklar koyduk. Bize belge teslim eden hocaların belgelerini belgesel nitelikli olarak görüntülere yerleştirdik.” 2 ASIR SONRA BUGÜNLERE ULAŞMAK Projenin ilk ortaya çıktığında bölgede hemen fark edilemeyebileceğini, ancak orta vadede çok ciddi katkılar sağlayabileceğini anlatan proje yürütücüsü Doç. Dr. Selim Demirci ise, “Her ne kadar yerel bir çalışma gibi gözükse de ilerleyen günlerde birçok kişi ve kurumun işine yarayacak örnek bir çalışma ortaya çıktı. Yüz yıllık birikimi birleştiren benzeri yapılmamış bir proje ortaya çıkmış oldu. Trabzon ve Karadeniz için kalıcı bir eser olması yönüyle 200 yıl sonra bölge ile ilgili bir çalışma yapacak olan araştırmacılar kaynakları canlı şekilde dinleyebilecek. Köyündeki insanların dönemin hocası ile diyaloğunu izleyecek. Hayatlarını, ilim düzeylerini ve manevi katkılarını belgeleriyle okuyup öğrenebilecek. Kitap ve videoların yanı sıra 90 kısa tanıtım filmi seçtik. Videolardan vurucu ve dikkat çekici bölümleri ele alarak teaser’lar da hazırladık. Uzun soluklu bir çalışma oldu. Dini kurum ve şahısları zan altında bırakacak, cevap hakkı doğuracak ya da siyasi içerik oluşturabilecek bölümleri kapsam dışı tuttuk. Resmi işler biraz yavaş yürüdüğü için zorlandık ama iki ayda 40 görüşme yaptık. Birçok ilde yüz yüze görüşmeler yapıldı, bu kişiler ülkemize sadece ilmî anlamda katkısı olan kimseler değildir; aynı bazı müesseselerin kurumsallaşmasına katkı sağlamışlardır. Mesela Diyanet’in kurumsallaşmasına Rıza Selimbaşoğlu ve Şükrü Öztürk hocaların ciddi katkıları olmuştur. Örneğin yine Trabzon İmam Hatip Lisesi’nin kuruluşunda nasıl bir tablo oluştuğu bu eserle ortaya çıktı. Bazı köylerin ilmî faaliyetlerde rağbet görmesini kolaylaştıran unsurları ve bazı ilim adamlarının medreselerden imam hatip okullarına geçişteki katkılarını ortaya koyduk. Cumhuriyet tarihinin ilk Kıraat İhtisas Kursu 1968’de Of-Uğurlu köyünde yapılmıştır. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte insanların yeniye nasıl intibak sağladığı, var olan gelenekleri nasıl muhafaza ettiği ortaya çıkmış oldu. Projede görüştüğümüz hocaların tamamı proje ekibince belirlenen bazı kriterlere göre seçilmiştir. Medreseler, İmam-Hatipler ve Diyanet söz konusu olduğunda anlatacakları olan kişileri seçmeye çalıştık.” MEŞHUR MABETLERDE TRABZON İZLERİ Proje Araştırmacılarından Doç. Dr. Şenol Saylan da şunları dile getirdi: “Eserimiz bölgesel ve ulusal çapta literatüre büyük katkı verecek. Karadeniz ve İslamî İlimler denilince Of-Çaykara vadisinin ağırlığı biliniyordu. Ancak biz Trabzon’un her noktasından hocalara ulaştık. Türkiye’de cami denince akla ilk gelen bazı meşhur camilerin mihrabını dolduran hocaların Trabzonlular olduğunu ortaya çıkardık. Süleymaniye Camii’nde Süleyman Mollaibrahimoğlu, Sultanahmet Camii’nde Emrullah Hatipoğlu, Yıldız Hamidiye Camii’nde Abdullah Hatipoğlu, Ankara Hacı Bayram Veli Camii’nde Fikret Latifoğlu görev yapmışlar. Bu durum, Trabzon’un kıraat sahasındaki düzeyini gösterir. Trabzon’da kıraat eğitimi almış hocalar sadece imamlık yapmayıp ihtisas düzeyinde kıraat öğretimiyle de ilgilenmişlerdir. İstanbul Gözcübaba Camii’nde imam-hatiplik yapan Kurrâ-Hafız İbrahim Tanrıkulu hoca bu örneklerden birisidir.” NESİL OLARAK HEPSİNE MİNNETTARIZ Çalışmanın tarihe ışık tutarak geleceğe projeksiyon olacağını söyleyen proje araştırmacılarından Öğr. Gör. Ahmet Cevdet Karaca ise şunları dile getirdi: “Trabzon özelinde, Osmanlı’nın son dönemlerinde dikkat çekici bir şekilde bazı köylerde iki-üç ayrı medresenin var olduğu görülmektedir. Buralarda çok sayıda müderris bulunmuş ve talebe okumuş, bunların önemli bir kısmı da köyde yatılı olarak kalmışlar. Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyet döneminde din eğitimi daha ziyade sivil inisiyatifle; yani halkın katkılarıyla yürütülmüş. Talebelerin kimisi köylülerin boş olan evlerini tutup bir arada kalmış. Kimisi de ailelerin yanına yerleşip evin bir bireyi gibi 5-6 sene kalarak tahsil görmüşler. Bazen bir camide 15-20 kişi bir arada kalıyorlar!.. Biraz iddialı olacak ama Trabzon fabrika gibi hoca üretip ülkemizin muhtelif yerlerine dağıtmış. Bunun için sadece Ramazanlık için farklı şehirlere giden hocalara dair anlatımlar bile fikir verecektir. 60’lı yıllardan sonra imam-hatip okulları açılmaya başlanıncaya kadar bulunan tedrisat boşluğunu Trabzon çok iyi doldurmuş. Ferdî gayretlerle ve halkın desteğiyle köylerde eğitim kurumları açılarak köylüler tarafından desteklenmiş. Nesil olarak biz hepsine minnettarız.” Proje araştırmacılarından Fatih Topaloğlu da çalışmanın farklı bir yönüne değinirken şunları söyledi: “Bu çalışma İlâhiyat Fakültesi ve fakültede yapılan ihtisas kursundan mezun olan bursiyer üç öğrencinin katkı sunması açısından özel bir anlam taşıyor. Rabia Düzenli, Cansel Akgül ve Serpil Arslan isimli öğrencilerimiz de bizlere projenin farklı aşamalarında destek verdiler. Bu gibi çalışmaların farklı şehirlerde ve daha da geliştirilerek yapılmasının ülkenin yakın dönem hafızasını besleyeceğine inanıyoruz.” Projenin tanıtım sayfası ve içeriklere erişmek için tıklayınız. -
586 kez okundu
Kurumsal Değerlendirme Raporlarımız Açıklandı
Üniversitemizin 2023 Yılı iç ve dış kurumsal raporlarının paylaşıldığı toplantı Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu başkanlığında gerçekleştirildi. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bugün burada önemli bir konu üzerinde sizleri bilgilendirmek, sizlerin desteğini daha etkin bir şekilde almak ve bu süreçleri daha etkin bir şekilde yürütebilmek için bir toplantı düzenledik. Kurum içi değerlendirme süreçleri ile ilgili olarak sizlerle bu toplantıyı yapmamızın temel nedeni sürecin sadece rektörlük düzeyinde ele alınıp sonlandırılacak bir durumun ötesinde olmasıdır. Bütün programlardan anabilim dallarından başlayıp bize gelecek verilere göre bizim de bunları işleyip üst makamlara sunacağımız şekilde sizlerle birlikte olmayı uygun gördük. Malumunuz, artık üniversiteler iç ve dış değerlendirme kriterleri ile değerlendiriliyor. Üniversite kelimesinin kelime anlamına baktığımızda evrensel birer akademik kurum olarak sadece ülkede değil, ülke dışında ve dünyada görünür, tanınır, bilinir olma yolunda adımlar atması gerekiyor. Trabzon Üniversitesi olarak en köklü birimlerin bizde olması hasebiyle görünürlük sürecinde hak ettiğimiz yerde olmamız için bu toplantı son derece önemli. Bu süreç hep birlikte ortak çalışma ile ortak bir bilinçle, ortak çaba, enerji ve sinerjiyle yürütülebilecek ve sonuç alınabilecek bir süreçtir. Üniversitemizin şu anda nöbetinde olan bir rektör olarak sizden ricam, elinizden gelen en üst düzey katkıyı vermenizdir. Alacağımızın güzel sonuçların yansımaları ortak başarımız ve sevincimiz olacaktır. Üniversitemizin geleceği için hayati önem arz edecektir. Önemli düzeyde bir katılım sağladığınız ve bizi yalnız bırakmadığınız için size teşekkür ediyorum. Bize vereceğiniz desteğin hiyerarşik kademelere de dikkat ederek artmasını bekliyoruz. Buna bir bürokratik anlam yüklemiyorum, en küçük birimden rektörlüğe kadar tümevarım yöntemi ile gerçekleşecek bir süreçtir. Anabilim dalında, programda, bölümde ya da birimde bir çalışma yaptığınızda biz de onu en üst düzeyde birleştirerek mercilere sunacağız. Ortaya çıkacak sonuçlar hepimizi mutlu edecek sonuç olacaktır. Kalite süreçleri ile yakından ilgilenen rektör yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer hocamız bize yol yordam göstermiş olacak ve süreçleri özetleyecek. İstişare niteliğindeki bu toplantının başarılı sonuçlara varmasını niyaz ediyorum. Bu çalışmaya verdiğiniz ve vereceğiniz destek için şahsım, üniversitem ve çalışma ekibim adına hepinize teşekkür ediyorum.” Daha sonra sunum için söz alan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Atilla Çimer özetle şunları söyledi: “Üniversitemiz kurulduğundan beri YÖKAK bünyesinde devam ettirdiğimiz çalışmalar iki aşamalıydı. 2020 yılında bir dış değerlendirme sürecinden geçtik. 2023 yılında aynı takım tarafından bir izleme sürecine tabi tutulduk. Bunun sonucunda elde edilen rapor yayınlandı. Kurumsal dış değerlendirme raporumuz sonunda YÖKAK tarafından güçlü yanlarımız ve geliştirmeye açık yanlarımız değerlendirildi. Büyük oranda memnuniyetlerini saha ziyaretlerinde bize ifade etmişlerdi. Belirtilen birçok geliştirmeye açık alanın iyileştirildiğini raporlarında ifade ettiler. Bu demek değildir ki işimiz bitti; biliyoruz ki ‘mükemmel iyinin düşmanıdır.’ Sürdürülebilir bu süreçte daha iyiyi hedefliyoruz. İç değerlendirme raporumuzu da oluşturacağız.” YÖKAK’ın üniversiteleri Liderlik, Eğitim-Öğretim, Araştırma-Geliştirme, Toplumsal Katkı başlıklarında değerlendirdiğine işaret eden Çimer, “Yeni bir üniversite olduğumuz için bize özel öncelikler belirlediler. Bize ödevler verdiler. Yeni bir üniversite olmamız bakımından 4 başlıkta da genel puanlarımız iyi. Raporda özetle her başlık için önemli oranda iyileştirme yaptığımız değerlendirildi. Bunlar güçlü yönlerimiz olarak gösterildi. Liderlik anlayışının ve koordinasyon kültürünün yerleşmeye başladığı vurgulandı. Üniversitemizin; değişim ihtiyacı farkındalığı ve değişimin yöntemlerinin bulunması, kurumun kamuoyuyla paylaşılan kuruma özel misyon vizyon ve politikalarının belirlenmiş olması konularında da iyi izlenimler aldı. Doğal afetlerle ilgili üniversite olarak bir koordinatörlük oluşturduk. Bağımlılıkla ilgili yoğun çalışmalarımız oldu; artık bir Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörlüğümüz var. Dijital dönüşüme büyük ağırlık verdik. Bunlar somut örneklerimiz. Uzaktan Eğitim Merkezimizin etkinliği ve Robotik Kodlama Merkezimizde eğitimlere başlamış olmamız değerli bulundu. Geliştirilmeye açık yönlerimiz de var. Bunların bir kısmını YÖKAK ziyaretinin ardından iyileştirdik, iyileştirmeye devam ediyoruz. Hiç başlamadıklarımızı en kısa zamanda oluşturacağız. Bu aşamada uygulamalarımızı daha etkin izlememiz gerektiğini değerlendiriyoruz. Özellikle YÖK’e sunduğumuz katkı ve faaliyet algoritmasının kanıtlarını oluşturmak, personele hizmet içi eğitimler vermek, şeffaflık ve organizasyonun iyileştirilmesi gibi başlıklarda ödevler aldık, bunları birliktelik ruhuyla ve titizlikle tamamlayacağız” dedi. YÖKAK’tan geliştirmeye açık yönlerden öncelikli olarak verilen başlıklar şöyle sıralandı; - Kalite kültürünün yaygınlaştırılması ve işlevsel hale getirilmesi - Planla, Uygula, Kontrol Et, Önlem al (PUKÖ) çevriminin kullanılması - Öz değerlendirme raporlarının hazırlanması - Mezun Takip Sistemi’nin kurulması - İç ve dış paydaşların kalite süreçlerine dahil edilmesi - İdari personelin performanslarının değerlendirilmesi - Web sayfasındaki bilgi eksikliklerinin giderilmesi Toplantıda ana sunumu gerçekleştiren Prof. Dr. Atilla Çimer toplantının sonunda Kurumsal İç Değerlendirme Raporunun tüm akademik ve idari birimler ile uygulama ve araştırma merkezileri ve koordinatörlükler tarafından hazırlanmasına yönelik temel usul ve esaslar ile ilkeler hakkında somut örnekler ile birlikte bilgilendirme yaptı. 2023 yılı Kurumsal İç Değerlendirme Raporu hazırlanma süreci ve takvimine yönelik plan ve beklentileri anlattı. Yaklaşık iki saat süren toplantı, katılımcıların sorularının cevaplanmasıyla sona erdi. -
557 kez okundu
Üniversitemiz Öğrencileri ile Buluşan KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan Birlik Vurgusu
Üniversitemizi ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezimiz ile Ortahisar Belediyesi’nin birlikte düzenlediği “Kariyer Söyleşisi” konulu geniş içerikli sohbet etkinliğinde Trabzon Üniversitesi öğrencileri ile bir araya geldi. Önce Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu tarafından Üniversitemiz Merkez Yerleşkesinde ağırlanan konuk Cumhurbaşkanı, daha sonra beraberindeki heyetle birlikte Akçaabat ilçe merkezindeki Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültemize geçti. Burada Üniversitemiz Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Öğr. Gör. Recep Çolak’ın açılış ve karşılama konuşması ile başlayan programın devamında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar söz aldı ve gördüğü yakın ilgiden dolayı Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu ile genç öğrencilere teşekkür etti. Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Akçaabat Kaymakamı Ramazan Kurtyemez, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Erek Çağatay, Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, Üniversitemiz yönetimi, dekanlarımız ve akademisyenlerimizin yanı sıra siyasi parti il yöneticileri ve iş adamlarının da hazır bulunduğu programa öğrencilerimiz büyük ilgi gösterdi. Üniversiteli gençlere birlik beraberliğin önemini anlatan Tatar, Kıbrıs tarihi, Kıbrıs sorunu ve KKTC ile ilgili bilgi verirken şunları kaydetti: “Kıbrıs bizim için olduğu gibi Türkiye için de çok önemli ve değerli bir ada. Kıbrıs Türk Halkı Türkiye’ye minnettar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyorum. Biz de Türk Halkı gibi her zaman onun izinden gitmekteyiz. KKTC olarak son dönemlerde eğitim alanında atılımlar yaptık. Turizmle birlikte eğitim yatırımlarının da gelişimini hedefliyoruz. Yakın geçmişte pandemi, savaşlar ve depremler bize de çok zor günler yaşattı. Yeni dönemde Türkiye’nin sağlayacağı gelişmelerin KKTC’ye de olumlu etkilerinin olacağına inanıyoruz. Bazıları kabullenmek istemese de KKTC bölgemizde bağımsız bir Türk devletidir. Türkiye’nin de desteğiyle başta Türk Devletleri Teşkilatı olmak üzere uluslararası alanda görünürlüğü ve tanınırlığının artması için bir dizi çalışma yürütüyoruz. Türkiye’den çıkarak Akdeniz’in altından adaya gelen temiz suyu hem evlerde hem de tarım alanlarında kullanıyoruz. Bununla birlikte KKTC bölgedeki enerji kaynakları açısından da önemli bir stratejik alanda yer alıyor. Daha büyük yatırım projelerinde de yer alabileceğiz. Özellikle Mavi Vatan ile ilgili olarak KKTC ile Türkiye’nin işbirliği ile yapılan anlaşmalarla yetki alanlarımız arttı. Hava sahası ve deniz güvenliği daha da iyi sağlandı. Bunun için birlik beraberliğimizi korumamızın daimi önemi var. Siz gençlere de birlik beraberliğinizi ilelebet sürdürmenizi tavsiye ediyorum.” Osmanlı Devleti’nin tarafından İngiltere’ye kiralanan adanın ilhak edilmesi sonrası Yunan adasına dönüştürülmek istendiğini, ancak Kıbrıs Türk Halkının mücadelesi sonrası Türkiye’nin büyük desteğiyle KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak medeni dünyada yerini aldığını belirten Tatar, milli davalarının halen Türkiye ile birlikte sürdürüldüğünü, KKTC’nin her alanda geliştirilmesi ve uluslararası görünürlüğünün sağlanması için de çalıştıklarını vurguladı. Tatar şöyle devam etti: “Bölgede bağımsızlık barış güvenlik ve huzurun teminatıyız. Türkiye ile sarsılmaz bağlarımız var. Trabzon ile KKTC arasında da yakın bağlarımız var. 1974 sonrası bu bölgeden ülkemize yerleşen 30 bine yakın vatandaşımız bulunuyor. Kıbrıs’ın Osmanlı Devleti tarafından fethinin 500 yıla yaklaştı. Bu sürede ciddi bir birlik beraberlik sağlamayı başardık. Şimdi de KKTC’yi geleceğe emin adımlarla taşımak amacıyla her alanda Türkiye ile birlikte ciddi şekilde çalışmaktayız. Trabzon ile direkt uçuşların yeniden başlatılması sağlanırsa karşılıklı ilişkilerin her anlamda gelişeceğine inanıyorum. Kıbrıs Türk halkının büyük bedeller ödeyerek bugünlere geldiğini ve sizin de Türk Gençliği milli davanıza sahip çıkmanız gerektiğini asla unutmayın. KKTC’ye destek verin. Uluslararası temaslarda bizi savunun. Türkiye’nin ikinci yüzyılında önemli bir yere sahip olacaksınız. Kişisel gelişime önem verin.” Cumhurbaşkanı Ersin Tatar programın devamında, öğrencilerin sorularını da yanıtladı. Tatar gençlere eğitim, turizm, inşaat, yatırım ve tarım alanları ile ilgili detaylı bilgiler verirken KKTC’nin gelişen bir devlet olduğunu, çok sayıda ülkeden yatırım aldığını, bazı alanlarda sıkıntılar yaşansa da devletin gereken önlemleri almak için yasal düzenlemeler yaptığını anlattı. Tarımsal arazilerin korunması gerektiğini vurgulayan Tatar, KKTC’nin bağımsız, egemen bir devlet olarak yoluna devam edeceğini ifade etti. Konuk Cumhurbaşkanı ayrıca Kapalı Maraş açılımı, Pile-Yiğitler yolu yapımındaki sıkıntılar, KKTC’nin deniz yetki alanları, BM’nin tutumu ile ilgili öğrencilerin sorunlarını içtenlikle yanıtlarken öğrenciler, KKTC ziyareti taleplerini iletti. Programın sonunda Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a özel bir tablo takdim etti. Gençlerden büyük alkış alan misafir Cumhurbaşkanı da çeşitli temas ve bilimsel organizasyonlar için geldiği Trabzon’da gördüğü ilgi ve yakınlıktan dolayı son derece memnun ayrıldığını dile getirdi.. -
553 kez okundu
Üniversitemizde 2023-2024 Akademik Yıl Açılışı Gerçekleştirildi
Üniversitemiz 2023-2024 Akademik Yılı Açılışı Fatih Yerleşkemizde düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Açılış münasebetiyle İletişim Fakültemiz önündeki Atatürk Anıtı önünde düzenlenen programa Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer, Prof. Dr. Hasan Karal ve Prof. Dr. Hüseyin Serencam’ın yanı sıra akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz ve aileleri katıldı. Anıta çelenk sunulmasıyla başlayan törende saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından kürsüye gelen Rektörümüz Âşıkkutlu yeni döneme ilişkin önemli mesajlar verdi. Yeni eğitim öğretim yılının tüm öğrencilere, ailelere ve akademisyenlere hayırlı olmasını dileyen Rektörümüz, “Geçtiğimiz üç yıl içinde bir kısmı global bir kısmı yerel ölçekli, ciddi afetler yaşadık. Tüm insanlığın her açıdan ders çıkarması gereken musibetleri geride bıraktık. Öğrencilerimizden ayrı kaldık. Bu afetlerin ortaya çıkardığı sonuçlar bakımından üniversitemiz ve tüm üniversiteler on-line olarak eğitim öğretim vermek zorunda kaldı. Uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimin kalitesine ulaşamayacağını gördük. İnşallah bundan sonra herhangi bir afete maruz kalmaksızın eğitime devam ederiz” temennisinde bulundu. Yükseköğrenim müesseselerinin ancak öğrencilerle varolabileceğini belirten Âşıkkutlu, “Öğrencilerimiz yoksa bizim de burada olmamızın bir anlamı yok” ifadesini kullandı. Rektörümüz daha sonra şunları söyledi: “Öğrencilerimizden uzak kaldığımız dönemde biz de onlar için kampüsümüzün alt ve üst yapıları ile ilgili önemli eksikleri giderdik, bu mekanlarda sorunsuz eğitim öğrenim görmeleri için gayret gösterdik. Çok şükür, bugün itibariyle üniversitemizin bir eksikliği bulunmuyor. Şimdi iş bize düşüyor; eğitimciler olarak yeni dönemde yeniden alanımızla ilgili akademik dünyaya yönelmeye başlayacağız.” Akademisyenlerden bir yandan bilimsel projelerini sürdürürken diğer yandan öğrencilerin düzenli ve verimli çalışmalarına destek vermelerini de isteyen Rektörümüz Âşıkkutlu, “Öğrenciyi motive edecek olan hocalardır. Hocaları da motive edecek olan öğrencilerdir. Eğitim ve öğretim karşılıklı etkileşimle gerçekleşen bir olgudur. Kıymetli öğrencilerimiz, dersleriniz 2 Ekim itibariyle başladı. Ders atamalarınız, kayıtlarınız ve ders paketleriniz yenilendi. Ufak tefek sorunlar günü gününe giderildi. İyi şeyler yapacağınıza inanıyorum. Hepinize sağlıklı, verimli ve başarılı bir eğitim öğretim yılı diliyorum” diyerek sözlerini tamamladı. -
545 kez okundu
"Depremler Değil Tedbirsizlik Öldürüyor"
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli deprem afetinin 1. yıldönümü münasebetiyle Üniversitemizce düzenlenen “Afet Yönetimi Bakış Açısıyla 6 Şubat Depremleri” başlıklı panel ve anma etkinliğinde deprem gerçeği uzmanlarca masaya yatırıldı. Programda Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, “Gayretsiz niyet, tevekkül değil samimiyetsizliktir. Her türlü felaketlere karşı eğitim, teknik, yasal ve yapısal önlem ile sürekli sosyal hassasiyet içinde hep birlikte, bilinçle hareket etmeye mecburuz” ifadesini kullanırken Vali Aziz Yıldırım, “Millet olarak birlik ve dayanışma duyguları çok güçlü bir toplumuz. Duygusal davranış biçimlerine sahibiz ancak rasyonellik yanımız zayıf” dedi. Dr. Öğretim Üyesi Galip Usta ise, “Önümüzde bir İstanbul depremi gerçeği var. Arama-kurtarma personelimiz istediği kadar güçlü olsun, deprem olup bina yere çöktüğü zaman onun altından canlı çıkarmak çok zor bir iştir. Bunun için Bütünleşik Afet Yönetimi’ni etkin şekilde uygulamamız şart” vurgusunu yaptı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı anmak ve deprem farkındalığı oluşturmak için Trabzon Üniversitesi’nde düzenlenen programda protokol mensupları, akademisyenler ve öğrenciler bir araya geldi. “Afet Yönetimi Bakış Açısıyla 6 Şubat Depremleri” başlıklı anma programında konuşan akademisyenler “İnsanlarımızı depremler değil, kalitesiz ve bakımsız binalar öldürüyor” mesajı verdi. Üniversitemiz Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde düzenlenen ve 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan büyük depremlerde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı anarak yeni felaketlere karşı alınabilecek tedbirlerin masaya yatırıldığı özel programa Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Vali Yardımcısı Dr. Ali Yılmaz, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Gürkan Üçüncü, İl Jandarma Komutan Yardımcısı Albay İbrahim Afşin Tiryaki, Ortahisar Kaymakamı Gürkan Demirkale ve İl Emniyet Müdürü Murat Esertürk ile çok sayıda davetli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda konuşmalardan önce Trabzon Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Mustafa Kurukız tarafından Kur’an-ı Kerim okundu. “GAYRETSİZ NİYET SAMİMİYETSİZLİKTİR” Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer ve Prof. Dr. Hasan Karal ile birlikte programın evsahipliğini yapan Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu açılış konuşmasında, önceki dönem mezunlarından üç, mevcut öğrencilerinden de üç olmak üzere altı öğrencilerini deprem felaketinde yitirdiklerini, yine çok sayıda öğrenci ve akademisyenin yakınlarını kaybettiğini, rektör yardımcısı Atilla Çimer’in de 6 Şubat’ta yakınlarını yitiren depremzedelerden biri olduğunu ifade ederek, “Uzaya adım attığımız Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında yeni depremlerde acı kayıplar yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle bugünkü anma ve farkındalık programımızın temasını ‘Afet Yönetimi Bakış Açısıyla 6 Şubat Depremleri’ başlığıyla düzenledik. Biz de depremzede bir üniversiteyiz” dedi. Âşıkkutlu, “Günümüzde çevre ve iklim şartlarındaki belirgin değişimler sebebiyle tüm dünya depremler ve doğal afetlerle yaşamayı öğrenmeye çalışıyor. Ülke olarak kendimizi bunun dışında tutamayız; alınması gereken tedbirleri ihmal edemeyiz. Gayretsiz niyet, tevekkül değil samimiyetsizliktir. Her türlü felaketlere karşı eğitim, teknik, yasal ve yapısal önlem ile sürekli sosyal hassasiyet içinde hep birlikte, bilinçle hareket etmeye mecburuz” dedi. “BİLİNÇLİ OLMAK TEDBİR ALMAK DEMEKTİR” Daha sonra kürsüye gelen Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, depremlerin toplumlar üzerinde derin izler bırakan afetlerin başında geldiğine işaret ederek, “6 Şubat 2023 sabahı ülkemizi derinden etkileyen ve 53 bin 500 kadar insanımızı kaybettiğimiz yıkıcı depremlerin sene-i devriyesindeyiz. Depremden korunmayı afet yönetimi açısından değerlendirmek çok önemli. Kaybettiğimiz insanlarımızı özlem ve acı ile anarken gelecekte tekrar aynı acıları yaşamamak için bize düşen görevleri hatırlatması açısından bu programlar yarıcı ve yararlı olacaktır. İnsanların afetlerle nasıl başa çıktığını anlamak için kurumların tepkilerine ve bunlarla ortaya çıkacak siyasal, idari ve toplumsal reaksiyonlara bakmamız gerekiyor. Dünyanın yaradılışından beri depremler var; ancak bizim bu gerçeği nasıl algıladığımız, ne gibi tedbirler aldığımız, nasıl bir yönetim gösterdiğimiz bilinç durumumuzu göstermiş oluyor. Depremle mücadelede sadece yönetmelikler yeterli değildir” dedi. Toplumlar kadar kurumların depremi algılayışının da önem arz ettiğini dile getiren Vali Aziz Yıldırım, “Bu tepkileri iyi analiz etmemiz şart. Millet olarak birlik ve dayanışma duyguları çok güçlü bir toplumuz. Duygusal davranış biçimlerine sahibiz. Ancak bu olumlu hasletimiz yanında rasyonellik yanımız zayıf. Gelecekteki felaketlerin verebileceği zararları gidermeye veya asgariye indirmeye yönelik tedbirler yönünden sağlıklı bir sentez yapmak durumundayız. Bundan sonraki muhtemel kayıpları önleyecek, en azından azaltarak hafifletebilecektir. Alanında uzman hocalarımızın bu gibi panellerde gelecekteki felaketlere bizi daha güçlü hazırlayacağına inanıyoruz. Sayın Rektörümüze ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Milletimize afetsiz günler diliyorum” ifadelerini kullandı. 6 Şubat depremlerini hatırlatan video gösteriminin ardından Tonya Meslek Yüksekokulumuzdan Dr. Öğr. Üyemiz Galip Usta ve Öğr. Gör. Dr Esra Bekircan, Şalpazarı Meslek Yüksekokulumuzdan Öğr. Gör. İsmail Turgut Pala ve Öğr. Gör. Lokman Odabaş’ın sunumlarına geçildi. “Afet Yönetimi Bakış Açısıyla 6 Şubat Depremleri”ni konu alan tespit ve değerlendirmelerde bulunan alanında uzman panelistler, depremlerle mücadele bilinçlenme ve tedbirli olma olgularına vurgu yaptı. SAHADAN GELEN HOCALAR KONUŞTU Depremlerde Üniversitemiz adına sahada görev alan akademisyenlerden biri olan Öğr. Gör. Lokman Odabaş, Türkiye’nin Deprem Gerçeği konusunda sunumda bulunurken afetin olayın kendisi değil, ortaya çıkan durum olduğunu söyledi. Ülkemizde bütünleşik afet yönetimi uygulandığını belirten Odabaş, “Önlem uygulamaları eksik yapılır veya hiç yapılmazsa sonraki evrelerde sonuç almak mümkün olmaz. 1999 depremine kadar olay olduktan sonra müdahale aşamasına önem veriliyordu. Bunun kayıpların önlenmesinde işe yaramadığı ortaya çıktı. Depremlerden önce önlem alma çalışmalarına ağırlık verdik. Jeolojik ve meteorolojik olarak Türkiye çok farklı afetlerle yüzleşiyor. Her yıl neredeyse doğal kaynaklı afetler yaşıyoruz. Depremler için özel bir parantez açmak gerekiyor, çünkü depremler insan kaybına, fizik kaybına ve ekonomik olarak ağır kayıplara yol açıyor. Deprem tehlikesini ortadan kaldıramayız ancak zarar görmeyi azaltabiliriz. Ülkemiz birden fazla fay hattına sahip bir yapı üzerinde yer alıyor. Deprem tehlikesi her zaman mevcut. Maalesef toplumumuzun yüzde 96’sı deprem tehlikesi olan bölgelerde yaşıyor. Tatbikatlarla, bilinçlendirme çalışmalarıyla, yapı kalitesindeki artışla bunun önüne geçebiliriz. Yıkılan binalarda genel olarak yapılanma kurallarına uyulmadığını gördük. Önlemlerin en önemlisi, yumuşak zemine değil sert zemine yapılmasıdır. Zeminde meydana gelen sıvılaşma yüzünden binalar yıkılmakta ya da yan yatmaktadır. Binaların girişinde ve ilk katında yapılan uygunsuz müdahaleler, binalarda uygun olmayan malzeme seçimi oluşturuyor. Profesyonel arama-kurtarma ekipleri çok önemli bir insan kaynağıdır. Asli ihtiyaçlardandır. Bu ekiplerin kurumsal olarak belirlenmesi, toplumumuzun her kesiminden insanları bilinçlendirmek şart” dedi. “LÜTFEN EVE GİTTİĞİNİZDE BUNLARI YAPIN” Depremlere hazırlık, bireysel ve toplumsal stratejiler konularında sunumda bulunan Şalpazarı Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. İsmail Turgut Pala da şunları kaydetti: “Buradaki programdan sonra akşam evlerinize gittiğinizde uygulamanızı istediğimiz bir afet ve acil durum aile planı konusu var. Lütfen E-devlet üzerinden afet durumunda toplanma alanı olarak kullanacağınız noktayı bulabilirsiniz. Size üç ayrı nokta opsiyonu verilecektir. Acil durumda telefonlar çalışmayabilir. Bu alanı belirledikten sonra yapısal olan ve yapısal olmayan risk analizlerini bugünden hazırlamamız gerekir. Bunlar oturduğumuz bina ilgili bilgileri almak ve belediyelere başvuruda bulunmaktır. Evimizin oda ve eşyalar üzerinden ne gibi tehlike oluşturabileceğini tespit etmek gerekir. Azaltın, sabitleyin veya devreden çıkarın. Bu tekniklerini uygulayın. Hiçbirinden vazgeçemiyorsanız kaçış güzergahı açık olacak şekilde yerlerini değiştirmek gerekiyor. Acil durum çantanızı hazırlayın. Depremle karşılaştığınızda sakin olun. Kaçma güdünüzle hemen hareket etmeyin, sakin bir şekilde çök, kapan ve tutun aksiyonunu uygulayın. Kendinizi küçültün. Yaşam boşluğu olan alanları yönelin. Şoku atlattıktan sonra durumu değerlendirin, etraftaki insanlara yardım edin ve uzman ekipler gelince onlara destek olarak çalışmalara katılın. Meslek yüksekokulu olarak depremin ilk günü itibariyle izin isteyip alana gittik. Öğrencilerimize bilgi vermedik. Mezun ve örgün öğrencilerimizin tamamı gelip bizi buldular. Bize orada büyük güç ve destek verdiler. Orada enkazlardan canlı olarak insanlar çıkardık. Çök-kapan-tutun ve uygun yaşam boşluğu alanlarını bul şeklindeki doktrin çok değerlidir, kendimizi bundan soyutlamayalım.” “AĞLANMASI GEREKEN YERDE AĞLAMALIYIZ” Deprem sonrası travmatik yas ve baş etme stratejileri hakkında sunumda bulunan Öğr. Gör. Dr. Esra Bekircan kayıplar ve yas konusu ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. 6 Şubat depremleri yönünden, sahada çaresizlik ve yetersizlik algısını bizzat hissetmek zorunda kaldıklarını anlatan Bekircan, “Nitekim acıya doğrudan müdahale etmek ve süreci değiştirmek mümkün olmuyor. Deprem gibi travmatik olaylar bireylerin ve toplumların baş etme sistemlerini yetersiz bırakıyor. Birden fazla ölüm, kış şartları, ani ölüm gibi nedenlerle toplumsal büyük bir yas ortaya çıktı. Yas’taki en önemli unsur uyumdur. Uyum bozulunca birey normal hayatını devam ettiremiyor. Bu da travmatik boyutu tetikliyor. Babalar ağlamaz, erkekler ağlamaz gibi mit ve metaforlarımız var. Ağlanması gereken yerde ağlanmalı. Her şeyin zamanında olması, duyguların doğruca yaşanması önemli ve gereklidir” şeklinde konuştu. “ÖNÜMÜZDE ‘İSTANBUL DEPREMİ’ GERÇEĞİ VAR” Moderatör olarak final ve değerlendirme konuşmasını yapan Dr. Öğretim Üyesi Galip Usta, tatbikatların davranışa dönüşmesi için anaokulundan başlayarak afet bilincini ve kültürünü yaymak gerektiğini söyledi. Usta, “Bütün taşlarımızı alıyoruz, bekliyoruz, sirenler çalmaya başlayınca taşları yerine oturtmaya çalışıyoruz. Şurada, şu salonda bir deprem gerçekleşse nasıl kaçacağız, nasıl duracağız, nereden çıkacağız, nerede toplanacağız, bunları biliyor muyuz? Özellikle evlerimizi zemin etüdüne uygun olarak yapıyor muyuz, çalıştığımız kurumlar ne kadar dayanıklı, hastane-afet koordinasyon binası gibi kritik kuruluşlar ne durumda? Buraların ulaşımı, iletişimi, direnci çok güçlü olmalı. Bir felaket olur, çevre illerden destek gelir, yaraları sararız ve bitiririz. Bu anlayışı değiştirmek durumundayız. Önümüzde bir İstanbul depremi gerçeği var. Arama-kurtarma personelimiz istediği kadar güçlü olsun, deprem olup bina yere çöktüğü zaman onun altından canlı çıkarmak çok çok zor bir iştir. Bunun için 2009’da bütünleşik afet yönetimi sistemi olarak çıkan modülü daha emin yürümemiz lazım. Yoksa depremlerle baş edemeyiz. İşin özü, risklerimizi azaltmaktır. Ön basamağı gerçekleştirmezsek lokasyonu büyük olacak depremlerde başarılı olamayız. Tedbiri zamanında ve doğru şekilde alırsak müdahaleye gerek kalmayacaktır.” Panele katılarak katkı sağlayan akademisyenlere teşekkür plaketi verilmesinin ardından toplu fotoğraf çekimi ile program tamamlandı. -
538 kez okundu
Üniversitemizden Başarı Gösteren Akademisyen ve Öğrencilere Teşekkür Belgesi
Dünyanın en etkili bilim insanları içerisinde yer alan Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Temel Eğitim bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Muammer Çalık’a ve başarı gösteren akademisyenlerimiz ile öğrencilerimize Üniversitemizin 5. Kuruluş yıldönümü kutlamalarında teşekkür belgesi takdim edildi. Stanford Üniversitesi bilim insanlarından Prof. Dr. John P. Loannidis ve araştırma ekibi tarafından Eylül 2022 yılı verilerine göre hazırlanan “Updated Science-Wide Author Databases of Standardized Citation İndicators” başlıklı makale verilerine göre Prof. Dr. Çalık, yaklaşık 50 milyon bilim insanı arasında yüzde 1,58’lik dilimde yer aldı. Türkiye’de eğitim bilimleri alanında listeye giren iki akademisyen biri olan Çalık, aynı zamanda AD Scientific Index tarafından 2023 Turkey top 10.000 Scientist listesinde ülkemizde ilk bine girmeyi başardı. Törende, Prof. Dr. Muammer Çalık’a dünyanın en etkili bilim insanları içerisinde yer alması sebebiyle teşekkür belgesi Trabzon Vali Yardımcısı Hacı Osman Hökelekli tarafından takdim edildi. Üniversitemizin kuruluşunun 5. yıl dönümünde üniversiteye maddi destek veren iş adamı Mehmet Kobya ile uluslararası düzeyde başarı elde etmiş, TÜBİTAK projelerinde destek almaya hak kazanmış ve sanatsal alanda ödüller almış akademisyenleri, spor alanında dereceler kazanmış öğrencileri teşekkür belgesi ile onurlandırdı. Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleşen teşekkür belgeleri takdim töreninde Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu’nun fiziksel ve teknik alt yapısının tamamlanmasında üstün gayretleri bulunan sponsor iş adamı Mehmet Kobya’ya plaket ve teşekkür belgesi, Trabzon Vali Yardımcısı Ali Yavuz tarafından takdim edildi. Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon Milletvekili Mustafa Şen ise AD Scientific Index tarafından 2023 Turkey top 10.000 Scientist listesinde ülkemizde ilk bine girmeyi başaran akademisyenlerimizden Prof. Dr. Adnan Baki adına Doç. Dr. Temel Kösa’ya, Prof. Dr. Haluk Özmen, Prof. Dr. Muammer Çalık ve Prof. Dr. Hakan Şevki Ayvacı’ya teşekkür belgelerini takdim etti. 2022 yılı içerisinde TÜBİTAK 3005- Sosyal ve Beşerî Bilimlerde Yenilikçi Çözümler Araştırma Projeleri Destekleme Programı’na sunduğu projesi ile destek almaya hak kazanan Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Er Nas’a; 1001 – Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Program’ına sunduğu projesi ile destek almaya hak kazanan Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Şevki Ayvacı’ya; 1001– Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı’na sunduğu projesi ile destek almaya hak kazanan Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yazıcı’ya; 1001– Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı’na sunduğu projesi ile destek almaya hak kazanan Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çakıroğlu’na; 1001– Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Program’ına Sunduğu Projesi ile destek almaya hak kazanan Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Aslan adına Prof. Dr. Faik Özgür Karataş’a; 1002- Hızlı Destek Programı’na sunduğu proje ile destek almaya hak kazanan Üniversitemiz Fatih Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Çakıroğlu’na teşekkür belgeleri ise Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Yalçın tarafından sunuldu. TRT Genel Müdürlüğü Müzik Dairesi Başkanlığı’na Türk Sanat Müziği repertuar kurulu tarafından bestelediği 16 sanat müziği eserinin tamamı “yayımlanabilir” bulunan Öğretim Görevlisi Özdemir Hafızoğlu’na, teşekkür belgesi Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı tarafından takdim edildi. Üniversitemiz bünyesinde eğitim-öğretim gören ve başarılara imza atarak teşekkür belgesi almaya hak kazanan 16 öğrenci içerisinden törende bulunan öğrencilerden FİSU Üniversiteler arası Dünya Şampiyonası Karate Birincisi ve aynı zamanda Üniversiteler Arası Türkiye Şampiyonası Karate Üçüncüsü Keyda Nur Çolak’a; Üniversiteler Arası Türkiye Boks Şampiyonası İkincisi Yaren Şahin’e; Üniversiteler Arası Türkiye Boks Şampiyonası İkincisi Aleyna Demirkır’a; Üniversiteler Arası Türkiye Boks Şampiyonası İkincisi Cansu Çakır’a teşekkür belgeleri ise İl Jandarma Komutanı Tuğg. Adem Şen tarafından takdim edildi. İl dışında bulunmaları ve milli takım kampında olmaları nedeniyle törene katılamayan başarı kazanmış öğrencilere ise teşekkür belgeleri daha sonra takdim edilecek. -
538 kez okundu
Trabzon’un Fethindeki Büyük Sır: 100 Bin Kişilik Görünmez Ordu
Üniversitemiz tarafından düzenlenen 562. yıl dönümünde Trabzon’un Fethi ve Tarihsel Arka Planı adlı panel büyük ilgi gördü. Tarih Profesörü Kenan İnan: “Bizans Tekfuru, fetih ordusunu denizden bekliyordu. Fatih ise güneyden kuşların uçamadığı ormanlardan ve yamaçlardan inerek Trabzon’u aldı.” Moderatörlüğünü webinar sistemi üzerinden Üniversitemiz Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Nurettin Çakıcı’nın yaptığı Trabzon’un Fethi ve Tarihsel Arka Planı adlı panele Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kenan İnan ve Marmara Üniversitesinden Doç. Dr. Hanefi Bostan katıldı. Trabzon’un fethinin 562. yıl dönümü nedeniyle bir araya gelen tarihçi akademisyenler, 26 Ekim olan fetih gününün 15 Ağustos şeklinde tespit ve tescilinden azınlıklara, Fatih Sultan Mehmed Han’ın siyasi zekasından Trabzon’un Türkleşmesine kadar birçok konuda aydınlatıcı ve çarpıcı bilgiler verdi. KONJONKTÜRÜN MÜKEMMEL OKUNMASI Fatih Sultan Mehmed Han’ın Trabzon’un fethini komutasındaki ordusu ile birlikte 15 Ağustos 1461’de gerçekleştirdiğini söyleyen Dr. Nurettin Çakıcı, Trabzon’un fethinin başlı başına bir siyaset dehası olarak okunması gerektiğini söyledi. Çakıcı, “Osmanlı yayılmacı ve işgalci değildir. Dünya düzenini esas alarak, Nizam-ı Âlem adına yola çıkmıştır. Fatih Sultan Mehmed de İstanbul’dan sonra fethettiği Trabzon’a bu doğrultuda Türk-İslam ülküsünü yerleştirmiştir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın Trabzon planını ve fetih organizasyonunu incelerken büyük Osmanlı hakanının ne kadar öngörülü biri olduğunu görüyoruz. Bir başka deyişle; dönemindeki siyasal konjonktürünü mükemmel okuyan bir padişah olduğunu Trabzon’un fethinden anlayabiliyoruz. Fethin tarihinin 26 Ekim’den 15 Ağustos 1461’e alınması önemlidir. Bu tarih değerli hocalarımızın dikkatli çalışması ile belirlenmiş ve kesinleşerek literatüre girmiştir. Trabzon’un Hatay, Edirne, Mersin gibi ilelebet Türk kalacağından en küçük şüphemiz yoktur. Bu topraklar bize can verilerek, kan dökülerek bırakıldı. Her bir karış için ağır bedel ödendi. Vatan haline getirilen bu toprakları biz aynı şiar ve ülkü ile koruyacağız. Trabzon’un fethini idrak ederken geleceğe bu bilinç ve şuurla yön vereceğiz” ifadelerini kulandı. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalından Prof. Dr. Kenan İnan da Fatih Sultan Mehmed Han’ın Trabzon’un fethini yıllar öncesinden planladığını belirttiği konuşmasında Fatih’in dehasını anlatırken birbirinden çarpıcı tarihi örnekler verdi. İnan programda şunları söyledi: TRABZON’DAN SONRA ROMA’YI ALACAKTI! “Sefer sırasında emek sarfetmiş, gazi olmuş, şehit düşmüş herkese minnetle rahmet diliyoruz. Onların bıraktığı vatan parçasında yaşamaya devam ediyoruz. Tarihi zaruretler bu fethi gerekli kılmıştır. 1461’in 8 yıl öncesinde Fatih, herkesin ittifakla bahsettiği gibi çağ açıp çağ kapatan İstanbul’un fethini tamamlamış, Doğu Roma’nın sonunu getirmişti. Ancak her ne kadar sonu gelse de Doğu Roma’nın; nam-ı diğer Bizans’ın Trabzon’daki Rum devleti ve Mora Yarımadasındaki despotlar vardı. Devletçikler vardı. Fatih ise Doğu Roma’nın tüm topraklarına hakim olmayı kafasına koymuştu. Devletçiklerin devamını sağlaması ya da onları ortada bırakması beklenemezdi. En önemli fetih sebebi buydu. İkincisi, zaten Fatih Sultan Mehmed Han, tüm tarihçilerin belirttiği gibi İstanbul’un fethinden sonra Karadeniz’i bir iç deniz haline getirmek istiyordu. Komutanları ve devlet adamları ile istişarelerinde özellikle Karadeniz’in kıyısındaki yerleşim yerlerinin neden alınmadığını anlamamıştı. Çevresine ‘Bana söyleyin, atam ve dedem bu toprakları neden fethetmedi’ diyordu. Bahsettiği yerler İsfendiyar, Amasra ve Trabzon’du. ‘Bu toprakların alınmaması benim huzurumu giderir’ diyordu. Buralardaki beylikler geçmişten geliyordu. Selçuklu döneminde işbirliği içindeydi. Potansiyel bir haçlı seferi oluşturabilir miyiz, şeklinde idealleri vardı. Avrupa’da bu meyanda görüşmeleri, girişimleri oluyordu. Fatih ise bir hamle önden gidiyordu ve bunu anlayarak harekete geçti. Kendisine ne işin var oralarda diyen annesine, ‘Bizim derdimiz toprak derdi değildir, toprak davası değildir; Allah rızasıdır. Bir İslâm devletinin başında bulunan şahıs, cihatla yükümlüdür’ demişti. Fatih Sultan Mehmed 1461’de sefere çıkarken aslında Trabzon planının 1453’te oluşturulmuş ve tamamlanması gereken faaliyet olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Zaten İstanbul’un fethinden önce yaptırılan hisarlar, Karadeniz’e geçişin sınırlandırılması, buradaki potansiyel işbirlikçileri ve gayrimüslim güçlere hizmet eden devletçiklerin Osmanlı topraklarına katılması planlamasıydı. Kırım ve Boğdan seferlerine bakılınca da Fatih’in çok planlı bir şekilde bu amacına hizmet ettiğini görüyoruz. Ki, sonu da Otranto ve İtalya fethiydi ama ömrü vefa etmedi.” 100 BİN KİŞİLİK GÖRÜNMEZ ORDU İnan şöyle devam etti: “1461’den hemen öncesinde yola çıkarken Fatih’in nasıl hareket ettiği çok önemlidir; Osmanlı kaynakları ittifakla belirtir ki, ‘Bu sultan sefere çıktığında nereye gittiğini kimse bilmezdi.’ 1481’deki son seferine çıktığında Anadolu’ya olduğu malum oldu ama nereye olduğu malum olmadı, Fatih kimseye nereye gittiğini söylemezdi. Kişiliği ve komutanlığı özel tasvirler ister. En az 5-6 aylık, 150 bin kişilik bir orduyu yola çıkarıyorsunuz ve buradaki kimse nereye gittiğinizi bilmiyor. Nasıl bir komuta zinciri var ki sultanımız bilir diyor, nereye gittiğini bilmiyor ama sonuna kadar gidiyorlar. Bugünkü haberleşme imkanlarının hiçbirinin olmadığı şartlarda 6 aylığına insanları bilinmeze götürmek… Babası ile sorunları, Yeniçeri Ocağı’nın başkaldırıları, Kapıkulu krizleri içinde bunu yapabilmesi muazzam bir şey. Fatih Sultan Mehmed’in bu yönetimi altında şanslı bir padişah olduğunu da söyleyebiliriz. Komutanları çok iyiydi. Veziriazam Mahmut Paşa bunlardan biridir. Trabzon’u teslim alan kişidir. Donanma bu işin önemli parçasıdır. Fatih Nisan ayı başında sefere çıktığında yine çok enteresan bir şekilde taktiksel bazı adımlar attı, kafaya koyduğu Candaroğulları beyi İsmail beyin gardını düşürdükten sonra Ordu-Ankara civarına geldiğinde İsmail Bey’in oğlu tutuklanmış ve ordu bir anda Kastamonu’ya yönlendirilmiştir. Orada Sinop ele geçirilmiştir. Donanma da Sinop’a girince iki koldan burası ele geçirilmiş ve ordu Trabzon’a gidebilmiştir. Tarihi olarak bilinen şu; Trabzon’a güneyden Karadeniz dağlarını geçerek bir kuvvetin gelmesi çok mümkün olan bir şey değil. Dolayısıyla gelen donanma ile Trabzon’daki Rum güçlerinin birbirlerine bir şeyler atarak oyalanmaları söz konusuydu. Rum tekfuru nasıl olsa deniz bozacak fırtına çıkacak terk edip gidecekler diye düşündü, güneyden kimsenin geleceğini hesap edemiyordu. Çünkü bu zaten pek mümkün değildi. İki-üç sıra dağ vardı, iki bin ve üzerinde rakımda dağlar vardı. Bugün Zigana’yı 10 dakikada geçiyoruz. O gün eski yol bile yoktu. Torul ve civarı Rum beylerinin elindeydi. Osmanlı kuvvetlerinin güneyden gelip kimseye görünmemesi lazımdı. Fatih Trabzon üzerine doğru gelirken bilinmeyen yollardan geldi. Ordusunu iki kısma ayırdı. Kuş uçuşu ile mümkün olmayan yerlerden geçtiler. Ormanları aça aça geldiler. Sonraki yıllarda bakılıyor, Sumela kayıtlarında bölgeden herhangi bir Osmanlı kuvveti geçtiğine dair kayıt yok. Vazelon kayıtlarında da yok. Kabazitenler herhangi bir şekilde haber veremiyorlar. Torul’un bilgisi yok. 100 binin üzerindeki bir kuvvetle buradan geçiyorsunuz ama kimsenin haberi olmuyor. Fetihle biten bir zafer kazanıyorsunuz. Tekfur bir anda dev bir kara ordusunu karşısında görünce mahvolmuş… Onlar belli kayıtlarda 28 gün kuşatma oldu deseler de Gölçayırında kuvvetlerin birleşip geldiklerinde tekfurun iknası ile 15 Ağustos 1461’de Trabzon sulh yolu ile teslim alınmıştır. Görsellerde toplar tüfekler, çarpışmalar, çatışmalar gösterilse de bunlar kale nöbetçilerini korkutmak için yapılmış olabilir ama burası teslim alınmıştır. Bu, çok büyük bir zaferdir. Hemen fethin ardından görüyoruz ki şehrin hemen boşaltılması ve kendi insanlarımızın yerleştirilmesi söz konusu olmuştur.” 15 AĞUSTOS LİTERATÜRE GEÇTİ Fethin 1 yıl öncesine kadar 26 Ekim’de kutlandığına işaret eden İnan bu konuda da şunları kaydetti: “Fatih Sultan Mehmed, Türkistan Hakanı olarak İstanbul fatihi olarak tarihe damga vurduktan sonra Bizans ya da Roma ile ilişkisi olan tüm devletçikleri ortadan kaldırmıştır. Doğu Roma’nın bilinen tüm topraklarına tümü ile hakim olan bir padişahtır. Trabzon’un fethi 15 Ağustos 1461’dir. Trabzon fethedildiği tarihten günümüze kadar bir Türkistan toprağı olarak kaldı ve böyle devam edecektir. 1 yıl öncesine kadar fetih tarihi 26 Ekim olarak kutlanıyordu. 15 Ağustos 1461’in doğru fetih tarihi olduğunu, bunun da tarihi gerçeklere dayandığını, bu bilgileri daha fazla bir araya getirip sunduk. Bilim insanları ve tarihçilerle bir araya gelerek bunu literatüre taşıdık. Bilahare Türk Tarih Kurumu’na yazıldı. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.” “TÜRKLEŞME”NİN DEMOGRAFİSİ Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimlerinden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hanefi Bostan da programda tarihi gelişimi, fetihten önceki beylik ve birlikleri anlatarak demografik kronoloji hakkında bilgiler verdi. 1486 tarih kaydında şehir nüfusunun 7 bin civarında olduğunu belirten Bostan, “Bunlardan sadece 2 bin 25’i Müslüman Türklerden oluşuyordu. Trabzon’a yerleşenlerin sürgün yolu ile yerleştirildiğini görüyoruz. Tacettinoğulları, Hacıemiroğulları (Bayramoğlu) ve Çepnioğulları beylikleri orta Karadenizde hükümranlık sürdü. Trabzon’a ilk yerleştirilenler Türkmenlerdir. Çepniler ağırlıktadır. Bunların bir kısmı Samsun’dan, bir kısmı Bafra’dan, Vezirköprü’den, Tokat’tan, Çorum’dan, Merzifon’dan, Amasya’dan sürgün edilenler olarak gelmişlerdir. İlk Müslüman Türk gruplar bunlardır. Kendiliğinden gelip yerleşenlerden olmuş. Özellikle Yavuz Sultan Selim şehzadeliği ve padişahlığı döneminde yoğun olarak Trabzon’a dışarıdan gelerek yerleştirilenler oldu. Buradaki Türkmenlerin önemli bir kısmını Of-Rize arasına yerleştirdi. Sanatçılar Akkoyunlular’ın hükümran olduğu Tebriz’den Trabzon’a ve İstanbul’a gelmiştir. 1710’lu yıllara ait bir kayıt bulduk; Of, Çaykara, Dernekpazarı bölgesine Yavuz tarafından Maraşlılar yerleştirilmiş. Buraya yerleştirilenlere genel olarak İslamiyeti anlatma ve bölgeye nüfus aktarma karşılığında Trabzon ve çevresindeki yaylaların kendilerine tahsis edildiğini görüyoruz.” Bostan sözlerini şöyle tamamladı: “Trabzon tarihinde lakaplar ve soyadların da genelden uzak, Trabzon’a özgü olduğu aşikardır. Özellikle Türkmen gruplarının varlıklarına şahit oluyoruz. Tımarlı sipahi olarak ya da bölge nüfusu olarak buraya yerleştirilmişler. Zaman içinde gayrimüslim nüfus da bölgeye yerleştirildi. Özellikle şehir merkezinde ve Rize çevresinde Kıpçaklar uzun süre hüküm sürdü. Bugüne kadar da geldiler. Benim babaannemin isimlerinden biri Çatlı’dır. 19. Yüzyılın ortalarında bu isim verildiğine göre Kıpçaklar günümüze kadar soylarını devam ettirmişler. Buradan Rumeli’ye de çok sürgün yapıldı, böylece gayrimüslimler sürülerek ve bölgeyi kendiliğinden terk ederek nüfus Türkleştirildi.” -
527 kez okundu
Üniversitemiz Fatih Sultan Mehmet Camii Dualarla Açıldı
Üniversitemiz Fatih Yerleşkesi içerisindeki Fatih Sultan Mehmet Camii’nin açılışı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın da katıldığı görkemli törenle gerçekleştirildi. Trabzon Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Camii’nin açılışı için düzenlenen geniş kapsamlı programa Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Emin Aşıkkutlu ve yardımcılarının evsahipliğinde; Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Vali Aziz Yıldırım, Bölge Adliye Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Yalçın, Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Mustafa Erdem, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, İl Müftüsü Selami Aydın, Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanı Dr. Sezgin Mumcu, Akçaabat Kaymakamı Ramazan Kurtyemez, Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim ile il ve ilçe protokolünün yanı sıra akademisyenlerimizle öğrencilerimiz katıldı. CAMİLER ŞEHİRLERİN RUHUDUR İstiklal Marşı’nın okunması ve Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Trabzon Valisi Aziz Yıldırım programda yaptığı konuşmada, “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla; bu güzel Kutlu Doğum Haftasında, bizleri bir araya getiren Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Mü’minler için cami hayatın kendisidir. Mü’minler yalnızca yüce Allah’ın Huzurunda eğilmenin hazzını camide hissederler. Cami kişiye dini bir şuur kazandırır. İslâm medeniyetinde camisiz hiçbir şehir mevcut değildir. Bu sebeple Peygamber Efendimiz Medine’ye varır varmaz sahabe efendilerimizle birlikte cami inşa etmişlerdir. Camiler şehirlerin ruhu olmuştur. Bu caminin inşasında emeği bulunan herkesten Allah razı olsun'' dedi. 'EL CÂMİ', 'CAMİA' VE 'CAMİ' Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ise konuşmasında “Sizlere üç ana kavramdan bahsetmek istiyorum. Bunlar; “El Câmi’, Camia ve Cami’dir. Biliyorsunuz el Câmi ismi, Rabbimizin Esma-ül Hüsnâsından biridir. Nasıl ki El ‘Câmi ismi şerifi ile Rabbimiz bizleri kuşatıyorsa; camilerimiz de bizleri kuşatmaktadır. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun bu böyledir. Bu yüzden mabetlerimize cami deriz. Camia ise üniversite demektir. Bilgiyi, ilmi, hocaları ve talebeleri içinde toplayan anlamına gelmektedir. İşte Trabzon Üniversitesi; hangi fakülte hangi bölüm olursa olsun bizim için değerli ve makbuldür. İlahiyat ilimleri ne kadar kıymetli ise Astronomi, Tıp, Fizik, Kimya bilimlerinin her birisi de ayrı ayrı kıymetlidir. Bugün burada el Cami’ ismi şerifi ile Camia’yı birleştiriyoruz. Trabzon Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Camii’nde tüm öğrencilerimizi, mahalle sakinlerini burada ibadete davet ediyoruz. Camilerimiz mihraplarıyla, kürsü ve minberleriyle esasında bir eğitim yuvasıdır. Ülkemizin her yerinde 90 bin camimizde hocalarımız Kur’ân, Hadis, İlmihâl, Tefsir dersleriyle çocuk, genç, yetişkin herkese hizmet ediyorlar. Sadece Cuma günü kürsüdeki vaazlarıyla değil. Milli Eğitim Bakanlığımız ile yaptığımız işbirliği çerçevesinde okul öncesi çağındaki 1 buçuk milyon çocuğumuza bu dersleri anlatma imkanı bulduk. Burada da namazlardan önce ya da sonra inşallah örnek bir suffe olacaktır'' ifadelerini kullandı. DOĞU KARADENİZ'DE TEK Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu da cami açılış programına katılan herkese minnet ve şükran duygularını dile getirerek cami hakkında bilgiler verdi. Rektörümüz yaptığı konuşmada, “Camimiz 4 bin metrekare alanda yaklaşık Bin 100 metrekare taban zemini üzerinde 5 yıl gibi bir sürede, emsallerine kıyasla oldukça düşük maliyetle tamamlanmıştır. Camimiz, son dönem Osmanlı ve İlk dönem Cumhuriyet mimarileri ile örtüşerek; yekpare örtü kubbesi, dört fil ayağı üzerine oturtulmuştur. Çatısı aslan göğsü statikle çatılan, ortada ayrıca bir kolona ihtiyaç duymayan Doğu Karadeniz’in en büyük ‘kubbe açık mimari tekniği’ ile inşa edilmiş; böylece çok ferah ve aydınlık bir iç mekâna sahip olmuştur. Aynı zamanda estetik kontrast ve geleneksel sade mimari tarzı, çifte minaresi, çevresinde kapalı-açık sosyal alanları, donatıları, diğer müştemilatı, kadın ve erkek ibadet yerleri ile bir yandan üniversitemizin öğrenci, akademik ve idari personel olarak binlerce mensubuna hizmet edebilecek, diğer yandan da halkımızın kullanımına açık olacaktır” dedi. Daha sonra Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, beraberindeki heyetle birlikte ve dualarla açılış kurdelesini kesti. Erbaş, cemaate öğle namazını kıldırırken hemen akabinde caminin yan tarafında bulunan Gençlik Merkezi’nin de açılışı gerçekleştirildi. Sağanak yağmura rağmen cami açılışına çok sayıda davetli katıldı. Daha sonra Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu tarafından Prof. Dr. Ali Erbaş’a Trabzon el işi telkâri hediye edildi. Erbaş da “Bu kitapta Zat-ı Âlinizin de katkıları vardır” dediği Hadis kitaplarından bir seti Rektörümüze hediye etti. Ayrıca açılış konuşmasının sonunda Rektörümüz tarafından Diyanet İşleri Başkanı’na “Vav Başı” temalı bir tablo takdim edildi. Akçaabat Müftülüğü görevlileri ve Fatih Sultan Mehmet Camii İmamı Zafer Şahin, açılış töreninden sonra misafirlere ikramlarda bulundu. -
522 kez okundu
Çarşıbaşı MYO’da Görev Değişikliği
Üniversitemiz Çarşıbaşı MYO Müdürlüğü görevini vekaleten yürütmekte olan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Hasan Karal görevi asaleten atanan Dr. Öğr. Üyesi Lokman Şılbır’a devretti. Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Atilla Çimer, Prof. Dr. Hasan Karal ve Prof. Dr. Hüseyin Serencam’ın evsahipliğinde Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu Yerleşkemizde gerçekleşen devir-teslim törenine Çarşıbaşı Kaymakam Vekili İsmail Koçdoğan ve Çarşıbaşı Belediye Başkanı Mümin Nuhoğlu ile öğretim kadromuz katıldı. Devir teslim töreninde bir konuşma yapan Rektörümüz Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu, ilçe halkının üniversiteyi sahiplenmesi, iş insanlarının da burs desteği sağlaması durumunda Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu’nun yakın tarihlerde ülke çapında adından söz ettirecek hale geleceğini söyledi. Özellikle ilçelerdeki meslek yüksekokullarında sosyal etkileşimin önemli olduğunun altını çizen Âşıkkutlu, “Sadece tek taraflı düşünülürse bir süre sonra öğrenci geri dönüyor. Gençler en başta sahiplenilmeyi istiyor. Aileler de bunları gözeterek evlatlarını gönderiyorlar. Kaymakamlık ve belediye ve sivil toplum kuruluşlarımızın bu konuya hassasiyet göstermelerini bekliyoruz” dedi. İLÇEMİZ SAHİP ÇIKMALI Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulunda bu duyarlılık ve dengelerin sağlanması halinde çok yakında rekabet ortamı oluşarak başarının yükseleceğini vurgulayan Âşıkkutlu, “Çarşıbaşı ilçemizde geleceğin mesleklerine yönelik en favori bölümlerimiz yer alıyor. Şu anda bu meslek yüksekokulunu teknik bir altyapı şeklinde kabul ederek Bilgisayar ve Bilişim Bilimleri Fakültemizi aktif ediyoruz. Buradaki bölümler geleceğin mesleklerine yönelik çok önemli bir cazibe merkezi olacak. Devir teslim törenimizi de Mevlid Kandilinde yapıyoruz. Bunda da bir hayır olduğuna inanıyoruz. Hasan Karal Hocamız kurulumdan bugüne meslek yüksekokulumuz için gerek idari, gerekse akademik olarak başarılı olmuştur. Bugün de gönül huzuru ile alnının akıyla görev teslim etmenin gururunu yaşıyor. Meslek yüksekokulumuzun bugünlere gelmesinde gösterdiği katkılar ve başarılardan dolayı kendisine teşekkür ediyoruz. Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulumuzdan proje tabanlı ve gelişim odaklı etkin çalışmalar bekliyoruz. Süreçte özellikle Hüseyin Serencam Hocamızın bizi teknik olarak rahatlatan çalışmaları olmuştur. Atilla Çimer Hocamızın da idari ve akademik büyük katkıları olmuştur. Buradaki ortak iradenin yansımalarını somut olarak bekliyoruz. Bu vesile ile görevi devralan Lokman Şılbır Hocamıza da başarılar diliyoruz” dedi. Rektörümüz ayrıca, Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu’nun kuruluşunda ve yapısal dönüşümündeki katkıları nedeniyle Kobya ailesine de teşekkür etti. 271 ÖĞRENCİYE BURS Daha sonra söz alan Çarşıbaşı Belediye Başkanı Mümin Nuhoğlu ise üniversite öğrencilerine doğrudan dokunacak pozitif projeler hazırladıklarını bildirdi. Doğu Karadeniz’in en büyük millet bahçesini Çarşıbaşı ilçesine kazandırma hazırlığında olduklarını belirten Nuhoğlu, “Millet bahçesinin yanı sıra pek yakında meslek yüksekokulumuza yakın mesafede 160 dairelik bir barınma yeri, site yapımı planlıyoruz. Okulumuz sayesinde ilçemizin tanıtımı ve tercih edilirliği artırılmış olacak. Yerel idare olarak üniversite öğrencilerinin buraya gelip bir girdi bırakmasını hiç hesaplamıyoruz. İlçemizin imaj ve tanıtımına, kültürüne önem veriyoruz. Kabuklaşmış sıkıntılardan uzaklaşmak istiyoruz. Halihazırda ilçe olarak 271 öğrenciye burs veriyoruz. Buradaki kültürün değişmesi ve gelişmesi için kendilerini önemsiyoruz. Burada herkes balıkçılıkla uğraşıyor. Küçük bir ilçeyiz fakat bugün Trabzon’un katma değer üretiminde baştan üçünü sıradayız. Devletinden fazla bir şey beklemeyen bir yapımız var. Okulları, sağlık ocaklarını hayırsever insanlarımız yapmış. Bu vesile ile biz de hayırsever Kobya ailesine teşekkür ediyoruz. Ayrıca ilçenin kesimindeki arazinin üniversite tarafından gelişim alanı olması için talebimiz var; bu 7 dönümlük arazinin üniversitenin gelişim alanı olarak projelendirilmesini istiyoruz” diye konuştu. Çarşıbaşı Kaymakam Vekili İsmail Koçdoğan da törende yaptığı konuşmada “İlçemizde bilgisayar destekli bir meslek yüksekokulu bulunması büyük avantaj. Eğitime önem veriyoruz. Yüksekokulun burada kurulması sürecinde emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Belediyemize, üniversitemize, Kobya ailesine ve Çarşıbaşı ilçesine müteşekkiriz. İlçemizde bir meslek yüksekokulu olmasından dolayı buradaki insanların da mutlu olduğunu biliyorum. Devir teslim töreninde de bugüne kadar yaptığı hizmetler ve verdiği emekler için Hasan Karal Hocamıza teşekkür ediyoruz. Kurucu olmak en zorudur. Nasıl başlarsa öyle gider. Hasan Hocamız bu koordinasyonu son derece iyi yaptı. Biz de bu aşamadan sonra yapabileceğimizin en iyisini yapacağız, bu anlamda da kamu kurumlarımızın emrindeyiz. Lokman hocamıza başarılar diliyoruz. Umuyoruz ki kısa zamanda meslek yüksekokulumuz projeci, yarışmacı bir yüksekokul olarak Türkiye’de isim yapar” ifadelerini kullandı. Devir teslim töreninde daha sonra Çarşıbaşı Meslek Yüksekokulu’nun ilk kuruluş günlerinden bugünlere gelinceye kadar geçen süreci anlatan slayt gösterisi sunuldu. Karşılıklı çiçek, plaket ve hediyelerin verilmesinin ardından hayırsever Kobya ailesi adına konuşan Duygu Kobya da Çarşıbaşı ilçesinde yakalanan birlik beraberlik duygusu sayesinde ülke ve dünya çapında akademik başarılara imza atacaklarını söyledi.